Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün herkesin beklediği müjdeyi verdi.

Başkan Erdoğan, Fatih sondaj gemisinin Karadeniz'de 320 milyar metreküp doğal gaz bulduğunu açıkladı.

Türkiye'nin 10 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak kapasitede…

Hayırlı olsun…

“Arayanlar bulamaz ama bulanlar hep arayanlardır”

Türkiye için önemli bir başarı…

Bitti mi?

Hayır…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, rezerv bulunan alanın Sakarya Gaz Sahası ilan edilerek çalışmaların başladığını ve 2023'te Karadeniz gazının kullanılmaya başlayacağını da söyledi.

Bölgede çok daha zengin rezervlerin bulunabileceği müjdesini de verdi.

Hayırlı olsun…

Vatandaş 2023’te kullanmaya başlayacak…

Şimdi düşünüyorum…

‘Nereden nereye’ demekten de kendimi alamıyorum.

Başkan Erdoğan’ın Ayasofya’yı camiye çevirmesi sonrasında bir hikaye anlatmıştım. Bakmayın hikaye dediğime…

Aslında benim ve birçoğumuzun yaşadığı bir süreci anlatmıştım.

3-5 arkadaşın üniversite sınavlarına çalışmak için bir araya geldiği ortamı sırf imam hatipli oldukları için sorgulayan bir devlet anlayışından, Ayasofya’yı camiye çeviren anlayışa geçtiğimiz için Allah’a şükretmiştik.

O zaman da haklı olarak ‘Nereden Nereye’  hatırlatması yapmıştık.

Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz’de doğalgazın bulunduğunu açıklaması sonrasında da bir kıyas yapmak gerektiğini düşündüm.

İlkokul dönemlerini hatırlıyor musunuz?

Ben hatırlatayım…

1980’li yılların ilk başlarını çok hatırlamam ama sonlarına doğru yani ilkokula başladığım dönemlerde haftanın belirli günlerinde sıralarımızda bazı yiyecekler bulurduk.

Ya da dağıtırlardı.

Kuruyemiş ya da ilk defa tadacağımız bazı yiyecekler.

O zamanlar durumu çok bilmediğimiz için bu kuruyemişler için hayırseverlere dua ederdik.

Sonradan öğrendik ki; bu aslında pazarlama mantığıymış.

Ne kadar kapitalistçe bir yaklaşım.

Önce alıştırıp sonra da satmak…

Hatta birçoğunun da yurtdışı destekli eğitim politikası olduğunu öğrendik.

Üzülerek…

Yine ilerleyen yaşlarda öğrendik ki, özellikle Türkiye’nin 1950’li yıllarında bu ülkeye yardım adı altında farklı ürünlerin gönderildiği, sonrasında ise bu ürünlerin pazarlanarak bizi adeta kumpasa getirmişler.

Bunlarla uyutup kendileri farklı işler yapmışlar.

Bize ‘üretmeyin’ demişler…

‘Aramayın…’

‘Bulmayın…’

Hep önce alıştırmış sonra da satmışlar…

Ve bizden de hep 50-100 yıl ilerde gitmişler.

Onlar üretmiş, onlar bulmuş, onlar işlemiş…

Biz de hep müşteri olmuşuz…

Böyle alıştırmışlar.

Ücretsiz dağıttıkları şeylerin içeriğinde genlerimizi bile bozabilecek farklı katkı maddelerinin bile olabileceğini düşünmeden kabul etmişiz.

Sonra…

Ne zaman biz araştırıp bulmaya kalksak tekerimize taş koymuşlar.

Çok uzağa gitmeye gerek yok.

Konya bölgesinde hatta kendi ilçem olan Karapınar’ın bir iki bölgesinde çok değerli maden yatakları bulunmuş ama burada maden yoktur diyerek oraları mühürlemişler.

Devlet oraya el atana kadar…

Birkaç tane de Türk mühendis öldürüldü.

Ya da ölümü şüpheliydi…

Ne oldu biliyor musunuz?

‘Burada maden yoktur’ denilen bölgede şimdi kömür bulundu ve bölge enerji üssü olacak.

Çok fazla örnek var bu konuda.

Ama o günler artık geride kaldı.

Hamdolsun…

Arıyoruz, buluyoruz, işliyoruz…

Karadeniz’de bulunan doğal gaz da bunun örneği…

Nereden nereye…