Keşke diyorum, keşke bu maçtan önce bir tur Avrupa'da maç oynamış olsaydık. Shakhtar maçına çıkarken bu kadar ürkek ve çekingen olmazdık. Bu bize maçı kazandırmazdı belki ama tecrübe açışından çok şey katardı. 

Gruplar çekildiğinde üç Avrupa Ligi takımımızın grupları  Şampiyonlar Ligi'nde oynayan Beşiktaş'ın grubundan daha kolay değildi. Aslına bakarsanız Shakhtar maçından çok konuşulması ve hatırlanması gereken yakın tarihten bahsetmek gerekli öncelikle. Lucescu Beşiktaş'dan ayrıldıktan sonra ismi cismi belli olmayan, zengin bir iş adamının takımının başına geçti, bundan 12-13 yıl önce. Sistem ve doğru bir ekiple çok değil 5 yıl içinde önce Ukrayna'da daha sonra Avrupa'da ses getirmeye başladı.  Avrupa Kupası'nı kaldırdı. Pek çok takıma Şampiyonlar Ligi'nde kök söktürdü, peki bu adam sihirbaz mı? Yoksa cinleri, iblisleri mi var da başarılı oluyor? Tabi ki hayır, Galatasaray'a geldiğinde tecrübesiz ama iyi bir antrenördü, Beşiktaş'ın başında pişti ve gerçekten çok başarılı oldu. Gittiği her yere sistemini ve çalışma arkadaşlarını götürdü, çok özel oyuncuları genç yaşlarda buldu ve onlardan en iyi şekilde yararlandı. Aynı Şenol Güneş gibi oyunculara katkıları oldu, şimdi Zenit takımında aynı başarıları tekrarlıyor, bunun tesadüf olduğunu söyleyebilecek kimse yoktur tahmin ediyorum. Nereye geleceğim biliyor musunuz? Aykut Kocaman gerçeğine. Bu maçı kaybetmiş olabiliriz ya da ezik bir futbol pozisyonsuz bir iç saha maçı, belki de kalesinde devleşen Serkan olmasa 5 farklı bitebilecek bir maç. Bunların hepsini bir kenara bırakalım.

2010 Yılında  Konya da yapılan bir Halter yarışmasında  tribünde oturuyorum. Zamanında Konyaspor başkanı benim birkaç sıra altımda yanındaki arkadaşıyla sohbet ediyor ve bende istemeden kulak misafiri oluyorum, rakamları pek hatırlamıyorum ama sonuç cümlesini çok iyi hatırlıyorum, 30 Milyon Euro borçtan bahsediyor. Oyuncuların ve avukatlarının icralık alacaklarını anlatıyor, sportif başarının  kulübü borç batağından kurtarabileceğini söylüyor. Çok haklı yapılan birçok yanlışın kulübü getirdiği noktaya vurgu yapıyor. 

Sonraki birkaç yılın nasıl geçtiğini hepimiz hatırlıyoruz. Otobüsüne el konulmasını, vergi memurlarının geleceği zaman para edecek demirbaşların saklanmasını, kulüp kapısına kamera yerleştirilmesini ve tanınmayan insanların kulüp binasına çıkışının engellenmesini. Kulüp binasında çalışan emektarların alacaklıların telefonları geldiğinde veya kulübe gelişlerinde kendi borçları olmamasına rağmen insanların karşısında nasıl zor duruma düştüklerini gördük ve yaşadık. Transfer yasakları, öz değerlerine dönmek zorunda kalan Konyaspor'un kendi altyapısından çıkan oyuncuları ile birlikte birkaç tecrübeli oyuncu ile Süper Lige dönüşünü. Uğur Tütüneker'in kaprisleri ve burnundan kıl aldırmayan tavırları,  Mesut Bakkal'la  son haftalarda lige tutunma, borçlara rağmen büyük umutlarla ama yine borçlarla oluşturulan güya tarihin en iyi Konyaspor'u. Her  şeye rağmen kulübünü yalnız bırakmayan taraftarını. 

