Liderleri Seçim öncesi,son bir defa  televizyonlardaki  röportajlarından izledim. 

Aslında kanallarda dolaşırken dikkatimi çekti izlemeye karar verdim..

Sonra You tube'a  yüklenmiş programlardan bütün liderleri izledim..

Hepsinin ortak özelliği; çok sakinlerdi.. 

Sorulara cevap verirken çok sevecendiler..

Ödevlerine iyi çalışmışlardı..

Sorulara makul ve mantıklı cevap veriyorlardı..

Başarısız koalisyon görüşmelerinden ders çıkarmışlardı..

7 Haziran seçimlerinin sonuçlarına  hayli çalışmışlardı..

Çok açık tavırlıydılar..
Her şeyden önemlisi çok dikkatli bir dinleyici idiler.. Dinlemeyi unutmuş bir toplumun, dinlemeyi bilmeyen liderleri, değillerdi ..Keşke birbirlerini gerçekten dinleyebilseler.1 Kasım'dan sonra, daha çok dinleyeceklermiş gibi bir izlenim Aldım.

Mütevazı duruşları, olaylara nazik yaklaşımları ile diğer parti liderlerini kırmamaya özen gösteriyorlardı..Zaman zaman ithamlar ve suçlamalar olsa da artık genel havanın tuzu biberi gibiydi..

Bütün liderler koalisyon ihtimalini büyük oranda göz önüne almışlardı sanki..

Hatta düşündüm; Liderler miting yapmasalar da böyle röportaj yolu  propaganda yapsalar çok daha  verimli ve etkili olurlardı .

Onları izlerken, ''meydanlar liderleri bozuyor'' diye düşünmedim değil.. Meydanlarda akıldan çok duygulara hitap ediliyor!Fikirden çok  gürültü hakim oluyor.Belki ondan..Ortam insanların  hislerini uyaracak şekilde ayarlanıyor. Liderler de ortam gereği mana seviyesi düşük, heyecana dayalı konuşmalar yapıyor. Ortam gereği de kendileri olmaktan çıkıyorlar.

Onlar meydanı yönlendirirken, meydan onların ruhlarını ele geçiriyor..Birbirini tetikleyen  ortamda maalesef çok da hoş olmayan görüntüler, sataşmalar, ithamlar, hakaretler ortaya çıkıyor..

Sanki liderler kalabalığın gaza getirdiği birer konuşmacı oluyorlar..

Keşke ekranda hep beraber çıksalar,  sunucular soru sorsa, sosyal medya ile halk katılsa.. Ama  tribünde halkı görünce, liderler saldırganlaşıyor..
EskidenTurgut  Özal,Necdet Calp , Turgut Sunalp , daha sonra  İnönü ,Demirel,Erbakan, Mesut yılmaz  En son  Deniz Baykal ve Tayyip Erdoğan ekranda münazara yapmışlardı..:Çok etkili olmuştu..Çok zevkliydi.. Daha çok mana vardı, münakaşa olsa da ortada belgeler de vardı..Konuşuluyordu..

Seyirci olarak bizler de  daha sağlıklı kararlar veriyorduk.. Necdet Calp  Köprüyü sattırmam derken, biz köprünün satılmadığını, gelirinin satıldığını öyle algıladık.

Liselerde münazara konusu bence daha yoğun uygulanmalı..Bu konuda yeni Nesilden ümitvarım.

Sayın Devlet Bahçeli..Çok mütevazi idi..

Açık sözlü ve mantıklı cevaplar verdi. Ara ara , verdiği kaçamak cevaplar politikanın cilvesi..

Ekranda amatör ruhlu, tevazu sahibi ama racon kesen bir hali de vardı..Ankara'da yaptırdığı  evi ile Osmaniye'de yatırmakta olduğu evi anlatırken,  konuttan çok meskeni , Türk yaşam biçiminin en güzel örneğini veriyordu.. Değerlerimizi korumamız gereğine vurgu yapıyordu.. Araba koleksiyonu,  onun hiç büyümeyen gençliğini ele verirken, Özenle seçilmiş kol düğmesi, rozeti, ve elbisesini uyumu  ve takımı tamamlayan tespihi ile Anadolu uygar insanın, şık  görünümünü sergiliyordu.
Ödevine iyi çalışmış bir öğrenci titizliği ile, kararlı tutarlı düşünceleri  ile  mana ile konuşan, ikna gayreti onu bilgeleştiriyordu..

