Son zamanlarda milletimiz daha sıklıkla saldırı altındadır.

Bu konuda  böyle zamanlarda, çok dikkatli düşünmeli, doğru analizler yapmalı, en doğru duruşumuzu milletçe tespit etmeliyiz.

Aklımıza gelen her şeyi şu anda söylemek, hele hele bunları,nefretlerimizin, kızgınlıklarımızın ikliminde dile getirmek; bizleri vatana kastedenlerle aynı paralel çizgiye getiriverir. 

Varsa kızgınlıklarımız; yanlış gördüklerimiz bunları yüksek sesle değil, derin manalarla , kuvvetli ifadelerle dile getirmemiz, bizi, sağlıklı sonuca götürür.

Yoksa şartları ülke menfaatine göre, yöneteceğimiz yerde, kendi beklentilerimiz doğrultusunda kullanmış oluruz.

Bu tip tavırları öncelikle ülke yöneticilerinden bekliyoruz. Hem iktidar hem de muhalefetten.

Yani, olayları millete ve vatana , istiklal ve istikbale uygunluğu bizim cetvelimiz olmalı. 

Yoksa partimin geleceği, makamın geleceği ne olacak, ya da nasıl şirin görünebilirim davranışı, yöneticiliğin çirkin yüzüdür.

Hele hele her bombada bir birini yıpratmaya çalışan iktidar ve muhalefet,  Bombayı planlayanların salyasının aktığı bir zamanda tam bir rezillik görüntüsü vermekte.

Esas beklentimiz; iktidardan tevazu göstermesi; çünkü makamları onu gerektiriyor. Mütevazı olması gerekenler , önce onlar. Empati yapması gerekenler de.

Ancak muhalefetin de en az iktidar kadar sorumluluğu var.  Sadece iktidara karşı olmak için değil; yanlışlarını herkesin anlayacağı bir açıklıkla derli toplu düşüncelerle dile getirmeliler.

Alternatif projelerle dile getirmeliler. Ben açıkçası, anlaşılır bir şekilde muhalefet yaptıklarını düşünmüyorum.

Aynı şekilde aydınlarımız da. Milletin anlayacağı dilden konuşacakları yerde; kendilerinin anlaşılması gerektiklerini düşünüyorlar adeta.

Muhalif düşüncedeki bir vatandaş ta aynı  bakış açısı.. Sadece kızıyor, sadece nefret söylemi.

Üstelik milleti cehaletle itham ediyorlar.

Milletin ferasetinin farkına varmamak beki de en büyük yanılgımız.

Millet; vatanı tehlikede olduğu zaman nerede harekete geçileceğini çok iyi biliyor. Canından vazgeçecek şekilde tavrını ortaya koyabiliyor. 

Siyaset  sanki vatanı değil sanki makamı düşünüyor. Basmakalıp düşüncelerinden, alışkanlıklarından kurtulmadan, dünyayı kendine benzetmeye çalışıyor.

Bir kesim Atatürk'ü ,diğeri dini,  öbürü milliyetçiliği de kendine referans alıyor. Detay yok.

Atatürk adına  hareket edenlerin de davranışlarında, Atatürk'ün ilkelerini anladıklarına dair bir belirti, bir tavır göremiyorum.  Sadece Atatürk'ün ilkelerinden vazgeçmeyiz , bizler ''Atatürk'cü nesiller yetiştireceğiz ''sloganını henüz geçemediler. 

Millet bu ilkelerin hayattaki görüntülerini istiyor, manalarının yaşamdaki yansımalarını istiyor. Örnek olarak yaşamda nasıl uygulanacağını  bilmek, öğrenmek istiyor..

Sadece iktidara karşı gelerek muhalefeti, muhalefetin içindeki birçok aklıselim de tasvip etmiyor.

Devrimci değil, inkılapçı bir yaşam istiyor, Cumhur anlaşılmak istiyor, Milli unsurlarının artmasını istiyor, millet olmak için bunu şart olduğunu düşünüyor, Onları yaşatmak ve geliştirmeyi milliyetçilik olarak görüyor . Halk seçtiği insanları, yanı başında istiyor.Devletinin ilkelere bağlanmasını istiyor, Devletinin kurumsal ilkelerle, adil bir şekilde yönetilmesini istiyor.

