Okul hayatı ve hayat okulu konularının özünde “öğrenme” kavramının tanımı yatmaktadır denilebilir. Şöyle ki, hayatımızda öğrenmenin yerini merkeze alırsak;okul hayatı ve hayat okulu dönemleri olmak üzere iki ana döneme ayrıldığını görebiliriz.

“Yaşamak kalabalık önünde tek başına keman çalmak, keman çalmayı da keman çalarken öğrenmektir” der SamuelButler... Birçoğumuzun, “nasıl yaşamalı” sorusunun cevabını yaşarken öğrenmemizin güzel bir anlatımı.

Hayat okulunda müfredat okul hayatından daha kapsamlı ve karışıktır. Hayat okulu dönemi yıl olarak göz önüne alırsak üç-dört kat daha uzun bir süredir.

Okul hayatının en önemli yüklendiği görevlerden bir tanesi,  öğrencilere hayata hazırlamak da olmalıdır. Kâğıt üzerinde de aslında böyledir yani okul hayatının amacı hayat okuluna hazırlamaktır. Lakin hayat okuluna atıldığınızda böyle olmadığına çoğumuz şahit olmuşuzdur.

Yaşam bir döngüdür ve her başlangıcın bir sonu ve her son bir başlangıçtır. Okul hayatı bitince hayat okulu başlar. Pek çok düşünürün haklı olarak; “hayat okulunda en çok lazım olan bilgiler, maalesef okul hayatında öğretilmeyenlerdir” diyerek sitem etmektedirler. 

Okul hayatında, öğrenciler eğitim sistemimizin bir sonucu olarak sınavlarla geçiyor. Ya sınavlara hazırlanmak için çalışıyoruz ya da sınavlara giriyoruz. Bu sınavlar büyüğünden küçüğüne değişiyor. Üniversite sınavları, liselere giriş sınavları, yazılılar, sözlüler! Liste uzayıp gider. 

Elbetteki hayatta bir sınav! Ancak hayat okulunun sınavları okul hayatındaki sınavlara benzemiyor. Bu sınavlara hazırlıklı da olamıyoruz. Deneyerek yanılarak öğreniyoruz çoğu kez. Birçoğunda da üzülüyor, acılar çekiyoruz ancak öğreniyoruz. 

Mümin Sekman; okul hayatı ile hayat okulu arasındaki farkları şu şekilde kaleme almış:

“1- Okul hayatında sınavlar, önceden haber verilerek yapılır ve notumuz yüzümüze söylenirdi. Oysa hayat okulunda insanlar bizi habersizce “sınava çekiyor” ve yargılarını genellikle içlerinde tutuyorlar.

2- Okul hayatında anlatılmayan konudan soru sorulmazdı, hayat okulunda soru çıkabilecek her konuyu bilmeniz bekleniyor.

3- Okul hayatında notunuz “objektif” rakamlarla karnemize yazılırdı. Oysa hayat okulunda, subjektif kanaatlerle “notumuz veriliyor.”

4- Okul hayatında soruların tek doğru cevabı vardı. Hayat okulunda kişiye göre değişen doğru cevapları bilmeniz gerekiyor.

5- Okul hayatında bulunduğumuz sınıftan daha aşağıya düşmezdik. Hayat okulunda “sınıftan düşmek” mümkün!

6- Okul hayatında önce dersimizi öğrenir sonra sınava girerdik. Hayat okulunda önce sınavca çekilip sonra “dersimizi alıyoruz.”

7- Okul hayatında tek dersten sınıfta kalanlara “bir ek sınav hakkı” daha verilirdi. Hayat okulunda bir fırsatı kaçırıp son vagona atlayamayanlar için “tek fırsat hakkı yok””.

Anlayacağınız sevgili okuyucularım, hayat okuluna hazır olmadan ne yapacağımızı bilmeden, çoğu kez elimize bir pusula dahi almadan hayat okuluna geliyoruz. 

Jean Jacques Rousseau diyor ki; “Birçok insan matematiğin yasalarını bilir ve güzel sanatların birçoğunda beceri sahibidir. Fakat çoğu insan yaşamı yöneten yasalarla, yaşama sanatı denilen o güç sanat hakkında az şey bilir. Bir insan uçak yapabilir ve onunla bütün dünyayı baştanbaşa dolaşabilir. Fakat nasıl mutlu, başaralı ve memnun olunacağını öğreten o basit sanatın tamamıyla cahilidir. Sanatları öğrenirken listenin en başına yaşama sanatını koymayı unutma!”

Hayat okulu ile ilgili yetersizliklerimizi okul hayatımızda yeterince donatılamamamıza bağladık. Buradan da doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapması gerekenler merkezi teşkil ediyor. Gerekeni yapacaklardır da. Benim gücüm ya da fert fert eğitimin içinde olanların çabaları eğitim sistemini değiştirmeye yetmeyebilir. Lakin öğretmenlerimiz bireysel olarak bazı farkındalıklar oluşturamazlar mı? 

Ben kendi evimizin önünü süpürmekten bahsedeceğim biraz da!

Geçenlerde; 2005 yılında yayınlanmış, William Dear'ın yönetmenliğini yaptığı, yayınlandığı zaman izlediğim bir filmi yeniden izleme imkânı buldum. Hayat Okulu! 

Filmin konusu ABD' de Fallbrook Orta Okulu´ nun yeni döneminde genç, eğlenceli ve karizmatik kişiliği ile Mr. D´Angelo (RyanReynolds), namıdeğer Mr. D mezun olduğu okulun yeni tarih öğretmeni olarak göreve başlar. Diğer öğretmenlerden farklı olarak derslerindeki eğlenceli ve deneyim bazlı öğretim yöntemleri kısa sürede okuldaki tüm öğrencilerin sevgisini kazanmasına neden olur. 

Bu popülerlik, 43 yıl üst üste en sevilen öğretmen ödülünü kazanmış olan Norman Warner'ın talihsiz ölümüyle yerine geçen oğlu ve fen bilgisi öğretmeni Matt Warner'ın (David Paymer) başlarda tepkisine ve sonrasında da öfkesine neden olmaktadır!

Eğitim sisteminde yer alan her yaştan kişinin izlemesi ve izletmesi gereken muhteşem bir film olan Hayat Okulu, öğretmenin ve öğrenmenin sınırlarını zorlamakta ve her eğitimcinin izlemesi gereken bir film olarak karşımıza çıkmakta!

Sevgiyle kalın!