Yollar, yollar, yollar… 

Bazı ticaret için çıkılır bazı ziyaret maksadıyla… Bazen sevgiliden ayrılıştır yol; bazen kavuşturur sevenleri. Hasretleri dindirir, firkati sonlandırır; ayrılığın merhemine kavuşturur gurbet hastasını… Ama uzun, ama kısa fakat her daim imtihandır yol. Olgunlaşma ilminin, “ilmi ledün’ün” mürşidi kâmilidir handiyse… Yolculuk ille de dışa olmaz a, kimi zaman da içinedir Âdemin ta derinine; öyle ki en dibe dalacağı yerde nuru buldurur… Ancak yol, yola çıkan varsa tanımını bulur adını alır, yol olur. Tıpkı “Yin ve Yang” gibi. Gerçi Yin ve Yang felsefesine göre her şey zıddı ile kaimdir; fakat gören göz olmasa goncanın harikulade güzelliğinin, kokusunu içine çeken olmasa ıtırın, muhtaç yoksa iyilikseverin anlamını yitirdiği gibi yolcu olmadan da yol düşünülesi değil. Uzun ya da kısa çileli yahut sakin, sessiz, rahat ve derinden olsun her yolculuk kendi öyküsünü yaş(z)ar. 

Bu hafta size ya nasip deyip yola çıkan bir yolcudan bahsedeceğim. Adı Beyza Akyüz. Beyza Hanım zamanın masalcı ablası kimliğine talip olmuş;  sırtına vurduğu yamalı bohçasında, çıktığı yolculuklar boyu biriktirdiği öykülerin yanına çeşitli kaynaklardan derlediği ve bazen de kendi yazdığı masalları katmış bir gezgin.

Beyza Akyüz aslında tanıdık bir sima; zira TRT ‘de çocukların ve benim gibi içindeki çocuğu büyütememiş büyüklerin severek izlediği birçok çizgi filmin senaristliğini yapmış. Bunlar arasında Küçük Hezarfen, Canım Kardeşim, Çomar, Tomar ve Kömür vb. sayılabilir. Aynı zamanda editör ve danışman olarak görev almış. Kendisinden bahsetmesini istediğimde aynen şu cümleleri kuruyor; “Beyza Akyüz, tutkulu bir hikâye toplayıcısı ve anlatıcı. Her yaştan dinleyiciye, bin bir çeşit mekânda “Şifahen Masallar” anlatıyor. Zeytin yemeyi çok seven kedisi Sunnyboy ile Çengelköy’de tepedeki rüzgârlı evde yaşarken gördüğü rüyaları, toz gibi savrulurken yaşadığı masalları yazmaya devam ediyor. “

Masal Treni Projesi’nin ilki geçtiğimiz yıl gerçekleşmiş. Gezdiği yerlerde masal severlerle kucaklaşmış, masal almış masal vermiş; yeni yerlerde yeni dostluklar filizlenmiş gurbet kokan gönüller içre. Önce insanı okumaya niyetlenmişse bir yürek işte o vakit gönül gözü girer devreye, plansız çıkılan yollarda bir deniz feneri oluverir gönül gözünün gördüğü manevi ışıklar… O ışıklarca yol alır insan; ışık sönmez, yol bitmez olur. Yolcu yolunda gerektir ki kervan yolda düzülür. Tıpkı insanın âlemler arası yolculuğunda yol boyunca derlediklerini dağarcığında biriktirmesi gibi. Öyle enine boyuna hazırlık yapmaya gerek de yoktur vakit de…

 Masal treni projesine masal seven her yaştan katılımcı iştirak edebiliyor. Çok fazla plan program yapmadan, rotasını yolların ve şehirlerin çağırdığı yere çeviriyor Masal Treni…

Uygun mekân bulunursa Masalcı Abla daldırıyor elini yamalı bohçasına ve anlatıyor masallarını etrafındakilere; hem de büyük küçük ayrımı gözetmeksizin… Beyza Hanım’ın Tudem yayınlarından çıkmış “Uçan Fare ve Hayalet Hayri” adlı bir hikâye kitabı var, masallarını biriktirdiği son eseri de 2018’in başlarında okuyucuyla buluşmaya hazırlanıyor. 

Bu yıl Konya’ya gelmişler hoş gelmişler; fakat masallarını anlatacağı uygun bir yer bulamamış Beyza Hanım. Duyduğumda üzüldüm çünkü kendisini dinlemeyi çok arzu ederdim. Ne de olsa ehlinden masal dinlemeyeli uzun yıllar oldu. Ne diyelim belki bir sonraki yıl Şeb-i Arus mevsiminde, aşk ikliminde, toprağın altından yükselen meşk buharları eşliğinde kendisini dinlemek nasip olur.

İyi hafta sonları…