Zilhecce ayının 10,11,12,13 günleri Kurban bayramını idrak edeceğiz. Bu vesile ile şimdiden kurban ve kurban bayramızı tebrik ederek başlayalım.Kurban ALLAH ü Teâlânınşiarı, teslimiyetinnişanesidir.” Ve her kim Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirseşüphesiz ki bu kalplerin takvasındandır”.(Hac/32).Kurban: Hz. İbrahim’de Halil-ULLAH olmanın vasfıdırve O nu Hz. İsmail ile sınanmış olduğu imtihanda başarılı kılan teslimiyeti ve inancıyla Allah a yakınlaştırandır. Kelime manasındaki ‘Yakınlaşma‘anlamını bununla alakalandırmak pek de yanlış bir tanı olmasa gerek. İnsanın da buyakınlaşma amacıyla yerine getirdiği kurban ibadeti nefsini pek çokbencil istek ve duygulardan arındırmaktadır.

Kurban kesildiği anda, daha ilk damlası toprağa düşmeden affolunan günahlarımız sebebiyle bizi Allah’a yakınlaştırır. Bunun yanı sıra kurban iki cihan Serveri’nin (s.a.v) zikredeceğim hadisinde buyurduğu üzere Müslümanlar için tam manasıyla bir müjdedir:” Kim ki gönül hoşnutluğuyla ve kestiği kurbanın sevabını Allah’tan umarak keserse bu onun için cehennem ateşine karşı perde olur. Burada bize vaatedilen, her türlü zahmet ve sıkıntıya katlanmaya değer bir sonuç ve büyük bir müjdedir aslında. Ancak bunun tersine kurbanı Allah’ü Teala’dan herhangi bir mağfiret veya sevap ummadan kesmek ve bu şekildekurban ibadetini takvadan uzaklaştırmak onu her sene yapılan sıradan bir gelenek olmaktan öteye götürmez.

Efendimiz (s.a.v) konuyla alakalı olarak “Kurban babamız İbrahim’in sünnetidir.” Sözünü söylemiştir. Bize de kesmek emri verilmiştir. Zira kurban müminin fedaisidir; tıpkı İsmail’in (a.s) fedaisi olduğu gibi ..

 Kurban Bayramı da asıl olarak Hz. İbrahim ve İsmail’in (a.s) vermiş oldukları imtihandaki başarının bugüne dek sürüp gelen bir anısıdır.Müminler  sabah, bayram namazı için Rabb’lerinin önünde tuttukları safla bugünün ilk güzel mesajını vermiş olurlar tüm dünyaya : sevgi ,kardeşlik ve beraberlik .. Kurban ibadetini her ne kadar Allah’a olan kulluk görevi olarak nitelendirmiş olsak da bunun yanında Müslümanların insanlığa olan sorumluluklarınında bir parçasını oluşturmaktadır. Bu sorumluluk daaslında günün verilen ikinci mesajıdır:Paylaşmak. Millet olarak bu sorumluluğa ve Rabbimizin bize yüklemiş olduğu bu göreve verdiğimiz önemle Kurban Bayramı’nda yaptığımız yardımlar sınırlarımızı aşıp, farklı coğrafyalara ve kıtalara ulaşarak dünyanın dört bir yanına İslam’ın güzelliğini yaymaktadır.

 Bu mübarek günde iki yüce ibadeti kutsal topraklarda eda eden Müslümanların yaşadığı haz ve mutluluk paha biçilemez seviyededir. Kurban bayramını Efendimiz ’in (s.a.v)  vesahabelerin yaşadığı o beldede bulunarak geçirmek her Müslümanın temenni ettiği bir haldir.

Biz de bugün yaratılmışı Yaratan’a kurban etmekle Allah’a yakınlaşmayı umut etmekteyiz.  Kurbanın ne etinin ne de kanının Allah’a gitmediğini bilerek, O’na bizden ulaşanın sadece takvamız olduğunun da bilincindeyiz.

Peki icra ettiğimiz bu mübarek görev olan kurbanımız bizi gerçekten Allah’a yakınlaştıracak samimiyette midir? Beşerin dünyaya ilk ayak bastığı zamana, insanlığın en eski tarihine gittiğimizde bizim kurbanımız, Habil ve Kabil’in kurbanına kıyasla bu ikisinden hangisine daha yakışır durumdadır. Allah Azze ve Celle’nin yüce kitabında “Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş diğerinden edilmemişti.” (maide/27) diyerek açıkladığı bu hadiseye binaen bizi kurbanı kabul olunanlardan eylemesi temennisiyle şimdidenhayırlı Bayramlar….