Bahçeli konak kültürü Yalıkonak projelerinde! Bahçeli konak kültürü Yalıkonak projelerinde!

Son yıllarda dünya genelinde ergen ve çocuklar da şiddete dahil oldu. Artan sosyal medya kullanımı, şiddet olaylarının bu kadar göz önünde olması ve şiddet içeriklerinin çoğalması uzmanlara göre çocuklara rol model oluyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Medicana Konya Hastanesi Klinik Psikolog Dr. Elmas Merve Malas, ergenlik döneminde yaşanan öfkenin saldırganlığa dönüşmesi halinde hastalıkların ortaya çıkabileceğini aktardı. Bireylerin aile içerisindeki yaşantıların da çocuğu etkileyeceğini söyleyen Dr. Malas, çocukta gözlemlenen şikayetlerin aile bireylerinde görülmesi halinde ilk olarak diğer bireylerin tedavi olması gerektiğini belirtti.

3-3-48

ERGENLİKTE FİZİKÎ ÖFKE

Ergenlik döneminde çocukların bazı saldırgan ruh hallerine bürünebildiklerini ve bunun gayet doğal olduğunu ifade eden Malas, bu öfke hallerinin bazı durumlarda soruna dönüştüğünü ifade etti. Malas, “Ergenlik döneminde çocukların kendi öz benliklerini bulabilmeleri için sınırlarını aşmaları gerekiyor ve bu yüzden ailenin koymuş olduğu sınırları aşmak için öfke kontrol sorunu görülebilir. Ancak bunun da bir sınırı olmalı ve çocuğun her ruh halinin normal görülmemesi gerekir. Çocuğun saldırganlığının fiziksel temasa dayanmasıyla, evden kaçmaların artması, gecelere kadar gelmeme, alkol, madde kullanma, okulda zorbalık yapma ya da arkadaşlarıyla problem yaşanmasıyla bu sınırın aşıldığı anlaşılır ve bur durumda patolojik düşünmek gerekir.” ifadelerini kullandı.

3-6-51

AİLENİN SÜREKLİ TOLERE ETTİĞİ ÇOCUK, TOPLUMDA ÖFKELENECEKTİR

İnsanlık var olduğundan beri süregelen ergenlik döneminde, son yıllarda öfke ve saldırganlığın sıkça görülmesini değerlendiren Dr. Malas, günümüz çocuklarının istedikleri her nesneye kolayca ulaşabilmelerinin bir sonucu olarak tahammülün azaldığını ve öfke bozukluklarının yaşandığını söyledi. Özellikle ebeveynlerin öfkesini tolere ettiği çocuklarda daha sık öfke sorunlarının yaşandığına dem vuran Malas, “Aile, çocuğu ergenlik yaşına kadar gerçekçi olmayan bir dünyada yetiştirdiyse ve çocuk, her nesneye çabası olmadan ulaştıysa bu çocuk, toplum içerisinde bir başarısızlığa uğradığı zaman onu tolere eden birileri olmayacak: toplumda bu sürecin böyle işlemediğini gören çocuk, saldırgan davranışlar göstermeye başlayacaktır.” ifadelerini kullandı.

3-2-50

AİLE HASTAYKEN ÇOCUKTAN SAĞLIK BEKLENEMEZ

Malas, çocuğun akranlarına karşı şiddet eğiliminde ya da tehdit edici tavırlar içerisinde bulunmasının davranım bozukluklarının bir belirtisi olabileceğini aktardı. Bu davranışlar belirtilerinde ailedeki diğer bireylerin de gözlemlenmesi gerektiğinin altını çizen Malas, çocuğun şiddet eğiliminde bulunmasının birçok farklı nedeninin olabileceğini belirterek, olası durumları sıraladı. Malas, ilk olarak çocuğun en yakın çevresi olan ailedeki sosyal ilişki ve iyi yaşam koşullarının çocuğa sağlanması gerektiğini ifade ederek, “Saldırganlığın nedeni, bu rahatsızlığın teşhisi ve tedavisinde oldukça önemli. Aile içerisinde şiddet eğilimi olan, anti sosyal kişilik bozukluğu olan ya da alkol tüketen birey varsa çocukta saydığımız saldırganlık belirtilerini tetikleyebilir. Yine yetersiz yaşam şartları, ekonomik sıkıntılar, yetersiz beslenme ve öz bakımda çocuğun bu ruh halinde olması gözlemlenebilir. Ailede hasta kişilerin bulunduğu bir ortamda çocuğun sağlıklı olması beklenemez. Çevre koşulları ne ise, çocuk da ona göre davranacaktır.” diye konuştu.

