1997’de dostum,  Yusuf Erdem Çumra’da Lavanta bahçesine götürmüştü.
Avrupa’da müthiş talep var. Bu bitkinin yağı esansı çıkarılıyormuş kozmetik ve tıpta yoğun kullanılıyormuş diye bize heyecanlı bir şekilde anlatmıştı. Çumra 250 dekar alana ekilmişti. Çok etkilenmiştim. 
 Daha sonra Çumra Belediye başkanlığı da yapan Yusuf Erdem yatırım uzmanı uzak görüşlü bir insandı. 
Bir gece Karapınar’dan geçerken lavantanın muhteşem kokusu ile mest olmuştuk.
Bu hafta Isparta’ya gittik. Keçiborlu, Kuyucak köyü…  Nam-ı diyar lavanta köyü.
Burada uzun zamandır lavanta ekimi yapılıyormuş. Önceleri Fransızlar gelip alıyormuş. Hasat zamanı kendi adamları ile gelip tarla sahibi dahil kimseyi tarlaya sokmadan, sokmadan hasat yapıp gidiyorlarmış. Sadece tartıyorlar. Parasını veriyorlarmış. O zamanlar biz işin sadece parasında imişiz.
Sonra Isparta’ya bir Vali gelmiş. Şehmus Günaydın Lavanta Köyü projesi ile Lavanta yetiştiriciliğini çok farklı bir boyuta taşımış.
Kastamonu’dan tanıdığı,  girişimci ve turizmci İsmail Göydağ’a    ( Tarımsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu) TKDK’nın açmış olduğu proje duyurusuna uygun bir proje ile Lavanta Köyüne bir butik otel yapılmış. Lavanta Villa. Çok nezih bir otel.
Lavanta bahçeleri çoğaltılmış,  lavanta yağı çıkaran küçük distilasyon imalathaneleri yapılmış.
Lavantadan, sabun, çay, kolonya, kuru çiçek, esans üretilmiş.
Lavanta bahçelerinin yanına küçük ahşap yiyecek içecek satan ev tipi kır kahveleri yapılmış.
Lavanta bahçelerine resim çektirebilecekleri salıncaklar, kapılar gibi çok değişik aksesuarlarla lavanta bahçesi doğal fotoğraf ve film stüdyosu haline gelmiş.
Tabi bütün bunların başlangıcı Vali Beyin Fransa’ya düzenlediği gezi ile gözlemlenen lavanta bahçelerinden esinlenilmiş. Ama buna fazlası ile sıra dışı fikirlerle eklemeler yapılarak özgün bir alan haline getirilmiş.
İşin ilginç olanı,  Lavanta, Gül diyarı Isparta’da gülden çok daha fazla turistin ilgisini çekmiş. Elbette bu projenin bir sonucu olarak.     Pandemiden önce 700 000 insan gelmiş.
Gül diyarında gülden fazla ilgi çekmesinin bence gerçek sebebi Vali Beyin geniş açısı ve doğru ve samimi insanlarla işe koyulması. İşi proje haline getirip doğru fizibilite ile kararlı bir yatırım yapılması.
Sonuç lavanta bölgede güçlü bir sektör haline gelirken, ülkemizin de Tıbbi aromatik bitkiler konusunda dünya çapında önemli bir yere gelmesi için lokomotif olmuş.
Lavanta Tıbbi aromatik bitkiler konusunda potansiyel olarak zengin ülkemizde her türlü bitkinin katma değerinin arttırılması konusunda da önemli bir deneyim olmuş.
Gül diyarında Lavanta’nın bir ülkenin, bölgenin potansiyelini harekete geçirmesi konusu özellikle incelenmeli. Tarımdan sanayiye ve turizme katkısı dikkate alınarak.
Bizler de SS Mersin Odun Dışı Orman Ürünleri, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler üretim pazarlama Kooperatifi TORAK ailesi olarak bu ziyaretimizden ziyadesi ile faydalanarak ayrıldık.
Mersin’inin zengin aromatik bitki potansiyeli için hazırlamış olduğumuz projelerin ne kadar doğru olduğuna şahit olduk. 
Özellikle bir bitkinin çevresinde bir bölgenin mini turizm destinasyonu haline gelmesi muhteşemdi.
Demek ki doğru planlanırsa neler yapılmaz.
Mesela Çumra’da Lale bahçeleri,  Konya Ova’sında lavanta bahçeleri, Çatalhöyük, Sille, Mevlana Celaleddin Rumi külliyesi ve müzesi,  Meram, Kongre Turizmi, ticaret turizm, Fuar turizmi ile daha birçok ürün ile birleştirilerek yanı başında Kapadokya ve Mersin ile beraber güçlü bir turizm destinasyonu oluşturulabilir. Bu Turizm için kara, hava, demiryolu ve Deniz yolu gibi güçlü alt yapılarımız da mevcut.
Lavantanın manyetik alanı neler yapmış.
Patrick  Suskind KOKU kitabında  her şeyin bir kokusu var diyor. Koku evreninde her şeyin kimliğini de içinde barındırır diyor. 
Kokuyu içimize çekerek ne kadar çok koku ve madde ayırt edebiliriz.?
Koku hayatımızda ne kadar etkili? Koku ile neleri tanımlayabiliriz?
Lavanta kokusu belki de insanın ruhuna yerleşirken kendini de bu kokuya sığınmasını sağlayarak an kapısından girip yaşam ile uyumumu tamamlıyor.  İnsan koku ile o an evrenin bir parçası olduğunu ve yaşamın kendisinden başladığını duyumsuyor.
Çürümüş bir çam yaprakları ile bir nergisin nasıl ruhumuzu zenginleştirdiğini,  sümbülün ve çam kokusunun nasıl ruhumuzu genişlettiğini bir hissedelim bakalım. Yaşamımızın zenginleştiğini hepimiz fark edeceğiz.
Koku’nun aurasının yaşamı nasıl yönlendirdiğine Kuyucak köyünde lavanta ile neler yapılabildiğini gördük.
Lavanta yağ olup derimize nüfuz ederek, fiziksel rahatlama sağlarken burnumuzdan girerek psikolojik bir rahatlama ile ruhumuzu çok farklı boyutlara taşıyabiliyor. Bizi hem sağlıklı bir çevrede yaşatırken aynı zamanda görselleriyle de bize engin bir bakış açısı sağlıyor.
İnsan girişimci olursa bir bitkinin manyetik alanı ile nasıl bir gelişme sağlanabileceğini görüyor. Katma değer üretmek,  daha iyisini yapmak heyecanı insanı sarıyor.
Potansiyeli yüksek yerlerin geri kalmışlığını düşününce yöneticilerinin ne kadar pasif tembel ve kısa vadeli düşünen insanlar olduğunu insan düşünmeden yapamıyor.
Bir bitki, bir fikir, bir insan nasıl da yaşamı değiştirmiş. Zenginleştirmiş. 
Isparta artık Gül yağının yanına lavantayı koyunca aromatik yağlar konusunda bir hayli gelişmiş. İmalathaneler, yeni pazarlama yöntemleri, dünya ile bütünleşme başka bir boyutta üretim yapmaya başlamış.
Tek engelleri kısa vadeli bakış açısı olan insanlar ve vahşi kapitalizmin ayak oyunları.