İnsanların büyük çoğunluğu başına bir kötülük ya da üzücü olay geldiğinde hemen “Neden ben?” ya da “Ben bunu hak edecek ne yaptım?” diye serzenişte bulunur. Oysa Cenabı Allah şura süresi 30.ayette  Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” buyurmaktadır.

Ancak her defasında da hak etmesi gerekmiyordu insanın. İmtihan gerçeği de vardı çünkü. Allah kullarını çeşitli şekillerde imtihan edeceğini ve sabredenlerin müjdelenmesini söylüyordu.

Mülk süresi 2.ayette  “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır” buyrulmaktadır. Demek ki imtihanın bir sebebi var.

Kötü şeyler neden bizim başımıza gelir?  Neden zorluklarla karşılaşırız?  Hayatımız neden kötü?  Başımıza gelenleri hak ediyor muyuz?  Allah bize neden ceza veriyor?  Başımıza gelenlerin suçlusu biz miyiz?  Allah bizi nasıl imtihan ediyor?  Neden bizim hayatımız kötü? Neden biz?  Neden ben?  Suçumuz olmadığı halde Allah neden bize ceza veriyor? Allah suçu olmayanlara ceza verir mi?  Allah günahı olmayanlara ceza verir mi? Allah masum olanlara ceza verir mi?  Allah nasıl ceza veriyor?  Allah adil mi?  Allah ne kadar adaletli?  Allah merhametli mi?  Başımıza gelen olumsuzlukları hak edecek ne yaptık?  İnsanların başına gelenlerin sebebi kendileri midir?  İnsanlar kendi yaptıkları yüzünden mi cezalandırılır?

İnsanın başına gelen her şeyi hak etmesi gerekir mi?  İmtihan ile başımıza gelen olumsuzluklar arasında bir ilişki var mıdır?  Allah neden bizi zor şeylerle imtihan eder?  İmtihan gerçeği nedir?  Zorlukların hepsi imtihan mıdır?  Zorlukların hepsi rahmet midir?  Zorlukların sebebi nedir?  Hayatımız neden kötü gidiyor?, İmtihanda sabredenlerin ödülü ne olacak?, Zorluklara sabretmenin ödülü nedir?  Zorluklarla başa çıkmanın yolları nelerdir?  Zorlukları nasıl atlatırız?  Olumsuzlukları nasıl yeneriz?  İmtihanda sabredenler müjdelenir mi?  Sabredenler nasıl müjdelenir?  Müjdelenmek ne demektir?

 Zorlukları sorguladığımız gibi neden nimetleri sorgulamıyoruz?  Neden şükretmiyoruz? Eldeki nimetlere neden sevinmiyoruz?  Karşılıksız verilen kötülüklere neden üzülüyoruz? Karşılıksız verilen nimetlere neden sevinmiyoruz?  İnsan neden nankördür?  Kedi mi daha nankördür yoksa insan mı?  Kötülükler Allahtan mı geliyor?  Kötülüklerin sebebi Allah mıdır?  İyiliklerin sebebi nedir?  İyiliklerin sebebi biz miyiz?  Allaha neden şükretmiyoruz?  

Efsane Wimbledon tenisçisi Arthur Ashe,  AIDS’den ölmekteydi. Dünyanın her köşesindeki hayranlarından mektuplar yağmaktaydı. Bunlardan bir tanesi şöyle soruyordu:  “Neden Tanrı böylesine kötü bir hastalık için seni seçti.”  Arthur Ashe buna şu cevabı verdi: “Tüm dünyada... 50 milyon çocuk tenis oynamaya baslar, 5 milyon tenis oynamayı öğrenir, 500,000 profesyonel tenisi öğrenir, 50,000 yarışmalara girer, 5,000 büyük turnuvalara erişir, 50’si Wimbledon’a kadar gelir, 4’ü yarı finale, 2’si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı’ya ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Ve bugün sancı çekerken, Tanrı’ya’ Niye ben?’ mi demeliyim. Mutluluk insanı tatlı yapar. Zorluklar güçlü yapar. Hüzün ise insan yapar. Yenilgi mütevazı yapar. Başarı insanı ışıldatır, ama yalnız Tanrı yolumuza devam etmemizi sağlar. Tanrı’ya asla’ Niye ben?’  diye sormayın... Ne olacaksa olacak... O’nun kendine has usulleri ve her işinde çeşitli hikmetleri vardır... Siz inancınızı koruyun.”  Diye cevap yazar. Tam Müslümanca bir teslimiyet…

Amentü duasında “Ben Allahu Teâlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allâhu Teâlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki, Allâhu Teâlâ’dan başka ilâh yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v) Onun kulu ve peygamberidir”  ilahi emrine inanmaktayız. Başa gelen her sıkıntı imtihan olduğu gibi, Cenabı Allahlın lütfettiği her türlü nimet ve imkânda aslında bir imtihan.   Birinde sabır diğerinde şükür esas. Ama temelde huzura ermiş kalp ile olana razı olmak. Eskilerin bir tabiri var: ”Olanda hayır var”  diye. Ankebut süresi 2.ayette   “İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” buyrulmaktadır.

Herkesin imtihanı farklı.  Kimi malı ile, kimi evladı ile, kimi sağlığı ile, kimi makam ve mevki sorumluluğu ile değişik şekilde imtihan olmakta.  Bur da kula düşen yarabbi bize sabır ver, dayanma gücü ver, imtihanı başarı ile tamamlama iradesi nasip et diye dua etmek. “Neden ben” itirazına hakkımız yok. Rabbimiz bizim için her şeyin güzelini tanzim eder. Yeter ki sabır ve şükür pusulamızdan sapmayalım.

Fecr süresi 28-30 ayetlerde rabbimiz  “ Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” buyurmaktadır. Bu duamıza sonsuz âmin diyorum.

Baki Selamlar.

Kaynak: Emre Dorman, İnsanlar Uyurlar Ölünce Uyanırlar, İstanbul Yayınevi, 54.baskı,2019