3-1-50

TEDAVİ EDİLMEZSE HASTALIĞA DÖNÜŞEBİLİR!

Çocuğun davranışını ele alırken ailenin yanı sıra çocuğun çevresinin de bu anlamda iyi gözlemlenmesi gerektiğini bildiren Dr. Malas, çevrede çocuğun tehdit olarak algıladığı durumlarda işlevsiz ve duruma uyumlu bir davranış sergileyerek kendini güvenli hissedebileceğini de dile getirdi. Bu kapsamda aile ve çocuğun çevresinin iyi değerlendirildikten sonra çocuğun bir rahatsızlığının olduğunun düşünülmesi gerektiğine işaret eden Malas, “Saydığımız unsurlar ailede bulunuyorsa, çocuktan önce ailedeki sorunlu kişinin tedavi görmesi gerekir. Ancak çocuğun ailesi ve çevresindeki bireylerin normal hayat koşullarına sahip olmaları durumunda çocuk saldırganlık gösteriyorsa, bir uzmana başvurmak gerekiyor. ‘Ergenliktendir, geçer’ gibi bir durum söz konusu olmamalı. Bu süreçte tedavi atlanırsa ileri yaşlarda anti-sosyal kişilik bozukluğu, madde kullanımı, saldırganlığın artmasıyla adli durumlar ortaya çıkabilir.” dedi.

3-4-48

ŞİDDET NORMALLEŞİYOR!

Okul ve arkadaş çevresinde zorba kişilerin grup lideri olmasının çocukta özendirici bir hal bıraktığının altını çizen Malas, “Okulda daha popüler, zorba olanlar; erkek çocuklarda daha saldırgan olanlar kabul görmeye başladı ve saldırganlık yaşı giderek düştü. Saldırganlık, çocukları sosyal kabul görmelerini sağladı. Ailenin ilgisizliği, okul idaresinin yetersiz denetimiyle çocuklar, yönetimden daha güçlü bir hal alabiliyor.” dedi. Öfke ve saldırganlık belirtilerinin diğer dönemlere göre daha sık görülmesinin diğer bir sebebinin sosyal medyanın yaygınlaşması olarak gören Malas, sosyal medyada sıkça görülen şiddetin normalleşmesi konusunda şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar her yerde istedikleri gibi sosyal mecralara ulaşım sağlayabiliyor ve aile, istese de çocuğa engel olamıyor ancak internet kullanımına limit koymak gerekiyor. Şiddet, çevresinde yoksa bile internet ortamında çocuğun karşısına çok fazla çıkabiliyor ve artık normalleşiyor. Özellikle oyun bağımlısı çocuklara savaş, birini öldürmek çok daha normal geliyor ve haliyle arkadaşlarına karşı da bu şekilde davranabiliyor.”

İLK ÖNCE KENDİNDEN BAŞLA!

Sosyal medya kullanımının önüne geçilemediğini fakat aile bağları güçlü olan çocukların sosyal medyadan daha az etkilendiğini dile getiren Malas, kendi hastalarının en çok ailedeki iletişimsizlikten kaynaklı olarak şikayetleri dile getirdiklerini belirtti. Dr. Malas, bu kapsamda ailelere şu tavsiyelerde bulundu: “Çocukların başarılarını takdir etmeyi bilmeli; konuşmak için değil, dinlemek için dinlemeli ve onlara vakit ayırmanın önemli olduğunu unutmamalıyız. İlk olarak kendi öfkemizi kontrol etmek; sanal gerçeklikten uzaklaşıp daha sonra bunu çocuktan istemeliyiz.”

HACER CEYLAN

Editör: Birkan Bakay