Kadı İzzeddin'in tahsil hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Celaleddin Karatay, Zamantı köyü sınırları içinde 1 Zilhicce 643 (19 Nisan 1246) tarihli bir vakfiyesinde ondan şöyle bahsetmektedir: "İmam, âlim, kadıların meliki, İslam'ın hücceti, adil hâkim." Bu ifadelerden anlaşılacağı üzere çok iyi bir tahsil görmüş ve Kadıyul Kudat (şeyhülislamlık) gibi yüksek mevkide devlet hizmetinde bulunmuştur. (1) 

 II. İzzeddin Keykavus, 1246'da tek başına iktidara oturduğu zaman, uzun yıllar kadılık yapan Kadı İzzeddin Muhammed'i vezirliğe getirdi. Muiniddin Süleyman Pervane, Sahip Ata Fahreddin Ali ve Celaleddin Karatay gibi devre damgasını vuran büyük devlet adamlarıyla birlikte görev yaptı.

İbni Bibi, Celaleddin Karatay ve diğer devlet adamlarının kadılıkta adaletiyle şöhret bulan Kadı İzzeddin'den başka vezarete layık birisi olmadığı için kendisini vezirliğe getirdiklerini kaydetmektedir. Bu dönemde Selçuklu devleti Moğollara tabi idi. Bundan dolayı İzzeddin Keykavus'un Karakurum'da bulunan büyük Han'ın yanına gidip ona biat etmesi gerekiyordu. Kadı İzzeddin de Karakurum'a gitmek üzere sultanla birlikte hareket eden devlet adamlarındandı. (2)

Kadı İzzeddin, Moğol baskısı altında Türk ülkesini ve milletine bir nizam vermek için akıllıca bir siyaset takip etti. Devlet adamlarının fazladan olan ulufelerini ve haslarını azalttı, devlet harcamalarını asgariye indirdi. Baycu Noya'nın sık sık Anadolu'ya elçiler göndermesi ve para istemesi üzerine onu büyük hana şikâyet ederek, elde ettiği fermanla Noyan'nın vaktinden evvel vergi istemesi yasaklandı. Böylece Baycu Noyan'ın taaaruz ve akınları, nizam haricinde para istemesinin önüne set çekmiş oldu.(3) 

Devlet adamlarının haslarını azaltması bazı dedikodulara sebep oldu. Moğol düşmanlığı ile itham edilerek bir ara görevinden uzaklaştırıldı ise de çok geçmeden görevine iade edildi. Moğolların sultanı tesiri altına almaması için çabaladığı gibi sultanın ahlakını bozmak isteyenlere karşı da mücadele etti. Hazinenin bütün altınlarını dökerek güçlü bir ordu oluşturdu. Bu arada kardeşi ile saltanat mücadelesine giren sultan IV. Kılınç Arslan bozguna uğratılarak Burgulu (Uluborlu) kalesine hapsedildi.(4)

1255-56 yılında Baycu Noyan ordusuyla Anadolu'ya saldırıp her tarafı yakıp yıkarak Konya üzerine yürüdü. Harp meclisinde sulh taraftarı bir kısım devlet adamları Baycu'nun istediğini vererek savaştan ve tahribattan korunma yolunu seçtiler. Kadı İzzeddin ise Moğollara güvenilemeyeceğini, her seferde daha fazla para, mal ve mülk isteyeceklerini ileri sürerek onlarla savaşılması gerektiğini savundu.

Moğollara karşı cihat kararı verilince Vezir İzzeddin, Beğlerbeyi Şemseddin Yavtaş ve Arslan-Doğmuş kumandasındaki ordu Konya'dan Aksaray'a doğru hareket etti. Ordu Sultanhanı'na yaklaştığı zaman Baycu da Aksaray'dan hareketle Selçuklu ordusunu karşıladı. Baycu ile karşılasan Selçuklu öncü birlikleri tamamen imha edildi. İki ordu ertesi gün 23 Ramazan 654) 15 teşrin-i Evvel 1256'da tekrar savaşa tutuştu. Selçuklu ordusu bu savaşı kaybederek darmadağın oldu. Başta Vezir Kadı İzzeddin Muhammmed olmak üzere pek çok emir ve asker şehid oldu.(5)

 Sultan mağlubiyet haberlerini kaçanlardan ertesi günü aldı. Hanımlarını, akrabalarını, kendine yakın devlet adamlarını, altınlarını ve mücevherlerini alarak Konya'dan hareket etti ve Alaiye'ye sığındı.

