Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, tüm Türkiye’de olduğu gibi Konya’da da çeşitli kararların alınmasına sebep oldu.

Diğer kurumların kararlarını yeri geldikçe paylaşıyoruz elbette…

Lakin, Konya Müftülüğü’nün aldığı merkezi ezan kararının da süreç içerisinde çok önemli bir yeri olduğunu hatırlatmak lazım.

Malum, Konya'da uzun yıllardır devam eden merkezi ezan sistemi önceki Müftü Prof. Dr. Ali Akpınar tarafından kaldırılmıştı. Koronavirüs salgını sonrasında alınan karar ile Konya'da merkezi ezan sistemine yeniden geçildi.

Konya Müftülüğü konuyla ilgili, "2014 yılında sonlandırılan "Merkezi Ezan" sistemi,  korona virüs salgını nedeniyle camilerimizde yapılan duaların daha iyi anlaşılması için aktif hale getirilerek bu akşam yatsı vaktinde merkezi sistemden  sala ve ezan okunacak olup dua da İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu ratafından yapılacaktır." açıklaması yapılmıştı.

Güzel bir karar…

Neden?

Koronavirüs salgını sonrasında ‘Camilerde cemaatle namaz kılınmasının’ yasaklanmasının ardından Diyanet bir karar daha alarak yatsı ezanı sonrasında insanlığın korona salgınından kurtulması için dua edilmesini de genelge ile tüm müftülüklere göndermişti.

Karar uygulanmaya başlandı.

Fakat…

Hangi imamın nasıl dua ettiği karışınca Konya Müftülüğü de merkezi ezan ve dua kararı almıştı.

Bu karar çok önemli idi zira zor zamanlarda dua müslümanların en güçlü silahının dua olduğuna inanıcımız tamdır.

Tabi ki sadece zor zamanlarda değil ama…

15 Temmuz’da bunun örneğini gördük.

Elbette yerinde bir karar…

Merkezi ezan ve duadan bahsediyorum.

Lakin…

Dualar, duyurular ve ‘Evde Kal’ çağrıları yine birbirine karıştı.

Balkonlardan eller minarelerden yükselen duaya birlikte amin desin derken merkezi ezandan sonra duyulan dualar pek verimli olamadı.

Anlaşılmayan dualara pek amin diyemedik gibi…

Bunlar vatandaştan gelen talepler. Ben sadece iletiyorum.

Minarelerden yükselen sese vatandaş daha çok uyacak, daha çok kulak verecek ama bu karışıklık giderilmezse ‘Evde Kal’ uyarılarına vatandaş kulak asmayacaktır.

Merkezi ezan devam etsin…

Merkezi dua da…

Çok güzel bir uygulama…

Lakin karışıklıklar giderilsin…

Biz Müslümanların inancı gereği minarelerden yükselen sese kulak vereceğimize göre…

Hem bu karışıklık giderilsin hem de öğle ve ikindi ezanlarından sonra 20 yaş altı ve 65 yaş üstüne getirilen yasaklar hatırlatılıp dışarıda işi olmayan herkese ‘Evde Kal’ çağrıları yinelenmelidir.

Ha unutmadan…

Eski Müftü Prof. Dr. Ali Akpınar’ın merkezi ezanın kaldırılma gerekçesini paylaştığı cümlelerini de tekrar hatırlatayım…

Hatırlatayım ki, normal zamanlarda bile merkezi ezanın bazı olumsuzlukları beraberinde getirdiğini bir kez daha görelim.

"Vaaz ve ezanların, tek bir merkezden okunması on beş yıl kadar öncesinde başlatılmıştı. Bu uygulama ile dinî davetin tekelleşmesi ve kontrol altında tutulması amaçlanmıştı. Yani uygulama iyi niyetli olarak başlatılmamıştı. Uygulama sonucunda merkezden okunan güzel ezanlar ve güzel vaazlar, en ücra camilere ulaştı ulaşmasına ama ne kadar insan dinledi, istifade etti, bilgilendi ve etkilendi, okunan güzel ezanlarla camiye gidenlerin sayısında ne kadar artış oldu, gibi sorular cevaba muhtaç sualler!"

"Uygulamanın kimi olumlu tarafları varsa da, olumsuz tarafları daha fazla idi. Bir kere ezan okuyanların sayısı sınırlanmıştı. Sözgelimi bizim son yıllarımızı geçirdiğimiz bir buçuk milyonluk Gaziantep’de iki müezzin merkezden ezan okuyordu sürekli. Uygulama müezzin yetişmesine engel oldu. Zira pek çoğumuz bilir ki, gençlerimiz ezan okuma hevesiyle camiye cemaate giderler ve bu şekilde yetişirler, ezan okuma konusunda birbirleriyle yarışırlar."

Merkezden okunan tek ezan sebebiyle, görevli hocalarımız tembelleşti, camiye erken gelme ve Muhammedî ezanı okuma amelinden uzak kaldı. Aynı durum vaaz için de söz konusu oldu. Nasıl olsa merkezden dolu dolu vaaz ediliyor, diyen görevlilerimiz, vaaz hazırlamak ve vaaz etmek zahmetine(!) katlanmadı.

Ne kadar teknik olursa olsun, kutudan/cihazdan gelen vaaz, dinleyenler için cansızdı. Hele bir de teknik arızalar varsa, dinleyenleri rahatsız ediyor ve anlamsız hale getiriyordu. Tesiri azdı. Cemaati dinleme zorunda bırakmıyordu. Kutudan vaaz sesleri gelirken, cami görevlileri imam odalarında, çoğu cemaatte caminin avlusunda oturuyordu. Merkezden gelen yayınlar, kimi mahallî sorulara cevap, mahallî sorunlara çözüm üretmiyordu.