Gülen Cemaati olarak bilinen ve dini bir kisve altında çeyrek asırdan fazla ülkemizde faaliyette bulunup saf Müslümanları safına çeken şer odağı, devleti ele geçirme teşebbüsü ile bütün gözlerin üzerine çevrilmesine sebep oldu. Elbette bunların layık oldukları ceza adalet tarafından verilecektir. Biz kültür insanlarına düşen, bu tür olayların neden ve niçin olduğunu veya tarihteki benzerlerini gün yüzüne çıkarmak olmalı. 122. Sayısını hazırladığımız bu sayfada sizlere bu olaylardan bahsedeceğiz.
Bu araştırmada sadece Türklerin İslamiyet'e geçişinden sonra meydana gelen isyanları ele almayı hedefledik. Kitapları karıştırınca bu tür isyanın birden fazla olduğunu gördük. Selçuklunun sonunu getiren Babai İsyanı, Baba İshak adında bir şeyhin devlete karşı giriştiği bir kalkışma olarak karşımıza çıkıyor.(Şehrin Hafızası ekimizde geniş olarak işlendi) İkincisi Osmanlı Döneminde gerçekleşen Şeyh Bedreddin olayı, Üçüncüsü Şah İsmail'in de desteklediği Şahkulu isyanı ve Kalender isyanları.
Cumhuriyet Döneminde Şeyh Said isyanı, Seyit Rıza tarafından başlatılan Dersim İsyanı ilk akla gelenlerden. Biz bu isyanlar içerisinde kendimizce en önemli olarak gördüğümüz Şeyh Bedreddin İsyanını sizlerle paylaşmak istedik.
Şey Bedreddin kimdir?
Osmanlı Devletinin Fetret Devrinde memleketin idaresini ele geçirmek için müritleriyle beraber sinsice ülkenin kilit mevkilerine yerleşen, ortam elverişli hale gelince isyan eden ve Çelebi Mehmet tarafından yakalanarak 1420 senesinde Serez'de asılarak idam edilen Batıni liderdir.
Hayatı ve yetişmesi
Şeyh Bedreddin'in dedesi ve Selçuklu sultanı II. İzzeddin Keykavus'un kardeşi Abdülaziz, Şehit Osmanlı Sultanı I. Murad Han'ın ilk zamanlarında Rumeli'nin fethine katılmış ve Dimetoko'da yapılan savaşta hayatını kaybetmiştir. Babası İsrail ise Dimetoka kalesinin kızıyla evlenerek Simavna kadısı olarak tayin edilmiştir. Bu evlilikten sonra 1368 yılında Şeyh Bedreddin doğmuştur.(1) Bu bilgilere göre Şeyh Bedreddin bir Selçuklu Prensidir.
Şeyh Bedreddin küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. İlmini artırmak için önce Bursa'ya daha sonra da Konya'ya gitti. Bir aralık Kahire'ye gitti. Kahire'de Şerif Cürcani ve Aydınlı Hacı Paşa ile MüberakşahMantıki'den din ilimleri, felsefe ve mantık tahsil etti. Mısır hükümdarı Melik Zahir Berkuk'un oğlu Ferec'e muallim olarak tayin edildi. Burada tarikata girerek Şeyh Hüseyin Ahlati'ye intisap etti. Şeyh Bedreddin daha sonra Tebriz'e gitmiş ve burada Timur'un huzurunda âlimlerle ilmi münazaraya girişip kendisini ispat etmiştir. Kazvin'de de bir müddet ilim tahsil eden Şeyh Bedreddin burada sünnîitikaddan vazgeçerek Batıniliğe yönelmiştir.
Kazvin'denAnadolu'ya gelen Şeyh Bedreddin, Karaman, Germiyan, Aydın, Tire ve diğer bazı Batı Anadolu şehirlerini dolaşarak bozuk fikirlerini halka aşılamaya başladı. Ankara Savaşından sonra da Edirne'de bir müddet tahtı ele geçiren Musa Çelebinin yanına gitmiş ve onun kazaskeri olmuştu. Bu sırada Şeyh Bedreddin, devletin yönetim mekanizmasını ele geçirmek için Şehzade Musa Çelebiyi ve etrafındaki devlet adamlarını etkilemeye başladı, halk arasında da iç savaşın getirdiği karamsar ortamdan yararlanıp fikirlerini yaymak için müsait bir ortam buldu. Saltanat el değiştirip iktidar Çelebi Sultan Mehmet'in eline geçince Sultan onu affederek maaş tahsisiyle birlikte İznik'te ikamete mecbur etti.
Şeyh Bedreddin burada da uslu durmadı ve fesat tohumlarını ekmeye devam etti. Fikirlerini yaymak ve Türk halkını devlet aleyhine isyana teşvik edip, idareyi ele geçirmek için müritleriyle gizlice görüşmeyi sürdürdü. Müritlerinden Börklüce Mustafa ileYahudi'den dönme Torlak Kemal'i Aydın ve Manisa taraflarına gönderdi. Bu şahıslar halkın inançlarını bozarak kendi fitne ve fesat tohumlarını ekmiş ve etrafında Osmanlı Devletine isyan edecek kalabalık bir kitle oluşturdu. Ortamı kendilerince hazır bulduklarında Şeyh Bedrettin'den gelen işaretle Börklüce MustafaKaraburun'da Torlak Kemal Manisa'da isyan başlattılar.
