MHP ve AK Parti, ülkenin geleceği açısından işbirliği içinde sistem tartışmalarını bitirmek üzere. 

Bu işbirliği Türkiye'nin selameti açısından büyük önem taşıyor. 

Çünkü Haçlı-Siyonist İttifakı bölgemizi yeniden şekillendirmeye çalışırken, 15 Temmuz sürecisiyle birlikte ülkemiz üzerinde kirli oyunlar tezgahlanırken, sistem tartışmalarını bitirip "Yeniden Büyük Türkiye" hedefinde ilerlememiz gerekiyor. 

Onun için hem MHP Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin hem de AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım sistem tartışmaları üzerinde söylemlerini ve Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrını bir vatandaş olarak takdirle karşılıyorum...

15 Temmuz FETÖcü hain darbe girişiminin ardından 'Başkanlık' söylemi AK Parti açısından belli bir süre askıya alınmıştı. 

Fakat bu sefer de FETÖ ve DAEŞ ile mücadelede, devletin işleyişinde hem Sayın Cumhurbaşkanı hem Sayın Başbakan hem de Meclis üçgeninde hızlı hareket edebilme tehlikeye girecekti. 

Olağanüstü durumlarda olağanüstü tedbirlerin alınması için devletin işleyişinde hiçbir aksamanın olmaması gerekir. 

Onun için yetki tartışmalarının, devlet yönetiminde ikililik çıkıyor söylentilerinin sonlanması sadece siyaset açısından değil milli güvenlik açısından da elzemdi...

İşte bu noktada MHP Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli, 11 Ekim'deki partisinin grup toplantısında, "Türkiye Cumhuriyeti'nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde, siyasi iktidarın ve devletin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanının hukukla ters düşmesi geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir. Bu açık tehlikenin bertaraf edilebilmesi için iki alternatif yol vardır. Bunlardan birincisi ve bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın fiilli başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır" ifadeleri ile konuyu tekrar gündeme getirdi.

Yine 1 Kasım'daki grup toplantısında, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye'nin temel ve gittikçe karmaşıklaşan sorunlarının çözülmesinden yanayız. Hükümet sistemleri üzerindeki tartışmaların son bulmasını ümit ediyoruz. Fiilli durumun sonlandırılarak devlet ve toplum hayatını tesiri altına alan hukuksuzluğun bıçak gibi kesilmesini arzuluyor, bunu istiyoruz. Ne istiyorsak Türkiye'nin lehinedir. Amacımız milletimizin istikrar, huzur ve refahına hizmettir. Beklentimiz ve ümidimiz partimizin yeni anayasa hazırlığı kapsamında yaptığı sağduyulu, ahlaklı, samimi ve dürüst çağrılarının cevap bulması, Türkiye'nin bir sorunundan, bir kamburundan daha kısa süre içinde kurtulmasıdır" ifadeleri ile Sayın Bahçeli, Türkiye'nin kısır döngü içinden çıkması için MHP'nin elini taşın altına koyacağını vurguladı. 

Bu ifadeler AK Parti içinde de olumlu karşılandı ve MHP ile görüşmeler başladı. 

11 Kasım'da Trabzon'u ziyaret eden Başbakan Binali Yıldırım, "Uzun zamandan beri Türkiye'nin gündeminde anayasa değişikliği var. Hadi gelin yapalım dediğimizde kimse gelmedi. Son günlerde Milliyetçi Hareket Partisi ve onun Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yine sağduyusu ile vatansever ve ülkenin geleceğini dikkate alarak, her türlü siyasi hesaplardan öte Türkiye'nin bu önemli meselesinin çözümü için sorumluluk aldı ve bu konuda inşallah, MHP ile beraber anayasa değişikliğini yapacağız ve başkanlık sistemini de hayata geçireceğiz" ifadeleri ile Yeni Anayasa noktasında çalışmalara başlandığını vurguladı...

Sayın Bahçeli ve Sayın Yıldırım'ın ikili görüşmeleri ve sonrasında kamuoyuna verdikleri mesajlar ülkenin huzur ve istikrarı açısından büyük önem taşıdı. 

Türk Milleti sonunda, " sivil anayasa geliyor sistem tartışmaları bitiyor" mutluluğunu yaşamaya başladı. Milletin kafasında sistem tartışmaları neredeyse son buldu diyebiliriz. 

Son olarak Başbakan Binali Yıldırım'ın TRT'de yaptığı, "Öngörülen bir rejim değişikliği değil sistem değişikliği. Bizim öngördüğümüz model; Cumhurbaşkanının partili olarak seçime girmesi ve partiyle ilişiğinin devam etmesi. Başkan yardımcısı bir de olabilir iki de, henüz karar verilmedi. MHP ile ortak kararımız sistemin adının Cumhurbaşkanlığı olması. Ocak ayı sonuna kadar Meclis'teki çalışmayı tamamlayacağız..." dedi, tartışmalara da son noktayı koydu...

Demek ki söz konusu Türkiye'nin lehine olacak bir durumsa istenirse, ortak akılda buluşulursa çözülebiliyormuş. 

Söz konusu vatansa ortak paydada buluşulabilirmiş. 

"Önce Ülkem ve Milletim" diyen MHP ve "İşimiz Hizmet, Gücümüz Millet" diyen AK Parti, ülke menfaatini her şeyin  üstünde tutmuş durumda. 

Bu onurlu birliktelikte tüm siyasi partilerde olmalıdır. Muhalefetlik yapacağım diye bu ülkenin geleceğine darbe vurmak kimsenin haddi ve hakkı değildir. 

Ülke adı konmamış bir savaşın içindeyken, Avrupa'dan küstahça tehditler gelirken, Türkiye düşmanları, İslam düşmanları ellerine cetvel almış bölgemizi yeniden şekillendirmeye çalışırken muhalefet etmenin gereği yoktur. 

Türkiye yeni bir yola çıkmışken hala ahmakça muhalefet eden varsa kaybedecek olan kendidir ve Türk Milleti açısından da yok hükmündedir. 

Kervan yolda düzülür mantığı içinde hazır MHP ve AK Parti ortak akılda Türkiye'yi ileriye götürmek için yola çıkmışken tüm siyasi partiler de bu kervana katılmalı elini taşın altına koymalıdır.

Koymazlarsa sürüden ayrılan koyunu kurt kapar sözünde olduğu gibi yok olmaya mahkumdurlar. 

Unutulmamalıdır ki siyaset geçmişle yaşamak değil bugünü okuyup geleceğe vizyon çizebilmektir...

MHP ve AK Parti'ye ülke menfaati adına başlattıkları işbirliği için teşekkür ediyorum. 

Yolları açık, Allah yar ve yardımcıları olsun inşallah...