"De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak aklıselim sahipleri öğüt alır." (Zümer suresi 9.ayet)

 “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim” Hz. Muhammed’dir (S.A.V) . 

"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." Hz. Ali (R.A)

Fikir adamı, ahlâk felsefecisi, Hareket dergisinin kurucusu Nurettin Topçu; 1909-1975 yılları arasında yaşamış Türkiye'nin son dönemdeki en önemli mütefekkirlerinden biridir.

Yakın dönem düşünce tarihimizin önemli şahsiyetlerinden olan Nurettin Topçu, felsefe alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Felsefenin yanı sıra eğitim, sanat, edebiyat ve sosyoloji gibi çeşitli alanlarda yaptığı çalışmaları içeren çok sayıda eser bırakmıştır. Düşünce hayatında eğitime ve eğitim meselelerine özellikle yer veren Topçu, memleketin eğitim meselelerini çözmeye dönük çeşitli öneriler sunmuştur. Eğitim meselesini ilkokul, lise ve üniversite düzeyinde ele alan Topçu, her dönem için okutulacak dersler ve uygulanacak eğitim faaliyetleri için farklı öneriler geliştirmiştir.

Öğretmen - Muallim Nurettin Topçu’ya göre maarif (eğitim)in temel unsuru kendi deyimiyle muallim yani öğretmendir.

Âdemoğlunu, beşikten alarak mezara kadar götürüp teslim eden, dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insan muallimlerdir.

Devletleri ve medeniyetleri yapan da, yıkan da muallimlerdir. Muallimlerin değer verildiği, muallimin hürmet gördüğü ülkede insanlar mesut ve faziletlidir. Muallimin alçaltıldığı, mesleğinin hor görüldüğü milletler düşmüştür, alçalmıştır ve şüphe yok ki bedbahttır. “Babam beni gökten yere indirdi, hocam beni yerden göğe yükselti” diyen İskender muallimi anlamıştır.

Milletimizin ruhi temelleri olan İslam’da, Peygamber ilk muallimdi. Öğreten o, inandıran o, yürüten o idi.

Kuran’la Hadis’in ebedi muallimliğinde, bunları yükseltmekten başka emelleri olmayan Ömerlerin devrinde İslam âlemi en mesut dönemlerini yaşadı.

Anadolu’ya savaşlar ile yerleşen oğuzlar, başlarında Nizamülk gibi bir muallim buldular.

Orhan’ı yetiştiren, Fatih’i cihanda harika bir manevi olgunluğa sahip kılan muallimlerdir. İkinci Murad, mürşidine teslim olmuş bir zahid, Yavuz yalnız bir alimin önünde eğilmesini bilen, ilimde ilahi emri duymuş, muallimin mesuliyetlerine hürmeti bilmiş kılıcının olduğu kadar ruh dünyasının kahramanı idi.

Bizim bütün tarihimiz, muallimin yükseltildiği devirlerde şan ve şerefle medeniyet ve ahlakın zirvelerine tırmanmış, muallimin alçaltıldığı devirlerde ise uçurumlara yuvarlanmıştır.

Topçu muallim için, “Muallim, gençlere bilmediklerini öğreten bir nakledici değildir. Bu iş kitabın işidir, bilmediklerimiz hep kütüphanelerde bulunmaktadır. Her sahada yalnız bilinmeyeni bilmekle eski devrin tahsili elde edilir” der.

Topçu, öğretmen/muallimin sorumluluğunun çok büyük olduğunu ifade eder. Bu ağır sorumluluğu kendi sözleriyle şöyle ifade eder: “Muallimin mesuliyetleri çoktur ve cemiyet hayatının her sahasına uzanmaktadır. Bir memlekette ticaret ve alışveriş tarzı bozuksa bundan muallim mesuldür. Siyaset, milli tarihinin çizdiği yoldan ayrılmış, milletinin tarihi karakterini kaybetmişse bundan mesul olan yine muallimdir.

Topçu, insanların ruhunu yoğuran, mesuliyetleri çok fazla olan muallimin nasıl bir insan olması gerektiğini ve hangi özelliklerinin olduğunu özetle şu şekilde sıralar:

1) Her şeyden evvel muallim, hayatımızın sahibi olmaktan ziyade sanatkârıdır. Kullanıcısı değil, yapıcısıdır. Seyircisi değil, aktörüdür. O, en doğru, en güzel hayat örneğini yapar, hazırlar, bize sunar; biz yaşarız. Balını yemeyip yaptıktan sonra bize bırakan arının bu hareketini şuurlandırıp bir ideal haline getirirseniz, onda muallimi bulursunuz. Öğretmen bu anlamda rol modeldir. Hayatın en anlamlı ve ideal halini sunabilen kişidir.

2) Muallim, geçeceği yol bütün engellerle örtülü olduğu halde, buna tahammül etmesini bilen, tahammül etmesini seven bir idealisttir. Muallim her türlü zorluğa göğüs geren, hata ve kusurları ısrarla düzeltmeye devam eden, idealist bir insandır.

3) Muallimlik sevgi işidir, ruh sevgisidir. Ruhun ulvî olan isteklerine nefsinden her şeyi feda eden sevginin, ferdi ulaştırdığı örnek insan mertebesidir. Muallim halk gibi, her yaşayan gibi yaşayamaz. Yaşantısıyla örnek olan muallim, her zaman ideale yaklaşma çabası içinde olmalıdır.

4) Muallim, hepimizin her an muhtaç olduğu doktordur. İman ve anlayış vasıtaları ile bizi tedavi eder.” Sağlam bir inanç ve bilgi temeli olan öğretmen, adeta bir doktorun bedeni tedavi etmesine benzer biçimde ruhun mustarip olduğu hallere manevi merhem sürebilendir.

 5)Muallim, sahip olduğu bu mesuliyetle içimizde en fazla hür olan insandır. Çünkü mesuliyetimiz, hürriyetimizin kaynağıdır”. Sorumluluğunun çok fazla olmasından dolayı öğretmenin hürriyeti de fazladır. Çünkü hürriyetin genişliği mesuliyetin fazlalığına bağlıdır.

Muallimlik  bir adanmışlık mesleğidir. Çünkü gerçekten adanmak demek, mesleğe canı gönülden bağlanmak ve aşk ile çaba sarf etmek demektir. “Muallim, ruhlar sanatkârıdır” diyen Topçu, öğretmenin derin birikimiyle toplumun her kesimine doğruluk ve dürüstlüğü ilke edinerek yaşamanın örnekliğini sunacak nitelikte olması gerektiğini savunur.

Eğer günümüzde, Gençlik avare, ilkesiz ve davasız , aileler otoritesiz ve çaresizse bundan da birinci derecede muallim mesul olacaktır.

Baki selamlar.

Kaynak:  Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, ( Haz. Ezel Erverdi-İsmail Kara), İstanbul, Dergâh Yayınları, 1977, 3. Baskı.