Açık söylüyorum, beklentiyi yüksek tutmayın. Sıradan şeyleri, aklıma gelen ilk cümleleri sıralıyorum. Aceleye gelmiş bir yazı bu. 

Konya'da uluslararası statüde olan bir okul var. Ortaöğretim düzeyinde bir okul. 

Bu okulun öğrencileri dünyanın dört bir yanından geliyor ve burada ortaöğrenimlerini tamamladıktan sonra üniversiteye hazırlanıyor, üniversiteye başlıyor. 

Bahsettiğim okul Mevlana Uluslararası İmam Hatip Lisesi...

İçindeki öğrencilerin tamamı farklı coğrafyalardan gelmiş. Şimdilerde bir kısmı memleketine döndü. Ancak Türkiye'de eğitim başladığında onlar da Türkiye'ye, Konya'ya geri gelecekler. 

Mevlana Uluslararası İmam Hatip Lisesi'nin mevcut binası Selçuk Üniversitesi yerleşkesinin de ötesinde. Yani yerleşim neredeyse tamamen bitiyor, sonra bu okulun bulunduğu alan başlıyor. 

Öğrenciler burada yatılı eğitim alıyor. Dışarıyla pek ilişkileri yok. Ancak belli dönemlerde öğretmenlerin kontrolünde farklı sosyal etkinlikler düzenliyorlar. Yani tamamen kapalı bir yapı değil. 

Serbest zamanları da var öğrencilerin. Haftasonlarını istedikleri gibi değerlendirebiliyorlar. Ancak şimdiye kadar en büyük şikayetleri, sıkıntıları şehir merkezinden çok uzak oldukları için ulaşamaz ve ulaşılamaz olmalarıydı. Bırakın şehir merkezini Bosna Hersek Mahallesi'ne bile çok uzaklar. 

Sadece öğrenciler değil, öğretmenler de binanın konuşlandırıldığı yerin çok sapa olmasından ötürü nasibini alıyordu. 

Neyse sözü fazla uzatmayalım. Geçtiğimiz günlerde de kabaca ifade etmiştik. Beyhekim Mahallesi'nde cemaatin okullarından birinin binası vardı. Büyükkoyuncu Fen Lisesi... Burası Mevlana Uluslararası İmam Hatip Lisesi oldu. Öğrenciler de, öğretmenler de artık rahat bir nefes alabilecek. 

Asıl konuya gelince;

Bu cemaate yakın olan vakıfların kurduğu eğitim kurumları yıllarca öğrenci okuttu. Öğrenci okuttukça da para kazandı. Niyetlerinin özünde öğrencileri yetiştirmek, eğitmek falan yokmuş bunların. Yeni anladık daha bunu. Şükür ki anladık. 

Meram'da, Karatay'da, Selçuklu'da... 

Taşradaki birçok yerleşim yerinde, ilçede...

Yani insanın olduğu, insanın nefes aldığı her yerde bunlar da vardı. Azcık potansiyeli gördükleri yere zehirlerini saldılar. Hemen bir bina dikip başladılar 'eğitim' vermeye. 

'Ver bana parayı, eğitiyim senin evladı' mantığıyla yıllarca bu milleti sömürdüler de sömürdüler. 

Verdikleri eğitimlerden alımımızı almış olduk. Bizi az daha eğitselermiş, Allah muhafaza ülkeyi tamamen ele geçirip kıçımıza da tekmeyi vuracaklarmış. 

Kendilerinden olmayan kimseye bu ülkede yaşama hakkı da tanımayaklarmış. Hain planlarının ayrıntıları ile bunları da anlamış olduk. 

Bunların Konya'nın dört bir yanındaki okul binaları ile Konya'daki derslik açığını büyük ölçüde kapatabiliriz sanıyorum. 

Bunların belli başlı yerlerdeki yurtları ile yükseköğrenimdeki barınma sorununa ciddi bir çözüm bulunmuş olur diye düşünüyorum.

Bunların şehrin birçok yerinde evinin kapatılması ile Konya'daki 'kiralık ev yok' algısının da yavaş yavaş kırılmaya başladığını varsayıyorum. 

Şimdiye kadar Müslüman mahallesinde salyangoz satanların yaptıkları yanlarına kâr kalmasın ama yaptıkları binaların da hakkı verilsin. Yıkılıp viran olup gitmektense, asıl amacına uygun bir şekilde değerlendirilsin. 

Müslümana yarasın, boşa gitmesin...