Ortalık Hükümet ve Cemaat arasındaki kavga ile toz tuman olmuşken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Necmettin Erbakan Vakfını ziyaret etti. Ziyaret sırasında da Rahmetli Necmettin Erbakan'ın oğlu ve Vakıf Başkanı Fatih Erbakan ile görüştü.

Bu eve yabancı olmadığını, burada çok güzel günleri bulunduğunu söyleyen Arınç, “Şimdi karşılaştığımız bazı olaylara bakarak görüyorum ki Necmettin Erbakan hocamız çok haklıymış, çok doğru düşüncelere sahipmiş. Demek ki o çizgiyi muhafaza ederek dünyaya, Türkiye'mize bakış açımızı tekrar gözden geçirmekte, bunları tekrar güçlendirmekte fayda var. Her zaman, her geçen an hocamızın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.” dedi.

Hatırlıyorum da Rahmetli Erbakan hoca bunlar için “okul kaçkınları” diyordu. Yine “bunlar icazet almadan arka kapıdan firar ettiler, icazeti Amerika'dan aldılar” diyordu. Erbakan hoca bir kez daha haklı çıktı. Gerçekten de Bülent Arınç ve ekibi okulun arka kapısından kaçmışlar. Baksanıza yıllarca tedrisatından geçtikleri ve dizi dibinde oturdukları Erbakan hocanın haklı olduğunu anlamaları için 10 yıl geçmesi yetmedi, bir de büyük bir musibet yaşamaları gerekti.

Rahmetli Erbakan hoca yaşıyor olsa idi acaba Bülent Arınç'ın bu sözleri karşısında ne derdi?

***

Daha iki ay öncesine kadar bir birlerini pohpohlamak için yeterli kelime bulamayan hükümet ve cemaat, şimdi de birbirlerini karalamak için duygularını ifade edebilecekleri kelimeleri bulamamanın sıkıntısını yaşıyorlar.

Bu iki cenah arasında geçen ve sınır tanımayan söz düellosunu hayret ve utançla izliyoruz. Utançla diyorum!  Çünkü her iki tarafta bir birini suçlarken sınır tanımadığı gibi hem karşı tarafı suçlarken hem de kendilerini savunurken ayet ve hadislerden örnekler veriyorlar. Biz mütedeyyin Müslümanlar da kafamız karmakarışık kullanılan ayet ve hadisleri hangi tarafın çarpıtmadan kullandığını merak ediyoruz.  Dinin bu kadar siyasi ve dünya çıkarı için kullanılmasından üzüntü duyuyoruz.

Fetullah hocanın ellerini açarak bağıra bağıra beddua etmesi her ne kadar “Rahmet Dini” olarak indirilen İslam'a inana bir Müslüman'a yakışmıyorsa da, Allah'a kalkan bir el için “havaya kalkan o elleri kırarız” cümlesi de yakışmıyor.

Başbakan operasyonun kendisine ve partisine yöneltilmiş bir komplo olduğunu düşünüyor. Bu komployu düzenlediğini düşündüğü kişilere de “Bizim Allah'ımız var” diyor. İnsanın sıkıntılı ve aciz olduğu durumlarda Allah'a sığınması İslami ve insani bir haslettir. Ancak burada kullanılan “bizim” kelimesi biraz aykırı düşüyor. Karşı tarafta Allah'a inanıyor. Acaba Başbakan Erdoğan'ın kastettiği ile cemaatin kastettiği yaratıcı farklı mı diye düşünmeye başladım.

***

Burhan Kuzu, 11 yıldır iktidardayız, yolsuzluk yaptığımızı açıklamak şimdi mi aklınıza geldi diye sormuş. Burhan kuzu iyi bir hukukçudur, hem de Anayasa hukukçusu. Bu sözü ile ne kastetmek istedi acaba?