En üst kelimelerle değil neyin neye karşı olduğunu manaları ile öğrenmek istiyor.

Hele hele bunu savaş anında sadece militanca yıkma düşüncesini hiç mantığına sığdıramıyor.

Daha iyisini sunmadıkça , yanlış da olsa var olanı devam ettirmesinin sebebi de bu.

Elbette iktidar da bu dağınıklıktan faydalanma cihetinden ziyade,  daha çok halkı kucaklamalı,  en çok da muhalifleri kucaklamalı, her düşünceyi,inancı;anlayışla karşılamak sorumluluğunu her zamankinden fazla göstermeli.

Devletin bir  paralelden temizlerken, başka paralellere teslim olduğu konusunda halkta oluşan kaygıları iktidarın gidermesi gerekiyor.

Millet,devletin adil kurallarla, kurumsal yapılarla yönetilmesini istiyor. Devletin herhangi bir makamına gelecek insanların liyakatle gelmesini bekliyor. Torpil, siyasi kayırmacılığın gizli ya da açık,  takiyeli ya da takiyesiz bir biçimde insan görevlendirilmelerini istemiyor

İşte ülkemizin böyle zamanında insanların top yekun birlikte hareket etme yerine,Öküzün altında buzağı arar şeklide tepkilerle karşılaşılması gayet normal. 

İktidar tarafından; normal zamanda  ikna etmeden, yersen bu yemezsen de bu, tavrının fazlaca kullanılması, nedeni ile böyle adı konulmamış vekâlet savaşları zamanının çatlak seslerin oluşması normal. Hükümetin yalnız kalması normal.
Toplumsal davranışımızda, şartları kendi lehimize kullanma değil merkeze milleti ve vatanı koyarak, iletişimde ikna yönetimini en kuvvetli aracımız olarak kabul edersek eminim bu girdaptan çok daha hızlı çıkarız.

Elbette tepkilerimizi dile getirmeliyiz, hem de herkese, her makama. Biz Milletiz
Ancak şu an görünmeyen bir savaşla karşı karşıyayız. 

Bu saldırılara karşı, sergilemiş olduğumuz milli duruşun, gücü ve yoğunluğu da artmaktadır.

Kimse bu millete cahil demesin, kimse bu milleti çantada keklik de sanmasın. Hatta hiçbir yetki de sonsuz değildir. Bu millet belki olaylara yavaş tepki veriyor gibi gelebilir. Bu onun feraseti, soğukkanlılığı,  milletimizin, binlerce yıllık biriktirdiği sabır geleneğinin bir sonucu. Hiç kimse bizi gerçekten sınamasın.
Bu milletin içinden, Ömer Halis Demirler, Fethi Sekinler her zaman çıkacaktır. Hatta en saf görünenimizin bir yerinde Fethi Sekin ruhu yaşamaktadır. O bizim iyi huyumuzun içinde uyuttuğumuz, kültürümüzle yoğurduğumuz milli savunma şifremizdir.

Bu millet kimseye minnet etmemelidir, minnet etmeyecek durumda olmalıyız.

Bunun gereği, her alanda milli, ortak paydalarımızı hızla inşa etmeliyiz.

Milli ülkümüzü yenidenden oluşturmalıyız, laikliği gerçek manası ile anlatmalıyız. Din ile devlet işlerini birbirinden ayırmalıyız sloganından, gerçek manası ile yaşamımıza sokmalıyız.

Milli teknolojilerimizi bir an oluşturmalı, keşfin önünü açmalıyız.
Milli sanayi, milli uzay, milli savunma, milli eğitim, her alanda milli olan milli basamaklarla inşa ettiğimiz Ortak akıl merdiveni ile Muasır medeniyete ulaşabiliriz.

Milli var oluşa doğru hızla yol almalıyız.

Yoksa taklit ederek, kopyalayarak, çok severek, överek, ya da nefret ederek hiçbir yere varamayız. Bugün en büyük sıkıntımız.

Milli basamaklarımızı inşa etmede çok tembeliz.