Süper Ligde sekizinci haftayı geride bıraktık, dokuzuncu haftaya göz kırptık. Geride kalan haftalarda değişen bir şey olmadı. Sezon sonunda şampiyon olabilmek için bir birinden kötü on sekiz takım yarışıyor. Onlarca yıldır ligi takip ederim hiç bu kadar kötü takımın bir araya geldiği bir lig izlemedim. Sezon sonunda bir takım şampiyon olacak, bu şampiyon takımın iyi olduğuna delil değildir. Sadece kötüler içinde daha az kötü olan şampiyon olmuş olacak.

Geçen hafta oynanan maç sonrasında aklımızda kalan pozisyonları şöyle bir düşünelim. Hafta bir derbi haftası idi! Beşiktaş ve Fenerbahçe karşı karşıya geldiler ve maçı Fener 2-0 gibi net bir skorla aldı. Hafta boyunca bunun konuşulması gerekirken maç sonrasında Emre ve Volkan'ın küfür edip etmedikleri konuşuluyor. Bir de Mehmet Topal'ın Demba Ba'ya yaptığı hareketin penaltı olup olmadığı konuşuldu.

Maçın güzellikleri ve gelişen organize ataklar konusunda hiç konuşulmadı. Zaten konuşmak abes olurdu, çünkü maçta konuşulacak bir güzellik yoktu!

***

Konyaspor- Karabük maçına gelecek olursak burada da konuşacak bir güzellik yoktu. Her iki takımda önce beraberlik için sahaya çıkmıştı. Ev sahibi Konyaspor bir deplasman takımı zihniyetinde kontrataklarla gol bulma girişimlerinde bulunuyordu. Hatta yeni hoca Aykut Kocaman Amerika'yı yeniden keşfetme çalışmaları başlatmış bir orta saha oyuncusu olan ve pas dağıtma işlemini iyi bir şekilde yerine getiren Hleb'i kenarda kullanmaya karar vermişti.

Maçın hakemi kafasına göre takılıyor, beş dakika önce sadece düdük çalarak geçiştirdiği bir pozisyonun benzerinde sarı kartını kullanmaktan çekinmiyordu. Yıllardır yazıyorum ve sanıyorum bundan sonra da yazmaya devam edeceğim. Konyaspor'un Federasyon ve Merkez Hakem Kurulu üzerinde hiçbir etkinliği yok.

Konya'ya gelen hakemler, hiçbir ev sahibi takımın aleyhine düdük çalamayacağı pozisyonlarda gayet rahat bir şekilde bu şehir aleyhine çalabiliyor. Konya'ya gelen hakemler hata yapma haklarını Konya için sonuna kadar ve hiçbir baskı ile karşılaşmadan sonuna kadar kullanıyorlar. Bu da Mevlana şehri olmamızdan dolayı sahip olduğumuz hoş görü ile açıklanabilir.

***

İkinci yarı Aykut Kocaman Amerika'nın önceden keşfedilmiş olduğunu anlamış olmalı ki Hleb'i orta sahaya çekti. Hleb bu dakikadan sonra sahada olduğunu ve pas vermek gibi bir görevi olduğunu hatırladı. Bu hatırlama Konyaspor'u biraz hareketlendirdi. Bu hareketlenme 30. Dakikada Djalma'nın sakatlanarak oyundan çıkması ile oyuna dahil olan Ömer Ali ile golü bulmamızı sağladı.

Maçın hatırlanacak tek pozisyonu da bu idi.

***

Bu gol olmasa 90 dakika boyunca bir gram bal yiyebilmek için yemek zorunda kaldığımız keçiboynuzunun sadece odun kısmını yemiş olarak stattan ayrılmış olacaktık.

Maçı İHA Spor Müdürü Mustafa Karagöl ve STV Spor Müdürü Mehmet Şeyho ile birlikte izledim. Mehmet Şeyho'nun Konyasporlu birkaç futbolcu için “bunlar güreş takımından mı geldi?” sorusu manidardı. 

***

Bu hafta Trabzonspor ile deplasmanda karşılaşacağız. Karabük maçına bakıp karar verecek olursak orada dağılırız derim! Ancak futbol sürprizlerle dolu bir oyundur ve futbolda bir hafta uzun bir süredir. Bu maça gereği gibi hazırlanılırsa puanla dönmek işten bile değil derim.