Modern dünya takıyye yapar mı?

 Uygar dünya takıyye yapar mı?

Yapmaz. Yapmamalı..!

Öyle bir şey düşünülemez..!

Uygar dünyada her şey açık ve seçiktir.  Hayat bir mantığa dayalı düzen içerisindedir..!

Modern dünya aynı zamanda uygar insanlar ülkesidir..!

O ülkelerin vatandaşları, insanlığa insan hayatına, toplumların yaşamına duyarlıdır!

Kendisinin sahip olduğu değerlere diğer toplumların da sahip olması için uğraşır!

Sanatı, bililimi, edebiyatı uygarlığı bütün insanlık için üretir!

Evrensel değerler sadece kendileri için değil bütün insanlık için gereklidir ve bu amaç için gayret ederler! ..

 Kendi ülkelerinde uygarlığı sağladıkları için; dünyanın neresinde olursa olsun, adaletsizlik hukuksuzluk demokrasiye aykırı bir olay olursa hemen müdahil olurlar!

Bunun için oluşturulmuş Birleşmiş Milletler vardır mesela, burada bir karar alındı mı hemencecik uygulanır! İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç hemen uygulanmalıdır! Gecikmiş adalet, adalet değildir!

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi var ya, o varken dünyada hiçbir ülke güvenlik ihlali yapamaz!  Hele bir beş ülke var onlar parmağını oynattı mı değme problem hemen çözülür!

Dünya yiyecek örgütü WFO o varken, dünyada açlıktan kimse ölmez, kimse kırılmaz!

UNESCO Dünya eğitimi, bilimi kültürü korunur, geliştirilir, tescil edilir, katalog haline getirilir! Esas amaçları budur!  Irak'ta Babil,  Suriye'de Palmira antik kenti, Osmanlı tarihi ile bezenmiş Suriye şehirleri, Afganistan'da yok edilen Buda heykelleri, Bamyan Antik kenti! Bunların koruyucusu UNESCO olmuştur..!

Birçok kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütü; başta Amerika olmak üzere Avrupa ülkelerinden oluşan uygar ülkelerde doğmuş, insanlığın emrine girmiştir!

Uygar dünya aynı zamanda insanlığın da standartlarını kendisine göre koymuştur!
Bunun için başta Ülkemiz olmak üzere bütün ülkelerin en seçkin beyinlerini kendi ülkelerinde toplayacak sistemi de kurmuşlardır!

Bu ülkeler, insan kaynaklarını kaliteleştirmek için, daha 1800'lü yıllarda diğer ülkelerde okullaşma faaliyetlerine başlamışlar! Kendi  vakıfları, dernekleri aracılığı ile   Amerikan kolejleri, Fransız liseleri, İngiliz kültür merkezleri  gibi kurumlarla; en başarıl öğrencileri, burslarla, kaliteli üniversite imkanı, dünyanın en değeri şirketlerinde ve kurumlarında staj imkanı sağlayarak cazibe merkezi olmuşlar.öğrencilerin hedefi haline gelmişler. 

 

Üniversitede de son elemeyle en değerli beyinler, küresel organizasyonlarda, bilim adamı, yönetici, Politikacı, sanatçı olarak görev alabilecek seviyeye getiriyorlar! Tabii çok yüksek maaşlar ve imkânlarla! Tabii onlar da bu imkânların fazlasıyla karşılığını o ülkelere vererek!  Neden olmasın artık eğitilen seçkin beyinler artık iş yaşamında ve entelektüel yaşamında, dünyaya modern dünyanın kuralları, yaşamın ana kuralı olarak uyguluyor, dünyanın bütün toplularını başta kendi toplumları olmak üzere, sözüm ona uygar dünyanın bakış açısı ile bakmaya özendiren insan kaynakları haline getirilmiş oluyorlar.   Yani Tam bir beyin göçü!