Katı ve sert duruşu, belki ikna edilmeyi bekliyordu. İnce bir espiri ile en ağır eleştiriyi gülümseme ile  açık bir şekilde karşılayacak bir lider görünümü vardı.  Biraz fazla gelenekçi yapısı değişen dünyada belki de liderliğine gölge düşüren en önemli yanıydı..

Sayın Davutoğlu,  o da çok tevazu sahibi, olaylara yumuşak yaklaşan farklı bakış açıları olan bir lider olarak karşımızdaydı..Yanında eşi onu tamamlıyor, Anadolu ailesinin  modern dünyadaki profilini sergiliyorlardı.. Bir birlerini hem ekranda hem de yaşamda tamamlıyorlardı.. Bunu paylaşımlarından anlıyorduk.. Siyasetin yoğun atmosferinde birbirlerine ayak uyduran anlayışlı eşler olarak karşımızda idiler. Davutoğlu gerek akademisyen gerek, dış işleri bakanı gerekse Başbakan olarak geçirdiği bütün birikimi ziyadesi ile yansıtıyordu.. Diğer Liderlere karşı ;  her liderde olduğu gibi,  o da  nezaketi elden bırakmadı..

Sorulara vermiş olduğu yanıtlar, içten samimi ve mantıklıydı..

Bence Davutoğlu'nun  en büyük handikapı  diğer üç lideri düşündüğü kadar sayın Cumhur başkanını da incitmeme gayreti idi. Bu konuda çok ince bir siyaset yapıyordu..Erdoğan gibi güçlü bir lider ve onun hala sahada olan ekibine rağmen Davutoğlu'nun hareket alanı çok daralıyor. Vesayet altında olma görüntüsünden kurtulmakta zorlandığını düşünüyorum.

Bu seçimden sonraki ama tek başına ama koalisyon Davutoğlu'nun rüştünü ispatlama dönemi olacak..

Sayın Kemal Kılıçtaroğlu , bana göre liderlerin en açığı idi.. Açık yüreklilikle yaptığı öz eleştiri taktire  şayandı.. Kendisini de dahil ederek siyasetçilerin;  iki gündemli,  konuşması, kapı arkası diplomasideki başarısızlık, liderlerin  televizyon aracılığı ile konuşmaları ve bu konudaki öz eleştirisi önemliydi.

''Siyasiler sorunu çözmek yerine sömürme yoluna gidiyorlar'' derken siyasi tarihimizi şah damarından yakalamıştı.Bunu söylerken  geçmişten günümüze değerlendirmesi gerçekçi bakış açısıydı.

Ortak paydaları arttıralım diyordu.

Bir araya gelelim, açık yüreklilikle müzakere kanallarını açık tutalım derken, CHP genel Merkezine yapılan saldırıda Cumhurbaşkanı ve Davutoğlu'nun  geçmiş olsun dileklerini dile getirmekten hoşnut olduğunu dile getirerek daha  çok ortak paydalar üretmeliyiz mesajını güçlü bir şekilde vurguluyordu..
Gerginliği azaltmak biz siyasilerin elinde derken de aslında bir öz eleştiri de yapıyordu.

Eşlerin karşılıklı taziye ziyaretleri de siyaset adına anlamlı hareketler  olarak izledik..

 

Sayın Selahattin Demirtaş'ın , çok güzel ifadeleri olmasına rağmen, Silah ve örgüt konusundaki tavırları ile sadece iki yüzlü bir tavırdan öte geçemiyor, Bütün sempatik yanları gölgede kalıyordu.Halkın sorununu çözmek isteyen lider değil, örgütün talimatını karşısına almaktan korkan bir yönetici vardı karşımızda.Ve tek yaptığı bu halini sempatik gösterme gayreti  idi.. .. Kanla barışın bu topraklarda olamayacağını anlamazlarsa ve samimi olmazsa da hiç inandırıcı olamaz!

Her üç lider de baş başa kalsalar, bu görüntüleri ile müzakere etseler eminim,  Ülkemiz çok şey kazanır..Koalisyon olsa da..Tek parti olsa da fark etmez..Üstelik  üç lider; baş başa kalsalar benim izlenimim, bir birlerini en iyi dinleyen, algılayan anlayan liderler olacaklarından eminim..Tabii ayaklarında taşıdıkları kum torbalarından kurtulabilirlerse..

Bence seçim öncesi bu röportajları hepimiz tekrar izleyelim..

Liderler de kendilerini izlesin.

Liderler birbirini izlesin!
Karşılaştıralım, düşünerek tercihimizi yapalım..

Seçimlerin ülkemize hayırlı olması dileği ile..