Okulların eğitim– öğretime başlaması ile son günlerde basında öğrenci ve öğretmenlerle ilgili haberlere sıkça rastlanılmaktadır. Yeni eğitim- öğretim döneminde bütün öğrencilerimize ve eğitmenlerimize hayırlı ve başarılı olmasınıdilerim.

Eğitim sisteminin en temel unsuru Öğretmen ve Öğretenlerdir. “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” emrini veren dinimizbu gerçeği açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Öğretmeninve öğrenmenin yaşı yoktur. Çocuk yaştan başlayan öğrenme ve ölünceye kadar sürdürülmektedir. Çocukluk yaşlarında daha çabuk öğrenebilir iken ileri yaşlarda öğrenme oranı düşmektedir. Ülkenin kalkınmasında, nitelikli yetişmiş insan gücünün oluşturulmasında, toplumda sosyal huzur ve barışın temin edilmesinde, birlikte yaşama bilincinin geliştirilmesinde, ülkenin sosyal, kültürel, dini ve milli değerlerinin yeni nesle aktarılmasında eğiticilerin rolü çok önemlidir. Öğretmenler eğitenlerin önemli bir kısmını teşkil etmektedirler.İlkokuldan başlayıp meslek hayatına adım atıncaya kadar kişilerieğiten ve yönlerinden büyük oranda öğretmenlerdir. Aile, mahalle, içinde bulunulan camia ve toplumun diğer kesimleri de eğitime etki etmektedir. Öğretmenler meslek olarak toplumu inşa edenbir görevi yapmaktadırlar. Böyle olmasına rağmen öğretmenlerimize gereken değerin verilip verilmediği de çok tartışılan bir konudur. 

Allahın Aslanı, Peygamber efendimizin en büyük koruyucusu ve damadı Hz. Ali (As)’ninBana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” demiştir. Hz. Ali efendimizinsözünde olduğu gibi toplumu oluşturan bireyler, öğretmenlere kırk yıl köle olacak kadar çok şey borçludurlar.Her insan mesleğini sevmeli ve işini severek yapmalıdır. Severek yapılmayan her iş insana yüktür, kişiye yük olduğu gibi o işin de doğru yapılmasına engeldir. Öğretmenler mesleklerini sevmeli, idrakle, şuurla ve bilinçle görevlerini yerine getirmelidirler, ki ben öyle olduğuna inananlardanım. Sevmeden bu kutsal görev gerçekleştirilemez. Sevgi ile yapılmayan iş o mesleğin yürütülmesinde en büyük engeldir. Anne yemeği neden güzeldir diye sorulunca, “anne yemeğe sevgisini katmaktadır” da ondancevabını alırız. Demek ki işimize sevgimizi katmamız gerekmektedir.Toplumda ilk okumayı öğreten ve meslek sahibi oluncaya kadar toplumun eğitilmesinde rol alan öğretmen mesleğini sevmeli, öğrencilerini sevmeli, meslektaşlarını sevmeli ve içerisinde yaşadığı toplumu sevmeli,  kısacası sevgiinsanı olmalıdır.

Denilir ki marifet iltifata tabiidir.  Öğretmenlerden bu kadar marifet,toplumun en kıymetli kişisi olması beklenirken toplum veya yönetenler onlara ne kadar değer vermektedir. Bu konu tartışılmaktadır. Esasında bu önemli konu enine boyuna tartışılarak o kutsal vazifeyi icra edenlerin hak ettikleri yerde olmalarısağlanılmalıdır.Öğretmenlerin meslekî saygınlığının artırılması, ekonomik yönden durumlarının iyileştirilmesi ve eğitim şuralarında ortaya konulan hususların yerine getirilmesi mutlak gerekmektedir. Öğretmen; siyasi iradeye, bazı idârecilerin problemli öğrencilerin haksız tasarruflarına ve dış etkilere karşı korunmalıdır.Eğitimde mesafe alınması için bunca yıllık emeklerle bir noktaya gelmiş öğretmenlerimiz tabiri caizse sudan sebeplerle dışlanmamalı ve kapı önüne konulmamalıdır.

Eğitim camiasında İdâreciler;öğretmenlerine sahip çıkmalı ve yardımcı olabilecekleri her konuda öğretmenlerini desteklemeli, onların okul içi ve hatta okuldışı dertlerine çözüm bulmalıdırlar. Okullarda idâreci- öğretmen- öğrenci ve veli ilişkilerinin iyi olması her zaman arzu edilen bir durumdur. Bunun gerçekleşmesi de büyük oranda idarecilerin sorumluluğundadır. Eğitimci samimi ve iyi niyetli olunca görülen ufak tefek aksaklıklar hoşgörüyle karşılanır ve halledilir.  Son günlerde Konya yazılı basınında özellikle Suriye’li öğrenciler ile ilgili bazı haberler yer almaktadır. Temelinde az da olsa farklı dil ve kültüre sahip toplumun çocuklarının az veya çok sayıda ilkokulda ilk sınıflarda karışık okutulması bana göre hatadır. Milli eğitim bunun kararını doğru vermeli, Suriye’li öğrenci sayının fazla olduğu yerlerde birkaç sınıf arapça bilen hocalarımızın da nezaretinde ayrı okutulmalıdır. Suriye’li öğrenci sayısının fazla olduğu yerlerde başlangıç sınıflarında ayrı okutulmasının doğru olacağını düşünüyorum.Bu öğrenciler 2 veya 3. sınıftan sonra bu karışık okutulmalı,kaynaştırma bu sınıflardan sonrasağlanılmalıdır. Tabii ki Suriye’liaz sayıda öğrencinin olduğu yerlerde karışık okutmaktan başka çare yoktur. Son günlerde veli şikâyetleri ve veli- öğretmen arasında yaşanılan basına da yansıyan tartışmalar son bulmalıdır. İdarecilerimizin doğru karar vereceğine inanıyorum. Bukararsızlıkinşallah birkaç öğretmenimizin suçlanmasına sebep olmayacaktır.  

Bütün öğretmenlerimiz elleri öpülecek değerdedir ve bu değere daim layık olmaları ve 2018- 2019 Eğitim – Öğretim döneminin başarılı ve hayırlı olmasını dilerim.

Kalın sağlıcakla.

Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYİM

mevlut.[email protected]