AKP- CHP Koalisyon hükümeti kurulamadı. Bu iş, birçok insanı hayal kırıklığına uğrattı. Aslında ortada bir koalisyon görüşmesi yoktu. Ancak yandaş medya olayı bir koalisyon görüşmesi varmış gibi sundu millete. CHP'de bu haberlere inanarak kendince bazı şartlar hazırladı AKP ile kurulacak olan koalisyonda yer almak için. 

Başbakan Davutoğlu, zaten elinde tuttuğu devlet yönetimini kaybetmemek adına sanki ortada bir koalisyon görüşmesi varmış gibi hareket etti ve sonrasında da görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını açıklayarak işin bittiğini duyurdu. 

Hangi maddelerde mutabık kaldıklarını hangi maddelerde görüş ayrılığı yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı duymadı. Zaten böyle bir sorumluluğu olduğunu da düşünmedi. Nasıl olsa kendi yerine koalisyon kurulmamasının faturasın CHP'ye yükleyecek kalemşorlar yaz emrini, kelamşorlar de konuş emrini bekliyorlardı. Anlaşamama haberinden sonra hepsi birden görevlerinin başına dönüp CHP'yi suçlamaya başladılar. Çünkü saraydan emir öyle gelmişti.

CHP'den sonra rotayı MHP'ye çevirdi AKP. Bu görüşmelerin de olumsuz sonuçlanacağı ta başından beri belli. Sonucu belli olan bir görüşme ile ülke efor kaybediyor.

AKP, MHP'nin kapısını koalisyon hükümeti için değil bir seçim hükümeti kurmak veya kendi kuracakları bir azınlık hükümetine destek olmaları için çalacak. CHP'ye de aynı şartlarla gitmişlerdi.

MHP, CHP'nin düştüğü hataya düşmeyip yapılan bütün görüşmeleri kayıt altına almalı. Kendileri ne teklif edildi, hangi cevabı verdiler bunlar mutlaka kamuoyu ile paylaşılmalı.

***

Geçen gün bir televizyon kanalında MHP'nin koalisyon için öne sürdüğü şartlar için bir kelamşör “daha ayağı yere basan tekliflerle gelmeliler” diyordu. MHP'nin şartlarına bir bakalım;

*17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının üzerine gidilsin istiyor MHP.

AKP, suçsuz olduğunu iddia ettiği bir olaydan yargı yolu ile de aklanıp alnının akı ile gezmek istemiyor mu? Bu iş aslında AKP'nin önceliğinde olmalı ve kendisini böyle bir bühtandan kurtaracak olan MHP'ye minnet duymalı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi “Abdestinden şüphesi olmayanın namazından da endişesi olmaz”

*Açılım Süreci bitirilsin diyor MHP.

Hükümet zaten açılım süreci denilen dağılma ve çözülme sürecinin terör örgütü tarafından kullanıldığını kendisi itiraf etmedi mi? Her gün düzenlediği operasyonlarla sürecin ruhuna! Aykırı eylemler yapmıyor mu? Bu yapılanlar sadece iktidarda kalabilmek için yapılan atraksiyonlar mı? Çünkü AKP daha düne kadar ikili görüşme yaptığı ve terör örgütü olmaktan çıkardığı PKK ile seçimde istediği sonucu alamayınca birden bire düşman oldu. Burada ülke çıkarı değil menfaatler ve kişisel çıkarlar söz konusu. Bu filmi Suriye konusunda da izlemiştik. Önce kol kola resimler, birlikte yemekler vs. sonrada kimsenin anlamadığı bir sebepten dolayı Esadlıktan, Esedliğe geçiş!

AKP tabanı bu açılım sürecinin bitirilmesini istemiyor mu? Gelen her şehid haberinden sonra AKP'nin oyu ne kadar arttı diye anket yapan araştırma kurumları bir de bu konuda nabız tutsalar.

*Cumhurbaşkanı Anayasal sınırlarına dönsün diyor MHP.

2007 yılında AKP tarafından yapılan bir Anayasa çalışması vardı hatırlarsınız. Burada parlamenter sistemin güçlendirilip Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması gerektiği gündemde idi. Başkanlık sistemi, Türk tipi başkanlık sistemi gibi tartışmalar yoktu gündemde. 

2007 den bu yana değişen ne oldu ki birden güçlendirilmesi gereken parlamenter sistemden vaz geçilip başkanlık sisteminde karar kılındı. O günden bu güne değişen tek şey o gün parlamenter sistemin başı olan Başbakan Erdoğan'ın bu gün Cumhurbaşkanı olması. Yani istenen şey Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın oturduğu makamın en güçlü kurum olması. Yani kimse bu ülkeyi Recep Tayyip Erdoğan gibi iyi, güzel, adil, hoşgörülü yönetemez. Kimse bu ülkeyi Sayın Erdoğan gibi dış ülkelerde temsil edemez, kimse Tayyip Erdoğan kadar ekonomiden anlamaz!  düşüncesi hakim kılınmaya çalışılıyor. Bu da Yeni Türkiye ve İleri demokrasi olarak millete yutturulmaya çalışılıyor.

AKP'ye oy verenler gerçekten de Sayın Ahmet Davutoğlu'nun bu ülkeyi layığı ile yönetemeyeceğine inanıyorlar mı? Şayet inanıyorlarsa parti genel başkanlığına aday gösterildiği zaman niçin itiraz etmediler?

MHP, AKP'lilere ve bütün millete bu ülkede Recep Tayip Erdoğan'dan başka yöneticiler de çıkacağını görmeleri için bir fırsat sunuyor. AKP'nin bu fırsatı iyi değerlendireceğini ummak isterdim. Ancak MHP ile yapılacak görüşmeler de akim kalmaya mahkûm. Çünkü birileri koalisyon istemiyor. Bu birilerini uzakta veya sınır dışında aramaya gerek yok. Daha görüşmeler başlamadan “Bahçeli benim muhatabım değil” diyerek görüşmelerin önünü kapadı.

Davutoğlu, koalisyon sürecini olumlu kullanamayarak başbakan olma ve partiye hâkim olma fırsatını kaçırdı. Bir erken seçimde AKP'nin başında kalacağı dahi kesin değil bence!

Bakalım kaçırdığı bu fırsat için pişmanlık fayda verecek mi Sayın Davutoğlu'na? 

***

MHP'yi şer üçgeninde göstermeye çalışanlara bir sorum olacak. MHP gerçekten şer üçgeninde olsa idi bu gün Meclis Başkanı hangi partiden olurdu? Bahçeli kendisine başbakanlık teklif edilmesine rağmen niçin CHP- MHP- HDP Hükümetini kurmadı?  Ve son sorum... Sürekli aldatılan ve kandırılan bir parti yönetimi ve görüşmeyi yapan liderin partiye hâkim olmadığı bir siyasi oluşum ile siz bir koalisyon kurar mı idiniz?

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!

NOT- Bu yazı AKP- MHP görüşme sonucu açıklanmadan kaleme alınmıştır.