Bilindiği üzere cuma gün tarihi bir gün şahit olduk. 15 temmuz darbe kalkışmasında sonra 7 Ağustos'ta İstanbul'da Yeni Kapıda Demokrasi ve Şehitler Mitingi gerçekleştirildi. Yeni Kapı'dan dünyaya birlik beraberlik dersi verilmiş oldu. Geçtiğimiz Cuma gün ise yine böyle tarihi ana şahit olduk. Anadolu'nun en büyük mitingi Konya'da gerçekleştirildi. Uzun zaman sonra 10 ay gibi uzun bir süre Cumhur Başkanı buluştu hasret giderme fırsatı oldu. Konya Cumhurbaşkanını özlemişti Cumhurbaşkanı da kadim şehir Konya'yı özlemişti.

Konya programına Kapu Camii'nde Cuma Namazı ile başladı. Namazdan sonra Bedesten çarşısı ziyareti ile devam eden cumhurbaşkanı Konya valiliği devam etti. Beklenen vakit gelmişti cumhur başkanı ile başkan cumhuruyla buluşuyordu. 10 ay gibi uzun bir zaman olmuştu  cumhurbaşkanı  Konya'ya gelmeyeli. Cumhurbaşkanın Konya'dan dünyaya vereceği mesajları çok önemli ve merakla bekleniyordu. Öylede oldu Cumhurbaşkanı Konya'dan dünyaya sert mesajlar verdi. Konya'nın vefasını her daim gösterdiği dile getirdi. Cumhurbaşkanı Konya'dan Konya ise Cumhurbaşkanından memnun olduğunu gösterdi olmuş.

Meydan ise olması gerektirdiği gibiydi çoşku heyecandı idi. Meydan da baktığımıza  ise bu davaya gönül vermiş olanları kırgın olduklarını gördük kenar köşede reisi cumhurunu dinleyip sessizce gözyaşlarıyla dualarıyla reisi cumhurunu bağrına basmıştı. Ne yazık ki böyle durumlar hep olmuştu davaya gönül verenler bir kenarda olmuş. Dava uğruna samimi olmayanlar ise göz önünde oldular. Davaya gönül kırıp olanlar dan küsmeyip dünya onların ahiret bizim olsun temennileri ile hem davaya hem de reise cumhurunu sahip çıkmaya devam ediyor, devam edecektir.

Kısaca cuma gün meydanının özetini şu hikaye anlatmamız tam yerinde olacaktır;

Padişahın canı patlıcan yemek istemiş, hemen pişirmişler, afiyetle yemiş ve demiş ki: 

- Şu patlıcan ne güzel sebzedir. 

Dalkavuk onaylamış: 

- Ağzınızın tadını biliyorsunuz efendim. Patlıcan öyle lezizdir ki; 40 çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur... İnsan yemeğe doyamaz, parmaklarını yer. 

Padişah ertesi gün tersinden kalkmış. Bir gün önce çok beğendi diye, yine patlıcan yemeği pişirip, sofrasına getirmişler. Padişah kükremiş bu sefer: 

- Bu ne yahu? Her gün patlıcan, her gün patlıcan, bari bi şeye benzese!.. 

Dalkavuk atılmış hemen: 

- Haklısınız efendimiz, ne yemeği yemek, ne tadı tat, zaten kara kuru bi şey!.. 

Padişah çok kızmış ve dalkavuğa bağırmış: 

- Daha dün, patlıcanı yere göğe sığdıramayan sen değil miydin? Benimle alay mı ediyorsun? 

Zavallı dalkavuk boynunu bükmüş ve demiş ki: 

- Aman padişahım, yanlış anlamayın! Ben sizin patlıcanınız değilim, ama dalkavuğunuzum!.. 

Ne diyordu Nuşirevan: 'Adalet oldur ki padişahın hakkı padişaha, patlıcanın hakkı patlıcana, dalkavuğun hakkı da dalkavuğa verile. Dalkavuk kendini ne padişah zannede ne patlıcan. Dalkavuk olduğunu bile de, öylece yaşayıp gide. Yoksa düzen karışır da tuhaf günlere ereriz hafazanallah.'

Evet cuma gün ki meydanın özeti yukarıda kıssayla uyuşuyordu. Son söz olarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, eğer lider taşın arkasına saklanırsa, millet dağın arkasına saklanır. Evet, lider taşın arkasına saklanmıyordu, millete dağın arkasına saklanmadı, FETÖ ile mücadelede lider taşın arkasına saklanmadı, yöneticilerimiz büyükler de dağın arkasına saklanmadan canla başla mücadele etmeleri gerekir. Eğer tam anlamı ile mücadele etmesek başta kahraman astsubay Ömer Halisdemir ve 241 şehidimiz incinir tam mücadele etmesek, darbeye "dur" diyen aziz milletin gönlü kırılır.

Selam dua ile...