Fransa öncesi son hazırlık maçımız Avusturya ile! Gerçeği söylemek gerekirse daha önce özetlerden izlediğimiz,  çok soru işaretlerine sahip orta yaşlı bir takım Avusturya. 

İlk dakikadan başlayarak, topa en yakın oyuncunun baskısını hissettiriyor bize. Top bize geçtiği anda takım boyu 30-35 metreye kadar kısalıyor ve 10 oyuncu birden top ile kendi kalesi arasına girerek savunma yapıyor, aslında bu beklenen bir yapı çünkü modern futbolda başarılı olmak istiyorsanız takım savunmasını iyi yapmanız gerekiyor. 

Bu pres yapan takım hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamız için 20 dakika yetiyor. Çünkü özellikle sol kanattan Gökhan'ın yalnızlığını iyi kullanıyorlar, hem çabuk hem de kalabalık geliyorlar. Bir önceki maçta sağ önde Volkan oynarken, Gökhan daha fazla yardım alıyordu, bu maçta Hakan Çalhanoğlu sağ ön gibi oynuyor ama gezerek oynadığı için yardımlar gecikiyor ya da hiç gelmiyor. 

Aslında problem savunmanın merkezinden başlıyor, neden mi?  Mehmet Topal orijinal bir stoper değil, zorunluluktan oynuyor, hemen yanındaki Ahmet Çalık da yetenekli ama bu maçlar için henüz tecrübesiz, bir de bu iki stoperin uyum sorunu var ki merkezden çabuk oynayabilecek rakipler sıkıntı yaratabilir.

Mehmet Topal'ın bir pozisyon geriye kayması stoperlerin önündeki savunmayı aynı zamanda beklere orta sahadan gelecek yardımları da olumsuz yönde etkilemiş, ofansif kanat oyuncularıyla oynuyorsanız, ön libero oynayan oyuncularınıza kanatlarınızın geç kaldığı pozisyonlarda yardım getirterek açıkları kapatırsınız. Dikkat edin Selçuk da Ozan da bu yardımları,  beklerine getirebilen orta saha oyuncuları değiller! Daha çok merkezde kalarak oynuyorlar bu da kanatları kullanan takımlar için bir avantaj teşkil ediyor.

Mehmet Topal bu takımın en önemli oyuncularından, aynı Fenerbahçe de olduğu gibi. Hem kanat beklerine yaptığı zamanlaması doğru yardımlar, stoperlerin önünde ilk hamle ve müdahaleler, hatta kalecisine yaptığı kademeler derslik nitelikte.  Topu kullanma ve baskıya karşı oyunu kurma konusunda ki eksikliklerini giderse zaten dünyada sayılı oyunculardan olacak ama artık 30 yaşında bunun için zaman bir hayli az kaldı.

Maçın 20. Dakikasında yediğimiz golde tam da anlattığımız hücum organizasyonu ve bekin yalnızlığını anlatıyor. Kanattan gelişen atak Gökhan'ın 3 kişi içindeki şaşkınlığı geriye çıkarılan top ve orta sahadan gelen ekstra oyuncunun uzak direğe plasesi. Hazırlanış olarak güzel bir gol, benzeri pozisyonlar birkaç defa daha oluyor, bu ataklar kendi kalelerinin önünden başlıyor ve moral bozacak kadar hızlı, aynı zamanda çok paslı. Bu tip organizasyonları önlemek güçtür, geriye dönüşler çabukluk ister ve doğru parselasyon gerektirir.

Neyse ki duran toplar var, Hakan Çalhanoğlu öyle bir ayak içi vuruş tekniğine sahip ki ilginç, ayağının içini topuğuna kadar kullanıyor. İyice incelemeli ve yavaş çekimlerde defalarca gösterilmeli. Ayağının içini değil de ayak içi ile topuğu arasındaki bölgeyi kullanıyor, bu vuruş tekniğini Hollandalı oyuncularda fazlasıyla görebilirsiniz. Sağ bacağını bu vuruşlarda kalçadan kırbaç gibi savurarak sert ve isabetli yapıyor. 7. dakikada şut orta karışık serbest vuruşuna,  Mehmet Topal sıyırma kafa vuruşu yapabilse kendisinin Milli Takımda ilk golü olacaktı, Çalhanoğlu'na da birde asist yazılacaktı.

