MHP Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli, "Bir tek evet oyum vardır. Onu da vereceğim. Verdiğim evet oyunu referandumda da aynen tekrarlayacağım" dedi...

Eleştirilerin ardı arkası kesilmedi. 

AK Parti'nin koltuk değneği gibi ahmakça yakıştırmalardan tutun da ülkeyi tek adamlığa götürüyor gibi onlarca ahlaksız ve mesnetsiz ifadelerin kullanıldı ve kullanılıyor...

Peki gerçekten durum böyle mi?

MHP Lideri Bahçeli gerçekten, "Padişahlığın, Erdoğan diktatörlüğünün, antidemokratik uygulamaların..." önünü mü açıyor!

Sayın Bahçeli'nin buna "evet" diyeceğini düşünmüyorum. Kendisi, demokratik, sosyal, hukuk devletine bağlı bir insan ve bu duruşundan bugüne kadar taviz de verdiği görülmemiştir. 

İlkelerine bağlı olmakla birlikte Sayın Bahçeli'nin en önemli yanı önce ülkem ve milletim sonra partim anlayışıyla hareket etmesidir. 

Ki bu anlamda ismiyle müsemma olması sebebiyle devletçidir, vatanseverliği ve cumhuriyetçiliği ise tartışılmayacak kadar sağlamdır. 

 O nedenle diyorum ki Sayın Bahçeli'ye yönelik ahlaksızca eleştiri yapanlar bir kez daha düşünmelidir. 

***

7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimlerini hatırlayalım. 

Bir anda MHP içinde karışıklıklar çıkarılmaya, sahte kurultaylarla tiyatro oynanmaya çalışıldı. 

Sayın Bahçeli, yarım asırlık Türk-İslam düşüncesi ekseninde ülkücü siyaset yapan MHP'yi FETÖ'nün belli şahsiyetsizler üzerinden ele geçirmeye çalıştığını söyledi. 

Haklılığı 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ortaya çıktı. 

15 Temmuz'u yapan şerefsizlerin MHP'yi yüzde 60'lık şer bloğu içine katmak için parti içinde nasıl kargaşalık çıkarmaya  çalıştığını bir hatırlayın!

Anayasa'nın ilk dört maddesinin değişmemesi için mücadele eden MHP Lideri Sayın Bahçeli'yi, "AK Parti'ye niye koalisyon yapmıyorsun. İktidarda olmalıyız, koltuklara oturmalıyız..." diye çakallar gibi bağıranların bugün AK Parti'nin koltuk değneği oluyor ifadesine ancak kargalar güler...

2015'ten itibaren MHP üzerinden ülkeyi bölmeye, Batı'ya peşkeş çekmeye çalışanlara karşı tek başına vatan savunmasında. 

Yüzde 60'a evet deseydi, İslam düşmanlarına, bölücülere fırsat doğacaktı, Allah korusun 28 Şubat'ı bize mumla aratırlardı!

Anayasa'nın ilk 4 maddesini umursamasaydı, üniter devlet yapısı bozulup ülke kaosa sürüklenebilirdi. 

Partiyi belli şahsiyetlere teslim edip gitseydi, 15 Temmuz itibariyle Türkiye Cumhuriyeti'nin yerini  FETÖ cumhuriyeti alabilirdi. 

Sadece partinin değil Türkiye'nin onurunu ve şerefini kurtardı; Sayın Bahçeli...

***

15 Temmuz'dan sonra da duruşunu devam ettirdi, FETÖcü hainlerin temizlenmesi için OHAL'e, Fırat Kalkanı'na, terörle mücadeleye koşulsuz destek verdi. 

Ülkenin beka mücadelesi verdiği bu günlerde devlet işlerinin daha hızlı yürümesi adına iki başlılığa son verilmesi gerektiğine 11 Ekim'deki partisinin grup toplantısında, "Türkiye Cumhuriyeti’nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde, siyasi iktidarın ve devletin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanının hukukla ters düşmesi geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir. Bu açık tehlikenin bertaraf edilebilmesi için iki alternatif yol vardır. Bunlardan birincisi ve bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın fiilli başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır" ifadeleriyle dikkat çekti. 

Gelinen süreçte Anayasa Değişikliği Meclis'te kabul edildi ve Nisan ayında da Türk Milleti'nin onayına sunulması bekleniyor...

Sayın Bahçeli için yetki tartışmalarının, devlet yönetiminde ikililik çıkıyor söylentilerinin sonlanması sadece siyaset açısından değil milli güvenlik açısından da elzemdi...

Öyle de yaptı. 

Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da 7 Haziran'dan sonra MHP'yi bölücülerle aynı ittifakta yer almamasını eleştirenlerle, 15 Temmuz'dan sonra hainlere karşı mücadele de Hükümetin yanında yer alan MHP'yi eleştiren zihniyet aynıdır. 

Makam ve mevki sahibi olma adına MHP'yi davasından vazgeçirmeyi göze almış bu zihniyetin parti içi muhalefet hareket içinde paralelden destek aldıkları da ortaya çıkmıştı, şimdi de bölücülerle aynı safta "Hayır" peşinde koşuyorlar...

Daha önce hesapları tutmamıştı ve tutmayacaktır. 

Şunu da belirtiyim ki herkes evet ya da hayır demekte özgürdür. Ancak niyet farklı amaç vatan düşmanları yanında yer almaksa Türk Milliyetçileri böyle bir projenin içinde yer almayacaktır. 

AK Parti'yi bitirmek adına vatanı, bayrağı satmamış, ezanın susmasına izin vermemiş, kirli oyunun, hainliğin içinde olmamış, milletiyle hainlere karşı mücadeleye katılmış bir lider Bahçeli karşısında  şer bloğu oluşturmaya çalışan ülkücü postu giymiş çakallar ancak bağırır. 

Anayasanın ilk dört maddesi korunmuştur, üniter devlet yapısı korunmuştur sadece Mustafa Kemal Paşa'dan bugüne var olan fiili durum hukuki zemin kazanmıştır. 

Bunu anlamayanlar ya cahildir ya da anlayıp da anlamamazlıktan gelen çakallardır...

Türk milliyetçileri her şeyin farkındadır... 

Sandıktan ne çıkacak Allah bilir ama Türkiye'de ikililik tartışmalarının biteceği kesindir!