Konya, bu günlerde bir büyük organizasyona imza atıyor. Bana mı öyle geliyor yoksa gerçekten de öylemi her sene bir önceki hareketliliği ve canlılığı arıyoruz. Kutlamalarda tekrara düşülmüş olmanın bir tezahürümü bu? İnsanlar her yıl aynı şeyleri görmekten sıkıldıkları için mi ilgi duymuyorlar yoksa organizasyonda bir aksama mı var? Bu sorunun cevabını verecek olan organizasyon komitesi, ben sadece gördüklerimi ve hissettiklerimi yazıyorum.

Cumartesi günü Mevlana Kültür Merkezinde Mevlana Haftası dolayısı ile açılan sergiyi gezmeye gitmiştim. Kültür Merkezinin bahçesinde bir karışıklık dikkatimi çekti. Kültür Merkezine gelen insanlar burada bekleyen araçlara bindirilip bir yere gönderiliyordu. Orada bulunanlardan birisine ne olduğunu sordum. Meğerse o günkü Sema Gösterisi Mevlana Kültür Merkezinde değil başka bir Kültür Merkezinde yapılıyormuş. İnsanlar araçlarla oraya taşınıyorlarmış.

Bu program önceden duyurulmuş olsa idi sanıyorum bu kargaşa olmazdı. İnsanlar tramvayla etkinliğin yapılacağı kültür merkezine direk giderlerdi. Duyurular yeterince yapılamamış veya gerekli yerlere ulaşılamamış.

Mesela ben ve eşim Anuş Gökce Yenigün Gazetesinde haftalık olarak Kültür Sanat sayfası hazırlıyoruz. Geçen hafta 88. Haftayı geride bıraktık. İki yıldır bu köşeden Şeb-i Arus Programının bize ulaşmadığını ve bir davetiyenin dahi bize çok görüldüğünü yazıyorum. Ancak kimsenin umurunda olmuyor. Sanıyorum Kültür Sanat Sayfası hazırlamanın ne anlama geldiği bilinmiyor. Gazetenin adına gönderilen davetiyelerle işin bittiği sanılıyor. Sayfayı hazırlayan insanlarla muhatap olunmaktan kaçınılıyor. Sanırım kendilerince bunun bir sebebi vardır.

Dediğim gibi Cumartesi günü Mevlana Kültür Merkezine açılan sergileri gezmek için gittik Anuş Hanımla birlikte. Gerçekten çok güzel eserler sergilenmiş. O kadar zevkli bir ziyaret oldu ki saat 13.30'da orada idik, bir baktık saat 16'ya gelmiş. Birbirinden değerli sanatçıların ürettikleri eserleri büyük bir zevk ile seyrettik. İçlerinde birisi vardı ki diğerlerinden biraz ayrılıyordu. İran adına katılan Azim Berdi Göki'nin eserleri daha orijinal idi. Klasik minyatürün dışına çıkmış, kendince oluşturduğu farklı bir kompozisyon çalışmış.

Mesela dünyanın oluşumunu veya spermin ana rahmine düşmesinden sonraki evreyi işlediği eserinde mükemmel bir kompozisyon oluşmuş. Diğer eserleri de kopya olmaktan çok kendisine özgü ve orijinal çalışmalardan oluşmuş. Sohbet sırasında yer darlığı yüzünden bütün eserlerini sergileyemediğini imkân bulursa sergilemek istediği otuz kadar eseri daha bulunduğunu söyledi. Bu konuları önemsediğini bildiğim Meram Belediye Başkanı Sayın Fatma Toru Hanımefendiye duyurulur.  Azim Berdi Göki ile görüşüp bütün eserlerini Meram Belediyesi olarak sanatseverler için sergileyebilir.

Azim Berdi Göki aynı zamanda bir şair, besteci ve ozan. Kendisi İran Türkmenlerinden! Türkçeye hâkim birisi. İletişim problemi yaşamadık. Anuş Hanım ve bana kopuz eşliğinde Türkü söyledi, şiirlerinden okudu. Yanımızda Gazetemizin köşe yazarlarından Fatma Tutak Hanım da vardı. Çok güzel bir sohbet oldu bizim için.

Kültür Merkezinde böylesine güzel hat, ebru ve minyatür sergisi açılmış. Ziyaretçi sayısına bakıyorum, Cumartesi tatil günü olmasına rağmen iki elin parmak sayısını geçmiyor. Konyalı sanata bu kadar ilgisiz olamaz. Sanıyorum yine duyuru ve reklam eksikliği var. Her yıl yapılıyor, bilen biliyor, “isteyen gelir istemeyen gelmez” vurdumduymazlığının bir yana bırakılıp daha geniş kitleyi nasıl haberdar edebiliriz, düşüncesinin hâkim olması gerekiyor organizasyonu düzenleyenlerde.

Konya, bir başkent ve hoşgörünün dünyaya yayıldığı bir merkez olarak daha güzel organizasyonları hak ediyor. Elinde yeterli malzeme ve materyal var. Sadece bunun reklamını yapabilecek insanlara ihtiyaç duyuyor. Bu kutlamalar sokağa ve halka yayılmadıkça Konyalı tarafından rağbet görmeyecektir. Bunun içinde etkinlikler boyunca Mengüç Sokağı bu etkinliklerin halkla buluştuğu mekan olarak düzenlenmelidir.