Ak Parti kurulduğunda henüz doğan bir çocuk bugün tam 17 yaşına geldi. Her ne kadar geçmişte neler olduğunu, Türkiye'nin nerelerden nerelere geldiğini anlatamaya çalışsanız da nafile. Çünkü yaşamadı ve görmedi o günlerde ne zorluklar çekildiğini. 

                                             *

Artık seçme ve seçilme yaşı 18'e indi. Milyonlarca genç seçmenimiz oy kullanacak. Bu gençlere yapılan icraatlar anlatılırken doğası gereği sıkılıyor, hatta birçoğu Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'dan nefret bile ediyor. Yahu bu adam bize ne anlatıyor? Bu hizmetleri zaten vermekle mükellef devlet falan dediklerine çoğu kez şahit oluyorum. Kendilerince belki haklılar. Haklılar diyorum. Çünkü insan bir şeye iyi diyebilmesi için o şeyin kötüsünü de görmeli ve bilmeli ki farkı ayırt edebilsin.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta Sonu AK Parti İstanbul il kongresinde Partisinin seçim manifestosunu açıkladı. Uzunca bir konuşmaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan öyle ince detaylara yer verdi ki; 

Geçmişten geleceğe, 2023, 2052 hatta 2071 hedeflerine, 

Adalette, eğitimde, sağlıkta, milli ve yerli üretimdeki reformlara,

Kişi başına düşen milli gelirin artmasına ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz kadar yaptıkları ve yapacakları hizmetlerdeki hedeflerini anlattı. O kadar kendinden emin ve net anlattı ki ''ahdım olsun ki'' diyerek başladı vaatlerine Sayın Erdoğan.

                                                      *

Bir taraftan Cumhur ittifakı adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamaları yaparken, diğer yandan muhalefet partileri de acaba seçim manifestolarını açıklayabilecekler mi merak ediyorum? Lâkin oldukça zor görünüyor.

Uzun süre adayını açıklamakta zorlanan CHP çatı beklentisinden umduğunu bulamayınca Partiyi teslim edemedikleri Muharrem İnce'yi aday göstermek zorunda kaldı. Muharrem İnce 16 Nisan referandumunda Erdoğan için tek adam olmak istiyor demişti. Acaba şimdi kendisi tek adam olmaya mı aday? Aday tanıtımında tarafsızlık vurgusu yapmak için yakasındaki rozeti çıkarmalar falan tam bi safsata. Zira Acaba CHP mi tarafsız, yoksa kendisi çağırılırken ''Muharrem gel bakalım buraya'' denilen Muharrem mi, çok merak ediyorum?

Muharrem İnce referandum sürecinde Erdoğan için tek adam olacak, lokantaları ve muhtarlıkları kapatacak dememiş miydi? Oysa Yalova'da propagandasına izin vermediği için tartıştığı kafe işletmecisini iteklemiş, daha sı koruması da eşinin kolundan tutmuştu. Olanları cep telefonuna kaydettiği için ''terbiyesizlik yapma lan'' ifadeleri hala hafızamızda.

Seçim vaadi olarak;

“Adayım... Kazanacağıma inanıyorum. Seçilirsem Beştepe'yi satacağım. Cumhurbaşkanı yardımcılarını baştan ilan edeceğim: Bir yanıma muhafazakâr bir ismi, bir yanıma milliyetçi bir ismi, bir yanıma bir Kürt’ü, bir yanıma bir Alevi’yi alacağım Cumhurbaşkanlığı yardımcısı olarak.” dedi

                                    *

Meral Akşener'in seçim manifestosu da ''seçilirsem sarayı ve devlete ait uçakları satacağım'' dan başkası değil.

Bilge adam olarak tanıtım yaptıran Karamollaoğlu Abdullah Gül'den umduğunu bulamadı. Oy oranı %0,68 olmasına rağmen %50 civarında oy almış Erdoğan'a Devletin yönetimini bize teslim ederse destekleriz demişti.

                                   

                                              *

         21 Mart 2009 tarihinde CHP'li Mehmet Haberal'ın televizyonu Kanal B'de yayınlanan "Yerel Seçim Özel" programının canlı yayın arasında söylenenler akıllara geldi.
O dönem CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu ile Kanal B Genel Müdürü Nahit Duru arasında şok bir diyalog yaşanmıştı.
Programa reklam arasına girdiğinde konuşulanlar bir süre sonra medyaya sızdı. O görüşmelerde, daha sonra CHP’den milletvekili olan Haberal’ın, AK Parti aleyhine, CHP lehine kanal yetkililerine verdiği talimatlar ortalığa çıkmıştı.


          Programın sunucusu Nahit Duru, Mehmet Haberal’ın kendisine Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gibi illerde AK Parti’nin oyunu azaltmak için her türlü “puştluğu” yapma talimatı verdiğini söyledi. Bu çerçevede Saadet Partisi'ne de yakınlık göstermek gerektiği özellikle vurgulandı.
Duru, "Bunların (AK Parti'nin) oyunu azaltacak Ankara, İstanbul, İzmir, Adana'nın oyunu artıracak ne puştluk biliyorsan hepsini yap, dedi. Dedim ki 'Hocam, yani biz tabii bu adamlarımızı çıkaracağız, ama esas Saadet'i (Saadet Partisi'ni) çıkarmak lazım. ".. "Niye" dedi. Dedim "Bunlarda CHP'ye oy 1 gidecekse, Saadet'e 3 gitme ihtimali var. "..." diye konuşmuştu.
Sunucunun bu sözlerini Kılıçdaroğlu da “Tabii tabii” diyerek onaylamıştı.

Anlaşılan o ki uzun süre çatı aday bulmakta zorlanınca el mahkûm kendi adaylarını alelade açıklayan muhalefet halka hizmet ittifakında değil, neyin ittifakında buluşacak acaba?

                                Selâm ve dua ile...