Kadı İzzeddin'in naaşı Konya'ya getirilerek daha önce yapmış olduğu Kadı İzzeddin Cami ve Medresesi haziresi defnolundu. (1256)

Kadı İzzeddin'in bıraktığı eserler ve hayır kurumları

Kadı İzzeddin Konya'da cami, Maristan-ı Atik ve münhezim olan bir de medrese yaptırmıştır. 1530 tarihli tahrir defterinde Kadı İzzeddin'e ait vakıf şöyle geçmektedir: "Vakf-ı camii ve medrese-i Kadı İzzeddin der nefsi Konya. Medrese münhezim olup, hissesi camie ilhak olunmuştur." (6)

 Kadı İzzeddin Camii: Çifte merdiven Mahallesinde Kız Muallim mektebinin(Şu anda Selçuk Üniversitesi Rektörlük binası) arkasındadır. Kadı İzzeddin'in yaptırdığı medrese Fatih dönemine kadar ulaşamadan münhezim olmuş, sonrada mezarının üstüne yapılan türbe de zamanla yıkılmıştır. 1905 yılında sandukası çalınmıştır. Bu gün türbe yerine sadece mezar taşı mevcuttur. Cami de zaman zaman geçirdiği tamiratlarla örijinal özellikleri kaybolmuş, 1925 yılında yeniden yapılmıştır.

Kadı İzzeddin kendisi medrese ve camisine vakıflar tesis ettiği gibi II. İzzeddin Kaykavus da Said Eli nahiyesine bağlı Kestel ile Koçmar köylerini vakfetmiştir.(7)

Kişiliği

Kadı İzzeddin, vatanını ve milletini seven bir devlet adamı idi. Moğol baskısının en fazla hissedildiği bir dönemde vezirlik yapmıştı. Halkın refahını artırmak ve üzerine yükletilen vergi yüklünü azaltmak için Moğolların büyük hakanına elçiler göndererek elde ettiği fermanla usulsüz alınan vergi ve hediyeleri kaldırtmıştır. Moğol egemenliğini kabul etmemiş, hazırladığı güçlü bir orduyla Aksaray'da onları durdurmak istemiş, bu uğurda hayatını feda etmiştir.

Hz. Mevlana Kadı İzzeddin için gönderdiği bir mektupta onu, "Kadıların kadısı, hayır ve adaletin naşiri, istihakın sadırı, kudret ve ululukta kendinden önce ve sonrakilerden üstün, haleflerinin üstadı, müftüyü'l- farikeyn imamü'l mezhebin, izzet ve fazilette üstün, hak ve din üzere hareket eden, İslam'ın ve Müslümanların en yücesi, sadrü'l- kebir, mesleğinde en ince ayrıntılarına kadar bilgi sahibi, takvada ve ilimde cevher, Müslümanların ve İslam'ın şerefi, Meliklere ve Sultanlara nasihat eden" (8) olarak tavsif etmektedir.

Bizler de bu büyük Türk ve İslam mücahidini saygı ve rahmetle anıyor, Allah'ın sevdiği kullarla beraber haşr etmesini, Sevgili Peygamberimize komşu olmasını niyaz ediyoruz.

Dipnot:

1) Kamil, Şahin, Şahin pdf, Konya Kadı İzzeddin Maristan-ı Atik ve Sultan Alaeddin Keykubat Darüşşifası, s.105)

2) İbni Bibi, Anonim Selçukname, s.203 v.d)

3) Mehmet Ali Uz, Kadı "İzzeddin Muhammed Razi",Konya Ansiklopedisi, C:5, s.7

4) İbni Bibi, s.207 v.d

5) Turan, Osman turan Prof. Dr., Selçuklular zamanında Türkiye, s.479 v.s, turan Neşriyat, 1971/İST

6) şahin pdf, a.g.m,s.107.

7) Konyalı, İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleriyle Konya Tarihi, s.416 v.d, Enes Yayınları, 1997/ANKARA

8) Konyalı, a.g.e, s.420

 

Anuş Gökce