Öğretileri ile tüm dünyada ilgi uyandıran düşünce adamı, mutasavvıf Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 745. yılında düzenlenen törenlerle anılıyor.  Her yıl 7-17 Aralık’ta düzenlenen anma törenlerine yurt içi ve dışından binlerce ziyaretçi katılıyor.  Yerli ve yabancı turistler Mevlana Müzesi’ne akın ediyor. Etkinlikler kapsamında Mevlana Kültür Merkezi Fuaye Alanı’nda açılan tanıtım stantları da ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görüyor. Atölye çalışmaları ve sergilerin yer aldığı alanda, cam üfleme, keçe, ebru, hat, tezhip ve geleneksel Türk el sanatları ustalarının eserleri sergileniyor. Stantları dikkatlice inceleyen yerli ve yabancı turistler stantlar hakkında stant görevlilerinden bilgi alıyor,  ürünleri dikkatlice izliyor.

TAHTA KAŞIK, SABRI ÖĞRETİYOR

Mevlana Kültür Merkezinde stant açan bir isim ise Mahmut Sami Onay. Mahmut Sami Onay açtığı standa tahta kaşıkçılığı canlandırıyor. Onay, “4. kuşak kaşıkçıyım.  Ölmeye yüz tutmuş meslekler arasında yer alan tahta kaşığın imalatı ile uğraşıyorum. Aynı zamanda süsleme sanatları ile uğraşıyorum. Kaşıkların farklı ölçüleri ve ebatları var. Model ve çeşitlilik olarak; çorba, yemek, pilav tatlı, bulgur, hoşaf ve arabaşı kaşığı gibi cinslere ayrılırlar ki bunlar boyut olarak birbirinden farklıdırlar. Tahta kaşıkları tamamen teknoloji kullanmadan yapıyoruz.  Konya’da tahta kaşıkçılığın bu kadar meşhur ve yaygın olmasında Hz. Mevlana ve Mevlevi Medreseleri’nin, dergahlarının çok büyük bir payı vardır. Karaman ve Konya Medreseleri’ne gelen muhibbanlar, dervişler, öğrenciler sadece manevi ilimlerle değil, dünyevi ilimlerle de eğitilmişler. Özellikle Matematik, Geometri ve Cebir gibi ilimlerle de uğraşmışlar. En önemlisi öğrencinin sabrını, metanetini geliştirmek amacıyla Taş Oymacılığı, Keçecilik, Seramik ve Kaşıkçılık gibi sabır isteyen mesleklere yönlendirerek el becerilerini de geliştirmelerine sebep olmuşlar. Bunlara örnek Hz. Mevlana Müzesi’ndeki Sabır Taşı, günümüzde Konya Müzelerinde sergilenen seramik, taş ve ahşap işçiliği olan eserler, Topkapı Müzesi, Dolmabahçe ve Bursa Muradiye El Sanatları müzesindeki Konya Tahta Kaşıklarıdır. Konya Tahta Kaşıkları genelde armut, meşe, dut, ceviz, dişbudak gibi ağaçlardan yapılsa da en makbul olanı “Şimşir”den yapılanıdır. Şimşir kaşık yapılacak ağaç en az 15 cm. kalınlığında olmalı. Yapılacak kaşığa göre 25 ila 30 cm. boyunda kesilir. İkiye ayrıldıktan sonra her bir yüzüne yapılacak olan kaşığın modeli çizilir. Bu çizgilere yakın bir şekilde keserle yontularak düzeltilir ve bu işleme “taslak çıkarma” denir. Daha sonra yine keserle iç ağız kısımları oyulur. Bu oyulan kısım, adına eğdi veya değdi dediğimiz özel bıçaklarla çapakları alınıp düzgün bir hale getirilir. Arka kısmı ve sap kısmı bıçak, törpü, eğe ve zımpara yardımı ile düzeltilip kaşık yapılır. Yapılacak modele göre kaşıkla sap arasına “dirsek” dediğimiz ve sapına “delikli” dediğimiz modeller el ile oyularak modeller işlenir. Böylece kaşığın ahşap hali bitmiştir. Türkiye’nin her yerinde kaşık yapılıyor ancak, Konya kaşığı bir başka. Çünkü ağacımız farklı. Kaşık yapım şeklimiz farklı. Bu zamana kadar kaşık yapan ustaların hiçbiri kaşık yaparken endüstriyel kullanmamıştır.  Dünyada Konya kaşığı oldukça meşhur.  Günümüzde kaşıkçılığa sanat olarak bir ilgi yok” dedi.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim