“Kur'anı anlamakla değil,

işittik ve itaat ettik demekle mükellefiz”

İsmet Özel 

Türkçe Latin harfleriyle yazılamaz ve okunamaz. Millet olarak birbirimizin ne dediğini anlayamayışımızın sebebi budur. Konuştuğumuzun neye deydiğini, neye işaret ettiğini fehmetmek için eskimez yazımıza, Kur'an harflerine, asıl yazımıza dönmemiz şart.

“AN”.  An kelimesi Konya'da çok bilinen bir kelimedir. İki tarlayı birbirinden ayıran tarlayı tahdit eden çizgiye an denir. Burada  'n' harfini kullandık. Aslında 'an' kelimesinin sonundaki harf nun değil.(ﯓ) “Kaf'i nuni” “sağır nun” veya  “nazal ne” olarak adlandırılan Kef harfinin üzerine 3 nokta konmuş hali.(*) Orta Anadolu'da ve Konya'da çokça kullanılan bu ses, genizden gelen ve bizim çok aşina olduğumuz bir ses. Konya'lı “nöğürün!” deyince kelimenin sonunda duyduğumuz ses. Bu sesin bir harfi vardı. 1929'dan beridir yok.

'Anlamak' demek; tarlayı anlamak gibi, bir şeyin çerçevesini, hududunu tayin edecek şekilde o şeyin üstüne çıkarak, onu yukarıdan kapsayıcı bir şekilde kavramak manasına geliyor. Anlamak demek sınırlandırmak, o şeyin üstünde bir mevkide olmak demek oluyor.

Anlamanın manası bu olunca siz kendinizde Kur'anı anlamak hususunda bir cesaret bulabiliyor musunuz? Harflerimiz elimizden alınması lisanımızın elimizden çıkması demekti. Anlamanın manasını bile bilemiyoruz.

Ehl-i Sünnet itikadından her geçen gün büyük bir inhirafla uzaklaşıyoruz. Kur'an, Allah kelamıdır ve ezelidir. Kur'an okuyan Allah'la konuşmuş olur.

Peki ya mealler?

“Kur'anın başka bir dile tercemesi mümkün değildir, bu itabarla meal denilir” hassasiyetine sahip kaç Müslüman kaldı? Vurdumduymazlıkla Kur'anın “Türkçe anlamı”  diyor. Eyvah eyvah! 'Meal' neyine yetmedi de 'anlam' oldu?

 Gerici-ilerici,  muhafazakar- devrimci, çevreci-sanayici herkes Kur'anı Kerim'i anlamaya davet ediyor. Kur'an'a itaat etmeye çağıran yok. Kur'andaki emirler ve yasaklardan kimsenin haberi yok mu? Herkes her şeyden haberdar değil mi? Peki bu kadar pespayelik niçin var. Bilmediğinden mi? 

Kur'anı anlamaya davet ediyorlar. Cür'etkarlığa davet ediyorlar. Cüret et! diyorlar. Hududu aş.

'Allah'ın kulu' olmak zor geliyor modern insana. Ne de olsa bilimi yaratmış (!) olan insan o. Anlayamayacağı bir şey olur mu hiç?

Peygamberimiz “Semi'na ve Asayna mı diyeceksiniz” diyor. 'İşittik ve isyan ettik' mi diyeceksiniz.

Sahabe de; سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا   diyor. İşittik ve itaat ettik.

Köşede bucakta bir kaç halis zihin, salih kalp kalmışsa, onlar da insanı küçük bir tanrıcık yapmaya çalışan modern anlayışın kurbanı ediliyor. Kur'an okuma nimetinden mahrum olmaya doğru hızla alçalıyoruz.

Kadir Gecesi Kur'an nazil oldu. Sadeleştirilmişin sadeleştirilmişi, uyduruklaştırılmışın uyduruklaştırılmışı mealler değil. Uydurukça bir dille kaleme alınmış mealleri okuyanlar Allah'ın kelamını mı okumuş oluyorlar? 

Bu tür mealleri yapanlar nereye saldıracaklarını çok iyi bilen keskin nişancı.

Peki, o basiret sahibi Müslümanlar nerede?