Mesut Bakkal'ın başarısız geçen birkaç haftasından sonra İkinci Aykut KOCAMAN dönemi. Sancılı bir ilk yarı ve sonrasında seri galibiyetlerin  ortaya çıkardığı bir sistem takımı. Lige tutunmuş ve ne oynadığını bilen oyuncuların oluşturduğu bir Torku Konyaspor. Geçen yılın başı transfer az ama öz, pahalı olmayan tecrübeli oyuncular başta tepki alırken bir sisteme monte edildiğinde ne kadar yararlı olduğu anlaşılan oyuncular. Kiralık Traore, Holmen, genç Bajic, Meha, kaleye Serkan, Anadolu Selçukspor'dan Volkan Fındıklı, Halil İbrahim, devre arasında nokta atışlar, Boşnak Amir, Skubic ve Douglas.  Soruyorum size hangisi 1 milyon Euro eder. Sizce hangisinin maliyeti yıllık transfer parası ile birlikte 2 milyon Euro'dur? Tüm takımın toplam değeri ne kadardır? Bu sorulara birçoğunuz cevap veremezsiniz. Şunu söylemek istiyorum, çok para harcayarak iyi bir ev sahibi olabilirsiniz, ya da güzel bir arabaya binebilirsiniz, mükemmel bir tatil yapabilirsiniz, ama çok para  harcayarak iyi bir takım yapamazsınız. Bunun en güzel örneğini bu yıl İngiltere'de yaşadık. Manchester United takımı 500 milyon Sterlin kardan bahsediyor, 120 milyon Euro'ya Pogba'yı alıyor  ama  İngiltere Kraliyet Kupası'nı almasa Avrupa Ligleri'ne katılamayacak. M. United'ın bütçesinin  1/10'una sahip Leicester City  şampiyon oluyor bu bir tesadüf mü sizce? 

Borçlar bitmiş değil, bildiğim kadarıyla  FİFA'lık ya da UEFA'lık borç kalmadı, uzun vadede sporcu alacakları dışında çok fazla borcu da yok Atiker Konyaspor'un. Güzel tesisleri, mükemmel bir stadı ve para kazandıran sponsorluk anlaşmaları mevcut. Her şeyden önemlisi kendisini hiçbir maçta yalnız bırakmayan 30.000 kombine alan muhteşem seyircisi var. Tahmin ediyorum ki birkaç yıl içinde kulüp ekonomisi eksi rakamlardan artı rakamlara geçerek daha hareket etme imkanı sağlayacaktır. Avrupa kupalarında mücadele eden 5 takımımızın 4 tanesinin antrenörü,  Şenol Güneş, Abdullah Avcı, Mustafa Reşit Akçay, Aykut Kocaman hepsi yerli, gittikleri her takıma belli bir sistemi oturtan başarılı olmuş antrenörler. Bu antrenörlerin sayısını artırıp sahip çıkmak günümüzün gerçeği olmalıdır.  Aykut Kocaman'ın Atiker Konyaspor'un başında bir 10 yıl çalıştığını düşündüğüm de ufak tefek kötü zamanlarda yönetimin arkasında durduğu durumlarda neden bir Shakhtar örneğini biz de yaşamayalım. Başarılı olmasını ve gruptan çıkmasını ben de çok isterim ama olsun varsın, en kötü ihtimalle 6 Avrupa Ligi maçı takımın tecrübesine ve oyuncuların kalitesini bir üst seviyeye taşıyacaktır.  Bu yıl bir ilktir ve kimse başarısızlıkta sorumlu aramasın, Atiker Konyaspor gönüllüleri her maçta her sonuçta avuçları patlayana kadar takımı alkışlasın ve sesi kısılana kadar takım lehine bağırsın. Zaman sahip çıkma ve geleceği kazanma zamanıdır. 

Bu maç,  başında direkten dönen top ile ofsayttan yenen golle kaybedilen maçın hikayesi değildir, bu maç gelecekten iyi haberler veren her maçını en az 30 bin kişiye oynayacak bir takımın başarı dolu geleceğinin ön sözüdür.