Medeniyet;  şehirleşme, uygarlık, ortak paydalar, kültürleşme, farklı olanın bir arada yaşayabilmesi gibi kavramlara dayanması nedeniyle; şehirden, mahallelere doğru bir olgunlaşma hareketi ise de ben olaya tersinden bakmak istedim.

Günümüzde hızlı şehirleşme ile beraber yeni mahalleler kuruluyor. Hatta kentsel dönüşüm nedeni ile şehirler, mahalle mahalle yeniden inşa ediliyor.

Artık teknoloji çok ilerledi. Eskinin elli yılda kendiliğinden oluşan mahalleleri, yeni alanların imara açılması ya da kentsel dönüşüm ile çok kısa bir zamanda çok farklı görünümlere bürünüyor.

Bu bizler için bir şans.

Şimdiye kadar rant veya oy kaygısı ile oluşan çarpık kentleşmeler içinde insan kayboldu.

Vahşi kapitalizmin de teşviki ile kent kavramı içerisinde insanlığımızı ikinci plana ittik.

Koyu bir binalaşma, yeşilden yoksunluk, insan hareketlerini kısıtlayıcı alanlar, insanının doğal davranışı hareketi engelleyen, hareketsizliği özendiren teknolojik gelişmeler insanlığı kullanılmaz hale getirdi adeta.

Sosyal ilişkiler zayıfladı, kültürel ilişkiler dar bir topluluğun davranışı haline geldi, insan ilişkileri önce televizyon, sonra sosyal medya ile teknolojik aletlere hapis oldu.

Köyler; ihtiyaçları görmezden gelinip, üretilmeyen çözümlerle insanların ihtiyaçlarını kentte karşılamaktan başka çare bırakmadığından,  boşaldı, gelişemedi. 

Köyden kente göç örtülü bir şekilde özendirildi. Kentlerin çarpık gelişmesinde daha doğrusu gelişememesinde önemli bir pay sahibi oldu.

Şimdi çok farklı bir zamandayız. Artık mahalleler de köyler de medeni bir şekilde yaşamayı talep ediyor.

İletişim araçlarının çok kuvvetli olduğu, iletişim kanallarının geniş bir yelpazede yer aldığı günümüzde daha kaliteli bir yaşamı ülkemizin bütün satıhlarındaki vatandaşlar istiyor.

Bu gerçekleştirilebilirse katma değeri yüksek bir ekonomi ve gelişmiş sosyal bir toplum oluşturulabilir.

Bunun için yasaların çıkarılıp insanların ortak bir payda olarak uyması isteniyorsa ve medeniyetin toplumun bütün unsurlarınca kabul edilmesi ve yaşanması isteniyorsa o zaman her ortak değer en uç noktanın anlayabileceği ve uygulayabileceği şeklide düzenlenmeli.

İlgili olduğu ekonomik şartlar, sosyal ve kültürel yapı dikkate alınarak eğitim düzenlenmeli.

Kültürel etkinlikler mahallelerin davranışı haline gelmeli.

Mahalle ve köylerimizin yeniden yapılanması ve imarı için gerekli kanuni düzenlemeler yapılmalı. Vatandaşlarımıza bu düzenlemelere etkin bir şekilde katılabilmesi için ekonomik imkânlar sağlanmalı.

Uygulamanın sağlıklı gelişebilmesi için devletin ilgili birimlerinin danışmanlığı insanlarımızın yanı başında olmalı.

İlgili mahalle ve köyler yapılarına göre devletin organizasyonlarında yer almalı. İşlerin daha kolay yürütülebilmesi için koordinasyon merkezleri kurulmalı ya da yakın mahalleler önemli stratejileri karşılıyorsa ilçe yapılmalı.

İlçe ve büyükşehirlerde mahalleler her iki devlet kurumunun yetki çatışmasından kurtarılmalı.

Mahalleler yapısına göre, ekonomi, çevre, temizlik, spor, iletişim, kültürel faaliyetler, inanç gereksinimleri gibi alanlarda asgari yapıları barındırmalı.

İmarın yapısı insanlığın dolayısıyla medeniyetin gelişmesine kaynaklık yapacak ilhamları barındırmalı.

Bölgenin tarihi, doğal, kültürel, endemik bitkiler, turizm, ziraat ve birçok değişik alanda yapısı korunmalı, geliştirilmeye açık hale getirilmeli.

Elbette araç, yürüme yolları bisiklet yolları olmalı.

Çocuklara, gençlere, yaşlılara parklar olmalı.

Toplumun çoğunluğunu toplu taşıma ile ulaşımını sağlayabileceği alt yapı olmalı. Toplu taşıma araçları daha konforlu olmalı.

Kütüphaneler zenginleştirilmeli,

Millet bahçeleri, teknoloji ve bilim merkezleri olmalı.

Ama önce insan ve insanlığın var olabileceği şekilde olmalı.

İnsanın ulaşabileceği, algılayabileceği şekilde olmalı.

En ücra mahallede vatandaşın devleti sağlıklı bir şekilde anlaması bekleniyorsa, onların algısının yeterince olgunlaşması için de yukarıdaki saydıklarım lazım.

Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, aklımız ve vicdanımızı biz vatandaşlar da daha bilinçli bir şekilde kullanmalıyız.

Her şey devletten ve başkasından beklenmez.

Bizler de düşünerek, istişareler ederek, sorarak ihtiyaçlarımıza uygun hizmetlerin köylerimize ve mahallelerimize gelmesini istiyorsak,  devleti harekete geçirecek vekillerimiz ile temsilcilerimizi tercih etmeliyiz.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı bile daha gelişmiş bir ülke, daha uygar bir millet olabilmemiz için medeniyetin gereklerini mahalle ve köylerimizden başlatmalıyız.