Çelebi Sultan Mehmet, Şehzade Murat ve maiyetindeki Vezir Bayezid Paşa ile birlikte isyancıların üzerine bir kuvvet göndererek bu şer ve fitne ateşini söndürmeye muvaffak olduysa da Şeyh Bedreddin İznik'ten kaçarak Rumeli'ye geçmesiyle birlikte bu kez Balkanlar'da yeniden alevlendi. Bayezid Paşa Rumeli'ye geçerek Deliorman'da Şeyh Bedreddin ve etrafındaki asileri dağıttı. Şeyh Bedreddin yakalanarak Rumeli yakasına geçmiş olan Çelebi Mehmed'in huzuruna getirildi. Sultan Mehmet bir mahkeme kurdurarak Heratlı Mevlana Haydar Hüsrev'i mahkeme başkanı olarak atadı. Yapılan sorgulama sırasında Şeyh Bedreddin Mahkemenin suallerine verdiği cevapla suçlu bulunarak idama mahkûm edildi. 1420'de Serez pazarında asıldı.(2)
Hadisenin önemi:
Şeyh Bedreddin hadisesi, Babai İsyanından sonra Türk tarihinde herhangi bir dini lider tarafından devleti ele geçirmeye çalışan ikinci teşebbüstür. Daha sonra bu isyanların devamı gelecek, Bayezid'in son Yavuz Sultan Selimin saltanatının ilk dönemlerinde devleti o kadar derinden etkileyecek ki adeta bir ölüm kalım meselesi haline gelecektir.(Şah İsmail meselesi)
Kanuni devrinin hemen başında çıkan Kalenderi isyanı da devleti müşkül duruma düşürmüş, isyan zorlukla bastırılmıştır. (Balım Sultan olayı)
Şeyh Bedredddin önceleri Sünni itikad çerçevesinde ilim tahsil etmişti Daha sonra İranlı batıni mezhebine mensup bazı âlim ve şeyhlerden ders aldığı için Sünni itikadı terk etmiş, halkın inançlarını bozup devlete isyan ettiği için fetret devrinde Osmanlı devletinin var olma mücadelesinde Timur'dan sonra en ağır darbeyi indirmişti. Allah bu milleti ve devleti her türlü fitne ve fesattan, bozgunculardan korusun.
Fikirleri
Şeyh Bedreddin önceleri suni olmakla birlikte daha sonra ehl-i sünnet inancından yüz çevirerek Batıniliğe yönelmiştir."Allah'ın zatını mahlûkatından ayrı olarak kabul etmez ve âlemin kadîm olduğundan bahseder. İlahi irade dahi, bir nesnenin istidadında olanı Allah'ın dilemesi demektir. Yoksa o nesnenin istidadında olmayanı Allah'ın istemeye salahiyeti yoktur.Bu eserinde Şeyh Bedreddin, Cenneti, kıyameti ve ahreti inkâr etmektedir. Allah dilediğini yapar; fakat istidatta olanı diler.Şeyh, ahret ve kıyameti, kıyamet alametlerini de kabul etmez. Dünya ve ahret farklarını itibarî bir nispet sayar, ruhların ve sair mücerratın da beden âleminden itibarî bir nispetle ayrılmış olduğunu, beden âlemi kalkacak olursa ruhlar ve mücerredattan hiçbir şey kalmayacağını, dünya ve ahretin, cisim ve ruh âleminin biri birine müvazi ve aynı zamanda ezeli ve ebedi olduğunu söyler.Bedreddin'e göre beden için beka yoktur. Fenadan sonra da beden cüzlerinin yeniden bir araya gelmesi de mümkün değildir." gibi ehl-i sünnet inancına ters düşen düşüncelere sahiptir.(3)
Bazı alimler Camiü'l- Fusuleyn'i çok tenkit etmekle beraber şeyhin kendine has orijinal fikirlerini de takdir etmekten çekinmemişlerdir. İbniArapşah, SeyyidŞerfiCürcani gibi âlimler bunlar arasındadır.
Eserleri:
Fıkha Dair eserleri:Letaifü'l- İşarat, Camiü'l- Fusuleyn, et-Tashil
Et- Tashil, İznik'temahpus bulunduğu esnada 10 ay gibi kısa bir sürede yazıp tamamlamıştır.
Tasavvuf'a dair eserleri: Füsus'ul- Hikem, Meserretü'l-kulub ve Varidat'tır.
Tefsire dair eserleri;Nurü'lKulup.
Gramer: Ukadü'l Cevahir,Çerağü'l-Fütuh.
Dipnot:
1)İhlas Yay, "Kadı Bedreddin", Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, C:4, s.34.
2) Şemseddin Sami, Kamusül Alam,C:2,s.1254 v.d.,Mihran Matbaası, 1306,İST
3) Yaltkaya, M.Şerafettin, "Bedreddin, Simavna Kadısı", İslam Ansiklopedisi, C:2,445,MEB YAY, 1979/İST
Anuş GÖKCE