Görüşmeler, sunumlar ve sınavlar ile karşı karşıya kalmak heyecan verebilir, endişe yaratabilir bu normal bir durumdur.  Eğer endişeleriniz korkularınız artık kontrolünüzden çıkıyorsa, yaşantınıza müdahale ediyorsa anksiyete durumu ile karşılaşıyor olabilirsiniz. Yeterli düzeyde olan kaygı, sizi eyleme yönlendirir ve sorunları çözmenize yardımcı olur. Ancak kaygı sürekli meydana geldiğinde fonksiyonlarınızı durdurur. 

Anksiyetenizin olup olmadığını anlayabilmeniz için birkaç belirtiyi kendinizde sorgulayabilirsiniz. Anksiyete belirtileri; tek bir rahatsızlıktan ziyade bir dizi ilişkili bir durum olduğundan, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bir kişi beklenmedik bir anda anksiyete atağı geçirirken,  bir diğer kişi de kalabalık bir partide insanların arasına karışmayı düşünerek panik yapıyor olabilir. Başka birisi, kontrol edilemeyen dürtülerle mücadele ediyor olabilir. Bununla birlikte bir başka kişi de her şeyden endişe ederek sabit bir gerginlik halindedir.

Farklı formlarına rağmen, tüm anksiyete bozukluklarının önemli bir belirtisi vardır: Çoğu insanın tehdit altında hissetmediği durumlarda meydana gelen şiddetli korku ve endişe halidir. 

Hızlı yaşam tarzı, yoğun çalışma temposu ve doğadan uzaklaşan toplum, betonarme hayatlar özellikle son yıllarda anksiyete prevalansının yükselmesinde büyük bir etkendir.

Anksiyete bozukluklarının genel nufusun %5 ile %7’sini etkiledi ve insanların %29’unun yaşamları içinde bir kez anksiyete bozukluğu yaşadıkları tahmin edilmektedir. 2004 yılında, dünya çapında 28 milyonu aşkın kişi obsesif-kompülsif bozukluğa ve 30 milyondan fazla kişi de panik bozukluğa sahiptir. 

İngiliz tıp dergisi BMJ’nin psikolojik stres ve ani ölüm arasında bir ilişkinin varlığını bularak zihnin sağlıklı olmasının vücudun da sağlıklı olmasına yol açtığını ortaya koydu. Ruh sağlığınızı korumak adına yoga yapmak, müzik dinlemek, sevdiklerinizle iletişim kurmak veya ruh sağlığı uzmanlarıyla görüşmek yaşam sürenizi uzatabilecek akıllı yatırımlar olabilir.

Anksiyetenizi ortadan kaldırmak ve duygu durum bozukluğunuzu gidermek için bitkisel besin destekleri de en büyük yardımcınız olabilir. Özellikle balık yağı tüketimi oldukça önemlidir. Yapılan çalışmalar depresyonu hafifletmede omega-3 balık yağlarının etkinliğini ortaya koymuştur. Balık yağlarında bulunan EPA ve DHA içeriği beyindeki duygu durum dalgalanmalarına karşı beynin daha dirençli olmasını sağlamaktadır. Kişniş yağı kaygı ve endişe giderici etkinliğinden dolayı bu dönemde en büyük yardımcılarınızdan biri olabilir. Kullanacağınız besin destekleri ruhsal ve bedensel sağlığınızı destekler. Bunun yanında yaşam tarzınız da oldukça önemlidir. Baharın gelmesi bu durumu üzerinizden atmanız için en uygun zamandır. Bu dönemde açık havada düzenli yürüyüş ve egzersizler gerçekleştirebilir, bisiklete binip, içinizden geldiği gibi dans edebilirsiniz. 

O zaman dans...

Referanslar:

Baldwin DS and Hirschfeld RMA. Fast Facts: Depression, 2.baskı. Health Press, Oxford, UK., 2005.

Öz M. Depresyona Yenilmeyin Siz Daha Güçlüsünüz. Hürriyet,27 Ekim 2012.

Dünya Sağlık Örgütü. Prevalence for Selected Causes In WHO Regions, 2004. http://www.who.int/healthinfo/global_burden_disease/PREV6%202004.xls. Erişim: 17/05/2018.