Bir keresinde peygamberimiz Hz Muhammed S.A.S,  bir sohbet esnasında; Ashabına soruyor:

Müflis kimdir, biliyor musunuz?

Ashap:

Bizim aramızda müflis; parası ve pulu olmayan kimsedir, dediler.

Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem;

"Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir'' Buyurdular.

Bu Cuma hutbede bu konuyu dinlerken ve namaz sonrası düşündüm..

Meğer bizim bildiğimiz iflas dar anlamdaki müflislikmiş.

Bizim bildiğimiz müflis, iflas eden demek...Sadece madden batan demekmiş...Yani  mevcut hukuka göre tanımmış....İcra ve iflas hukukunun ele aldığı hak ve hukuk kuralları..

İflas etmek hukuka göre , ya da bilinen yanı ile borçlarını ödeyemeyecek hale gelmek, tıkanmak!Batkınlık hali..

Parasını , malını kaybetmek, batmak demek..

Fakat hutbeyi dinlerken!

Baktım dünya külliyen müflis!.

Hak ,adalet, etrafa zarar vermek,zina,iftira,sövmek, dünyayı sadece kendi hakkından ibaret saymak gücü ele geçirip kuralları koymak, başkalarının, hakkını gasp etmek!Külli bir müflislikle karşı karşıyayız.

Hatta yaratılmış olan her şey açısından değerlendirsek, yatacak yerimiz yok..

Her şeyi büyük bir hırsla tüketiyoruz, her şeyi bizim sanarak ve tükeniyoruz sonuç olarak; sadece iflas etmiş bir yaşam, müflis varlıktan başka bir şey olmuyoruz.

Bireylerden, kurumlara, çalışanlardan çalıştıranlara, satanlardan alanlara, yönetilenlerden yönetenlere, devletlere, milletlere kadar müflis olmuşuz..

Hem de bizim anladığımız anlamda değil; Peygamber  S.A.S  Efendimizin anlattığına göre..

Zaten başkaları değil, biz inanlar öncelikle.. İnanmış görünenler..

Belki de bütün Müslüman aleminin yaşadığı olayların ruhsal alt yapısında, bu hadisi yanlış anlayışımız ya da hiç anlamamayışımız var..
Sadece madden var olmaya çalışıyoruz.. O da mal mülk  ve para.. Sağlık da değil!

Modern dünyaya bakıyoruz; hepsinin gelişmiş dedikleri dünyalarının temelinde sömürgeler var..Milletleri birbirine düşürme, iftira, küfür..
Güçlü olup adaleti kendine göre tanımlamalar var..
Mesela dünyayı beş devletin veto etmeyeceği kurallar yönetiyor..Sonuç başta o beş devlet,dünya müflis durumda.. İnsanlık iflas etti ne kadar zengin, ne kadar gelişmiş olursa olsunlar dünya iflas etti..Hem de kendi kurdukları düzenin  çarpıklığı ile kendi içsel çatışmaları ile.. Sahte adalet anlayışı, sadece kendi insanlarının hakkını insan hakkı olarak gören gelişmişlik! Başka ülkelerin insanını ötekileştirme.. yoksullaştırma.. Yer altı ve yer üstü varlıklarını bir şekilde kurdukları düzenlerle sözüm ona gücün kanunları ile kullanma ! Sonuç  gelişmiş dünya iflas etti..

Bütün kuralları kendi kazançlarına göre ayarlıyorlar.. Buna kanunlar deniyor bu da onları kanuni yapıyor sözüm ona.. yani gasplar, adaletsizlikler, insan hakları, çevre hakları meşrulaştırılmış oluyor..

Açlık, küresel ısınma , yoksulluk, obezite, çevre katliamı,göçler,yer altı ve yer üstü sularının dengesiz kullanımı, yavaş yavaş kaybolan canlı türleri, önüne geçilememiş cehalet, hastalık derecesindeki tüketim, her yıl üretilen değişik virütik hastalıklar, depresyon ilaçlarının rekor kullanımı, gittikçe yalnızlaşan insanlık..

Zarar vermediğimiz  varlık,  yok etme ile tehdit etmediğimiz canlı, var mı ?  acaba!Bu alem bize emanet mi edildi yoksa biz tüketsin diye mi verildi!

Kendi toplumsal yaşamımızda ya da bireysel dünyamızda da farklı bir durum yok..

Ruhumuz iflas etmiş.. Ama madden ulaşacağımız varlıklarla zengin görünmeye çalışıyoruz. Fakat bu sefer de sahip olduğumuz varlıkları koruma iç güdüsü ile kendimize her türlü hakkı yakıştırıyoruz..
Her türlü ölçü bize göre tartması gerekiyor, ölçmesi gerekiyor gibi düşünmeye başlıyoruz..

Başkalarının hak hukuku bizi ilgilendirmezmiş gibi yaşıyoruz..
Adeta onlar da  haklı olmak istiyorlarsa güçlü olsunlar demeye getiriyoruz, ya da diyoruz.. Yani haklı olacaksan güçlü olacaksın, ilkesi ruhumuzun kaptanı oluyor..Öyle olunca da her türlü gasp normalleşiyor..Güce giden yol meşrulaşıyor.. Kazancın ahlakı edebi kayboluyor...Hırs, her tülü kazancı normal hale getiriyor.

Her yok oluş bir uyanıştır.. Son zamanlarda dünyada gelişen maddi, manevi sosyal çatışmalar hak terazisinde yeniden tartılır da bu  müflislikten kurtuluruz inşaallah..

Terazinin başına kendi vicdanımızdan başlayarak, önce milletimize sonra insanlığa müflislikten çıkış yolunu göstermeliyiz. Çünkü Peygamber efendimiz S.A.S  hadisinde anlatmış!.Yolu göstermiş bize düşen anlamak,yaşamak, yaşatmak ..

Ruhu fukaralaşmış, kalbini unutmuş bir insanlık, Madden, varlık olarak zengin olan insan ve toplumlar varlıklarının bekçisi olmaktan öte gidemezler.

Sizce de öyle değil mi!.