Bunları sizlerle paylaşmam, bunlara karşı olmam nedeni ile değil,  yaşadığımız olaylara ve gelişmelere bakınca ister istemez yeniden bakış açımı gözden geçirip sizlerle paylaşmak istedim.

Afganistan, ırak, Suriye, Mısır, Libya en son da ülkemizde sergilenmek istenen vahşet beni bunları sorgulamaya itiyor!

Milyonlarca insanın sefil, aç yerlerinden edilmesini aklım almıyor.

O üst Akıl denen ALÇAK akılın projelerle yaptıkları hamlelerde insanlığın Akdeniz'de sulara gömülmesini kabullenemiyorum!

En son ülkemizde, belki de iç savaştan saat farkı ile milletimizin ve cumhurbaşkanımızın ve diğer yöneticilerin feraseti ile kurtulduk! 

Ve millet demokrasiyi koruyarak, insan haklarını koruyarak, daha güçlü bir adil düzeni talep ederek bu problemin üstesinden geliyor!

Modern Avrupa, Amerika  sanki  darbenin neden başarısız olduğuna üzülüyorlar, nerde yanlış yaptık onu düşünüyorlar!
300 kişi şehit olmuş, hala şehit haberleri geliyor, 2500'den fazla yaralı var  uygar ülkelerden bir tane devlet yöneticisi gelmedi.. Sağlam bir kınama yok!

O demokrasi aslanı örgütler,  İnsan hakları kuruluşları, birleşmiş milletler, NATO, hepsi dilini yuttu kendine gelebilmiş değil!

ABD eski Türkiye Büyükelçis James Jeffery'nin ifadesi çok manidar;

"Erdoğan batıda ve ABD'de sevilmiyor, çünkü..."
Batı'nın ve ABD'nin 15 Temmuz darbe girişiminde neden Türkiye'ye destek vermediğini, darbecilere karşı neden net bir tavır içerisine girmediğini açıklayan James Jeffrey, "Erdoğan diğer liderler gibi ikiyüzlü değil. Yani bizimle aynı değerleri paylaşmayan başka liderler bunu açık açık dile getirmiyorlar. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. Bu yüzden Erdoğan Washington'da sevilmiyor. Erdoğan Avrupa'da da sevilmiyor." dedi.(
Hürriyet)

Buradan anladığım benim;

Biz insanlığı severiz, ama bize tabii olursa! Ülkeleri severiz bize biat ederlerse!

Adaleti, demokrasiyi, insan hakkını severiz ancak bizim kurallarımıza uyulursa!

İnsanlar ölebilir, önemli olan modern dünyanın var olması,  yaşamda iki tür toplum var biz ve ötekiler!

Biz dünyanın bütün nimetlerini paylaşmak istiyoruz, ancak bizim sahip olduğumuz imkânları paylaşmak için çok özel şartlarımız var, mesela biat etmek gibi

Diye düşünüyorlar! İşte darbeyle ülkemize karşı suçüstü oldular!

Modern dünyanın takıyyesine karşı 15 Temmuz'da uyandık! Üstelik Takiyye ile organize olmuş FETÖ örgütünü kullanırlarken!
Uyanma ile iş bitmiyor! Toplum olarak artık iş başına!

Öyle başkalarının kuralları ile ülke, ordu, istihbarat yönetilmiyor! Başkalarını kopya ederek gelişilmiyor! Taklitçi bir zihniyetle yaşam bizi her zaman fırtınalı sulara sürüklüyor!

Hep beraber, aydını, cahili, işadamı, sanayicisi, sanatkârı bilim adamı el ele verip birbirimizi küçümsemeden iş başına!

Unutmayalım bir zincirin kaldırma kuvveti en zayıf halkadır...

Bilimin, sanatı, gelişmenin en zayıf halkası cehalet!
Haydi el ele!

Yoksa uygar dünyanın niyeti hiç de masum değil! Modern sömürüsünü örtmek için Takıyye bir araç olmuş onlar için!