Bugün başka bir konuyu yazayım istiyordum.

Hatırlayın…

Geçen günlerde haberimizden okudunuz: Konya’da nikahlar telekonferansla kıyılıyor.

O zaman…

Telekonferansla nikah geçerli mi?

Bu konuda İlahiyat Profesörü Orhan Çeker bir açıklama yaptı.

Bir de Diyanet Sen şube Başkanı Ali Koç’un değerlendirmeleri oldu.

İlerleyen günlerde bu önemli konunun ayrıntılarını sizlerle paylaşacağım ama önceki gün Erol Mütercimler denen bir akademisyenin imam hatipliler hakkında yaptığı çirkin ifadeye tepkisiz kalmadığımı göstermem gerekiyor.

Çünkü ben de bir imam hatipliyim.

Erol Mütercimler’in, "Ama sonuca bakın, o imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak çıkıyor, sahtekar, cinsi sapık, ahlaksız" ifadelerine hiçbir imam hatipli sessiz kalamaz.

Bırakın, imam hatipli olmayı Türkiye’de aklı başında olan hiçbir insan bu yakıştırmaları kabul edemez.

Çünkü imam hatip okulları vatandaşın dişinden tırnağından artırdığı birikimlerle yapılan okullardır.

Ben, bu okulların inşaatlarında 70 yaşındaki dedelerin ücretsiz çalıştığına şahit oldum.

Ter döktüler…

AK Parti hükümetleri dönemine kadar neredeyse imam hatip okullarını kapatmak için çaba harcayan bir yapı vardı.

Okullara destek vermek şöyle dursun, eğitimciler bile ‘aman imam hatiplere çocuklarınızı göndermeyin’ diye telkinde bulunuyorlardı.

Şükür ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider o günleri aklımızdan da zihnimizden de sildi süpürdü.

Lakin…

Erol Mütercimler gibi sığ düşünceli, bağnaz insanlar çıkıp bu cümleleri kurabiliyor.

Neden mi?

O ve onun zihniyetindeki insanların tek bir özlemi var.

Eskiye dönebilmek.

Onu istiyorlar.

İmam hatipler eskiye dönsün…

Kutlama adı altında başörtülü kardeşlerimizin bile başlarının zorla açtırıldığı günlerin özlemini çekiyor. İmam hatiplerde ha…

Konya’da bir valinin okula gelip herkesi sıraya dizdiği günlerin özlemini çekiyor.

Ama Allah’ın izniyle eskiye dönmeyecek.

Döndüremeyecekler…

Hazımsızlığı ondan…

Mütercimler, milletin duası ve destekleriyle kurulmuş, devletin okulu olarak, milletinin evlatlarını, memleketi için çalışan idealist gençleri yetiştirmiş, güzide ve yüz akı okullarımız olarak ülkemizin gönlünde yer etmiş imam hatiplere çamur atarken aslında gerçek niyetini de ortaya koyuyor.

Sonuç…

Kime tercümanlık yaptığı milletimizce malum olan birinin, imam hatiplerin arkasında değerlerimize saygı duymasını beklemek zaten yanlış.

Tercümanlığı gereği zihinlerinin sığ kıvrımlarında bizler ile ilgili böyle iğrenç senaryolar üreten bir canlıyı nefretle kınıyorum.

***

112 çalışanlarının mağduriyetini giderin

Önceki yazılarımızda sağlık çalışanlarının zor şartlarda çalıştığını dile getirmiştik.

Gece gündüz demeden, canları pahasına mücadele verdiğine şahidiz.

Zaten devletimiz de bunları görmezden gelmedi.

Maaşları konusunda iyileştirme çalışmaları yapıldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bu müjdeyi kendileriyle paylaştı.

Üç aydır çocuğunu sadece görüntülü konuşmalarla görebilen sağlık çalışanlarına feda olsun.

Çalışma iyileştirmeleri de yapılması gerekiyor.

Olabileceğinin en iyisi yapılmalı…

En iyisini hak ediyorlar.

Eyvallah…

Bir de bu dönemde çok çalışan ama gözlerden ırak olan 112 çalışanları var.

Hemen hemen her gün önünden geçiyorum.

Belki birçoğu arabayla geliyor ama elinde sefer tası ile gelen çalışanları gördükçe içim acıyor.

Efendim…

Hakikaten öyle…

Malum, Konya’da son gelen yasakların içerisinde çay, yemek gibi başlıklar da vardı.

112 çalışanları da bunun mağduru oldu. Yani işyerinde yemek yemeleri, çay içmeleri yasak.

Küçük bir dokunuşla bile hayat kurtaran 112 çalışanlarının sefer tasıyla gezmeleri bizleri de üzüyor.

Yasakların ayrıntılarının mağduriyetleri de cabası…

Yasaklar elbette ki sağlımız için…

Lakin, yasakların 112 çalışanlarını nasıl mağdur ettiğini görüp, bu mağduriyeti de makul bir şekilde çözülebilmeli diye düşünüyorum.

Ya valilik…

Ya da sağlık müdürlüğü…