Daha lise yıllarında iken yıllarca toprakla uğraşan insanların, düzenli gelir elde edemediklerini izlerken, kooperatifçiliğin çıkış olabileceğini düşünürdüm. Bulunduğum köy Yeşilovacık/Silifke çevresinde bu tip organizasyonlara kimse güvenmezdi. Bu önceki girişimlerin suiistimal edilmesinden kaynaklanıyordu.
Bu tip girişimleri,  o zamanlarda genelde sol kesim yoğun savunduğu için kooperatifçilik komünizm propagandasının bir yaftası ile komünistlikle suçlanırdı.

Bu işin dayanışma paylaşma hareketi, organizasyonu olduğu düşünülmezdi. Türk ticaret kanununda Kooperatifçiliğin düzenlendiğini Üniversitede gördük. Ancak bu konuyu işlemedik. Belki işletme bölümü ile çelişkili gibi görünmesinden kaynaklanıyor olabilirdi.

Tabii Fiskobirlik, TARİŞ, Huğlu, PANKOBİRLİK, Balıkçılık kooperatifleri gibi örnekleri vardı ama hep üretim örgütü özelliğinden çok siyasi bir kimlik algısı daha kuvvetli idi,

Ta ki Çumra Şeker fabrikası kurulana kadar. Recep Konuk ve arkadaşları bu işe el atana kadar. Önce Çumra Şeker fabrikası, sonra şeker ürünleri ve türevleri, sonra çikolata, süt ve süt ürünleri, et ve süt ürünleri derken; Bisküvi konsantre! Derken şeker kooperatifi etrafında ilkel tarım modern şekilde organize oldu! Ulusal ve uluslararası bir güç olma yolunda da hızla ilerliyor.

Bu organizasyon hızla gelişerek dev bir marka TORKU'yu ortaya çıkardı. Dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen, gelişen bir marka.

Bu arada yolda TORKU'nun İçeri Çumra'da mağazasına uğradım. TORKU son zamanlarda hızla gelişen yerelden evrensel marka olmaya doğru hızla ilerleyen bir marka. Her türlü şekerlemeden, şekere çikolataya, et ve süt ürünlerine kadar her konuda çiftçinin ürünün uluslar arası bir markaya dönüştürmüş. Ambalaj konusunda da tasarımlarında çok başarılı.

Aynı satış mağazasında bölgeye hızla büyüyen geleceğin hırdavat ve ev aletleri konusunda önemli bir mağazası olacak bir bölüm de açmışlar. Bölge halkı ve çiftçinin her türlü tarımsal ve evsel aletlerini uygun fiyattan satışa sunmuşlar..

TORKU küçük olsun benim olsun. Benim köyüm benim memleketim gibi dar düşünce yapısını bütün dünyaya açarak dünya markaları ile boy ölçüşen, dünya ekonomisi ile bölge ekonomisi arasındaki en büyük ortak payda, bir marka olma yolunda çok önemli bir yol kat etmiş.

Hatta ulusal ve uluslararası markaların yakından takip ettiği, stratejisini belirlerken TORKU'yu çok ciddiye aldığı bir marka olmuş.

Marka istikrar, güvenilirlik, aynı zamanda yaşayan bir süreçtir. Bu yolculukta Ben duygusunu Biz duygusuna dönüştüren bunu dünyayla paylaşan TORKU markasına, bu kurumu yöneten başta vizyonu ile önemli bir sorumluğu yüklenen Yönetim Kurulu başkanı Recep Konuk ve ekibine başarılar diliyorum.

İşte tam bu noktada TORKU markasının Türkiye'de bir simge, lokomotif örnek olmaya başladığı bir dönemde yönetimine çok daha önemli sorumluluklar yüklüyor.
Öncelikle bu girişim ülkemizin her bölgesindeki çiftçilerin organize olmasına örnek olabilir. Global markalar karşısında önemli bir gelişme, dayanışma aracı olabilir.

ÖLMEYECEK BAKİYE; TORKU

Anadolu çiftçisi, Anadolu insanı TORKU'yu çok yakından ve ümitle takip ediyor. Onun için böyle bir girişim daha fazla sistemleşerek, daha mesleki kurallara bürünerek büyürken, gelişmeli.

Gelecekte hayal kırıklıkları yaşanmaması için, girişim büyüdükçe büyüklüğüne paralel sağlam temellerle geleceğe yol alabilmek için, bir ekonomik ve kültürel değer olmalı. Bunun için bilgi, birikim, tecrübe, yönetim şekli kurumsallaşmalı. Güçlü, lider ağırlıklı şirketler kurumlar arkasında büyük anaforlar meydana getirmiş büyük sıkıntılar yaşanmıştır.

Bu Anadolu insanının yeşermiş ümidi daha da gelişmeli.

Bu noktaya getirebilmenin çok önemli bir başarı olduğu bilincini kenara bırakmamak kaydıyla, gelecekte hayal kırıklığı meydana getirecek  tehlikelerden Ülkemiz örnekleri incelenerek gerekli tedbirler şimdiden alınmalı..

TORKU hikayesi asırlarca var olmayı hak ediyor. TORKU bu markanın bu hale gelmesinde emeği geçen herkesin ölmeyecek bakiyesi, ölmemesi gereken bir bakiyedir.