Her anne-baba çocuğunun okulda ve sınavlarda başarılı olmasını arzu eder ve çocuğuna bu konuda destek vermek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. 

Anne-babanın tutumu çok erken dönemlerden itibaren çocuğun davranışlarını yönlendirmeye başlar. Her anne-babanın eğitim anlayışına ve nasıl bir çocuk yetiştirmek istediklerine bağlı olarak pekiştirdikleri ya da engelledikleri tutum ve davranışlar da farklı olmaktadır. Elbette her anne-baba çocuğunun gelişimini destekleyecek ve onun zihinsel, psikolojik ve fiziksel gelişimi için gerekli olduğunu düşündüğü tüm önlemleri alır; çocuğunun yaşama dair tüm bilgileri doğru öğrenmesi, kendisini geliştirmesi konusunda destekleyici olur. 

Bazen anne-babalar çocuklarının başlangıçtan itibaren her şeyi “mükemmel” yapmaları konusunda ısrarcı olabilirler. Onlara göre her şey zamanında, yerli yerinde, yeterli derecede ve hatasız yapılmalı, bunun için gerekli tüm kaynaklar sonuna kadar kullanılmalıdır. Eğer bir hata yapılmışsa yeterince dikkat edilmemiş, yeterince önem verilmemiş ya da yeterli çaba harcanmamıştır. O zaman ortada düzeltilmesi gereken bir durum vardır. 

Bu tür anne-baba tutumları, çocuklara belirli bir doğruya ulaşmaları için genellikle tek bir yol önerir. Bu yol en doğru ve mükemmel yoldur. Çocuk kendi doğrusunu bulmak için anne-babanın belirlediği bu yoldan geçmek durumundadır. Aksi halde davranışı onaylanmaz ve eleştirilir. Özellikle de kendileri başarılı olmuş, meslek sahibi, statü sahibi, yüksek eğitimli kişiler çocuklarının “kendileri gibi” olması konusunda daha ısrarcı olabilmektedirler. Çocuklarının okulda “en başarılı” olmalarını isterler. Kendileri bunun için gerekli tüm yatırımları yaparlar; çocuklarını iyi bir okula gönderip, en güzel okul malzemelerini alırlar, çocuğun başarılı olması için gerekli her türlü koşulu sağlarlar. Sıra çocuktadır… O da bu olanakları çok iyi kullanıp kendisine yapılan yatırımın karşılığını çok başarılı olarak verecektir. Sınavda tüm soruları doğru yapmışken, neden bir soruda dikkat hatası yaptığıyla ilgilenilir. Bir sonraki sınavda aynı hatayı yapmaması için defalarca uyarılır ve gerekli tüm önlemler alınır. Başarılı olduğu, hatasız yaptığı sınav sorularıyla ilgilenilmez. Başarı zaten olması gereken bir sonuçtur. Çünkü çocuk aynı soruyu bir önceki akşam babasıyla yapmıştır; sınavda aynı soruyu yanlış yapması anlaşılır bir durum değildir. 

Çocukluğunda yeterli eğitim alamamış, yaşam koşulları nedeniyle iyi eğitim olanaklarına sahip olamamış anne-babalar da bazen benzer bir tutum içine girebilirler. Bu aileler de çocuklarının başarısı için seferber olurlar. Her türlü olanağı yaratırlar. Sonucunda bekledikleri kendilerinin yapamadığını çocuklarının yapmasıdır. Bu durum genellikle çocuklar üzerinde şöyle bir baskı yaratır: Anne-baba çocukluğunda çok zorluk çekmiştir. Çocuklarına sağladıkları olanakların hiçbirine sahip olmamışlardır. Oluşturulan koşullara sahip olan bir çocuğun da mutlaka başarılı olması beklenmektedir. Aksi bir durum düşünülemez. Bu durumda çocuk hata yapmaktan ve başarısız olmaktan daha fazla korkmaktadır.

Her iki durumda da çocuğun üzerindeki baskı, performans kaygısına dönüşerek başarısını olumsuz yönde etkileyebilecektir. Çocuğun yanlış yapma kaygısıyla birçok şeyi denemekten çekinmesi de uyum ve özgüven sorunlarına neden olabilecektir. 

Araştırmalar göstermektedir ki, çalışmaları ailesi tarafından desteklenmeyen ve başarısızlıklarından dolayı eleştirilen çocuklar, kendini değersiz bir kişi olarak görüp, kendini küçümser. Bu da onun var olan yeteneklerini gizlemesine neden olabilir. Çocuklarına destekleyici bir ortam sağlayan, başarılarıyla ilgilenen, gelecek çalışmaları için onları teşvik eden, onlara sevgi ile yaklaşan ailelerin çocuklarında okul başarısının yüksek olduğu görülür.

Mükemmeliyetçi tavır sanıldığının aksine çocuğu her zaman başarıya götürmemekte hatta “başarısızım”, “yeterince iyi değilim” algısının gelişmesine neden olabilmektedir. 

Bu algıların üzerine “not korkusu” da eklenince öğrencinin performansını gerçek anlamda yansıtabilmesi zor olacaktır. 

Her okulda ve ailede üzerinde en çok durulan konulardan biri notlar ve ders başarısıdır. Notlar, eğitimdeki başarı ya da başarısızlığın evrensel değişmez göstergeleri gibi algılansa da, bir öğrencinin ne öğrendiğini ya da öğrenemediğini tam olarak ölçmek hiç de kolay değildir. Yine de biliyoruz ki, akademik konularda parlak ve iyi not almaya hevesli çocuklar için not sistemi güdüleyici bir rol oynayabiliyor. Notlar hakkındaki çocuğun duyabileceği ortalama kaygı düzeyi, akademik performansı artırabilir. Fakat özellikle anne-babanın ya da öğretmenin beklenti düzeyinin çok yüksek olduğu durumlarda not kaygısı, öğrencilerin başarı düzeyini olumsuz etkileyebilir.  

Çocuğun kendini yeterli ve başarılı hissetmesinin ön koşulu, onlar için en önemli kişiler olan siz anne babaları tarafından başarılarının ve çabalarının vurgulanması ve desteklenmesidir.