“Kıyafet yönetmeliği” değişikliği sonucu ortaya çıkan “serbest kıyafet” sayesinde okulların okul olmaktan, öğretmenlerin öğretmen olmaktan, öğrencilerin de öğrenci olmaktan çıkarılması gözlemlenmektedir!

Öğretmenler günü kutlandı. Saygımız hepsine sonsuz, ancak ben gitmiş olduğum bir programda müdürün, müdür olduğunu bilemedim!

İstisnaları elbette tenzih ederiz. Ama öyle bir kitle var ki; Görüntü ve profil olarak öğretmen demeniz mümkün değil.24 Kasım sizin gününüz böyle bir günde bari kendinize biraz özen gösterin!

Bu bağlamda örneğin, “öğretmenlik uygulaması” için okullara giden son sınıf öğretmen adaylarının durumlarına bir bakınız. 

Ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Hepsi değil ama birçoğu bu “özgürlük ortamından” yararlanıp; bunun keyfini çıkardıklarından, saçı sakalı birbirine karışmış olanından yüzünün yarısı görünmeyen, baştan aşağı her yerini gizlemiş olanına, ütüsüz gömlekli olanından, sökük pantolonlu olanına, uyumsuz giyinmiş olanından baştan aşağı depresif renkli giyinmiş olanına ve bir o kadar da bakımsız olanına, çeşit çeşit ama çoğu uygunsuz bir öğretmen geleceği görürsünüz.

Disiplin şart, biz böyle gördük böylede olmalı bence!

Farklı farklı renk tonları içerisinde yer alan öğrencilere ne denmeli peki!

Okullarda sadece beden derslerinin olduğu gün serbest kıyafet giyilmesine izin verilirdi. Onda sadece beden dersinin olduğu saatler formamızı çıkartıp diğer ders saatlerinde formamızı tekrar giyerdik. 

Serbest kıyafet giyeceğiz diye de çok sevinirdik…

Durumu iyi olan öğrenciler en iyi şekilde giyiniyor. Tamam, çok güzel bir şey ama peki, gariban öğrenciler ne yapsın?

Mecburiyetten dolayı eski kıyafetleri ile okula geliyor

Türkiye’de ki sosyo ekonomik şartlar ve gelir dağılımındaki büyük farklar okullara, çocuklara yansıyor.

Alım gücü olan çocuklar, alım gücü olmayan çocuklar arasındaki farklar çocukların arkadaş ilişkilerini etkiliyor. 

Her gün farklı ve yeni kıyafet giyemeyen, eski veya hep aynı kıyafetle okula gelen çocuk kendini ezik hissedecek, kıyafetlerinden utanacak ve bu nedenle bir süre sonra okula gelmek istemeyecek.

 Eğer arkadaşları çocuğun hassas olduğu bu konuyla yani kıyafetleriyle dalga geçerse çocuk rencide olacak. Çocukluk döneminde yaşanan travmaların izleri ruh sağlığında büyük hasarlara neden olacak.

Çocukların maddi durumu aynı bile olsa çocuklar arasında marka merakı artıyor. Çocuklar arasında birbirine hava atma, gösteriş yapma gibi davranışlar görülecek. “Sen hangi marka giyiyorsun?” gibi sorularla marka tutkunluğu artacak…

Buna bir çözüm getirilmesi kesinlikle gerekiyor! Bence en büyük problemlerimizden biriside budur!