İlk yarı itibari ile Çalhanoğlu'nun iki serbest vuruşu, birde ceza alanı dışından şutu dışında tehlike yaratamadık. Organize hemen hiçbir atağımız oluşmadı, bunu biz mi yapamadık, yoksa Avusturya mı müsaade etmedi bilemiyorum.. Ama ikinci ihtimal daha yakın gibi.

İkinci devre ile birlikte Gökhan,  Şener ile Oğuzhan da Volkan Şen ile yer değiştirdi. Saha içinde ofansif bir değişiklik oldu, Arda merkeze gelirken Volkan Şen de sağ kanada yerleşiyor.

Bu arada Arnavutoviç, Junuzoviç, Alaba Avusturya Milli Takımında göze çarpan oyuncular! İkinci devreye de hızlı giriyorlar, yarım yarım diyebileceğimiz iki tehlike ile kaleyi yokluyorlar ama sonuç yok. Bir gerçek var ki TÜRK'ÜN TÜRK'DEN BAŞKA DOSTU YOK. Devşirme Avusturyalı kaleci Ramazan,  Arda'ya alda at diyor birde kaleyi boşaltıyor tabela bir anda lehimize dönüyor.

Şimdi Avusturya biraz daha önde oynayacak, Volkan Şen ve Arda'ya geniş top taşıyabilecekleri alanlar kalacak, ama Selçuk ve Ozan ile oyuna doğru başlamak gerekiyor. Avusturya Milli Takımı iki ofansif oyuncu değişikliği ile 65. Dakikadan sonra Avusturya Milli Takımı için riskler artıyor. Bizde Caner, İsmail değişikliği var, savunmadan hücum yönlü bir değişiklik. İsmail rakip ceza alanına Caner'den daha yakın oynayan bir bek. Çoklu hücumlarda iyi olabilir ama bek hamlelerinde Caner kadar sert ve doğru zamanlamalara sahip değil.

Bir paragraf da Volkan BABACAN'a ayırmak gerekiyor. Bu genç kalecinin Avrupa da oynamasını çok istiyorum. İnşallah bu yıl Torku Konyaspor ile İstanbul Başakşehir takımları UEFA'da yer alırda Volkan'ın da Avrupa tecrübesi biraz daha artar. Çünkü orada oynayacağı birkaç iyi maç kendini bulmasına ve iyi kaleciden bir üst basamağa,  çok iyi kaleci sınıfına geçmesine vesile olacaktır. Son iki milli maç da özellikle birinci hamlelerden sonra kalkışı ve ikinci toplara müdahalelerinin çok çabuk olduğunu gördük. Yer tutuşu ve kale çizgisinde ayaklarının çabukluğu önemli bir kaleci avantajı.  Böyle giderse Volkan Demirel defterini kapatacak, yapması gereken sadece iyi konsantre olmak. Çünkü kendisine güvenen bir Fatih Terim var. 

Son bir tespitimi sizlerle paylaşmak isterim. 30'lu yaşların ilk basamaklarında olan Arda, Mehmet Topal, Selçuk, Gökhan Gönül ile gençlerin iyi bir yapı oluşturma yönünde önemli adımlar attığını görüyoruz!   Oyuna girenler hatta bugün sakatlığı sebebiyle kadroda olmayanlardan oluşan yaklaşık 30 kişilik kaliteli bir kadro var elimizde!  Arda'nın 5 yıl sonra olmayabileceğini göz önünde bulundurduğumuzda liderlik yapabilecek bugün 21-22 yaşında olan 5 tane oyuncu sayabiliriz. GÖRÜNEN O Kİ GELECEĞİMİZ HİÇ BU KADAR PARLAK OLMAMIŞTI. Haydi Hayırlısı.