Konya Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Köseoğlu, “Endülüs dünyanın bir feneriydi. O feneri barbar Avrupa söndürdü. Selçuklu, Osmanlı olarak yine yanmaya devam etti” diyerek Endülüs’ün “biz” olduğunun mesajını verdi. Köseoğlu KOMEK’in tarihi bir misyonu üstlendiğini söyledi.

Konya Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kursları (KOMEK) tarafından hazırlanan 13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni, Mevlana Kültür Merkezi’nde geçtiğimiz gün coşkulu bir şekilde açılmıştı. Bu yıl serginin teması “Endülüs’ten Selçuklu’ya” olarak belirlendi. Birbirinden farklı sanat dallarında 2017 eser, sergideki yerini aldı. KOMEK, kurulduğu günden bu yana Konya için önemli merkezler haline geldi. Açılışta bununla ilgili olarak Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, “KOMEK Konya’nın halk üniversitesidir” demişti. Sergi gezildiği zaman bu cümlenin ne kadar doğru olduğu daha iyi anlaşılabiliyor.

ENDÜLÜS’TEN OSMANLI’YA ZAMAN YOLCULUĞU

Yenigün Gazetesi olarak KOMEK Temsilcisi Fatma Demir ile birlikte 13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni’ni gezdik. Demir, tek tek sergide yer alan eserler ve sanat dalları hakkında önemli bilgileri ve detayları paylaştı. “Endülüs’ten Selçuklu’ya” temasıyla açılan sergi gezildiğinde, temanın ne kadar doğru seçildiği ortaya çıkıyor. Çünkü sergi gezilmeye başlandığı zaman, tarihi bir yolculuğa çıkmış oluyorsunuz. Endülüs’ün tema olarak belirlenmesi, Türk-İslam sentezi açısından oldukça önemli olduğu serginin açılışında da sergiyle ilgili görsellerde de her defasında belirtilmişti. Endülüs medeniyetinin çok gelişmiş bir medeniyet olduğu tarihte biliniyor. Bu nedenle Endülüs’ün ışığının bugünün Avrupası’na ve Türk-İslam dünyasına oldukça büyük katkıları oldu. Hatta Avrupa Endülüs’ün izlerini silmeye çalışmasaydı, bugünün toplumları gelişme açısından daha iyi yerlerde olacağı belirtiliyor. Ayrıca, Endülüs’ün izleri Avrupa tarafından her ne kadar silinmeye çalışılmışsa da, kültürel ve sanatsal açılar da dahil olmak üzere, bu izleri Selçuklu ve Osmanlı’da da görmek mümkün. Bu nedenle, Endülüs’ün izleri aynı zamanda Türk-İslam tarihinin kendisi olarak ortaya çıkıyor. “Endülüs’ten Selçuklu’ya” temasının seçilmesindeki en büyük neden de bu. Böylece bu izlerin KOMEK kursiyerleri ile, farklı sanat dallarıyla işlenen eserlerle yaşatılması yeniden hatırlanması amaçlanmış. Ortaya çıkan eserlerle bu çok iyi bir şekilde başarılmış durumda.

“VELA GALİBE İLLALLAH” EN GÜZEL DOKUNUŞ

13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni’ndeki eserlerle, Endülüs dönemine ait eserlerin tekrar izlerinin gün yüzüne çıkması amaçlanmış. Bu nedenle Endülüs’teki El Hamra Sarayı’nın üzerindeki nakışları eserlerin hemen hemen tümünde görmek mümkün. Çini işlerinde bile bu sarayın kalan kısımlarındaki yazıların işlenmesi, temanın gereği olarak çok iyi şekilde ortaya konulmuş. Bu temaların işlenmesi için çok büyük zamanlar ve emekler harcanmış. KOMEK Temsilcisi Fatma Demir’in verdiği bilgilere göre, bazı ince detaylar, özellikle daha iyi işlenebilmesi için büyüteçler kullanılarak yapılmış. Bazı eserler üzerinde 7-8 ay çalışılması da yine eserlerin ne kadar büyük emeklerle yapıldığını ortaya koyuyor. Eserlerin bir kısmında dikkat çeken ise; “Vela Galibe İllallah” yani “Allah’tan başka galip yoktur” yazısı göze çarpıyor. Bu detayın nedeni ise yine Endülüs’ten kalan eserler. Çünkü Endülüs’ten kalan El Harma Sarayı’nın talan edilmesine rağmen, yüzyıllardır ayakta duran kısımlarında “Vela Galibe İllallah” yazıları dikkat çekiyor. Bu da yine önemli bir manevi mesajı verdiği gibi, bu mesajın KOMEK’te yapılan eserlerle hatırlatılması ayrı bir anlam buluyor. Kağıt Rölyef sanatı ile El Hamra Sarayı’nın duvar detayları ele alınmış. Gelen ziyaretçilerin büyük ilgisinin olduğu bu sanat dalıyla yapılan eserler, kağıtlarla, boyut kazandırılarak ortaya çıkarılmış.

İĞNE UYALARI UNUTULMAMIŞ; ESKİLER DEĞERLENMİŞ

Yine Tük kültüründe bayanların vazgeçilmezi arasında yer alan uya ve nakış işlemeleri, 13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni’nde unutulmamış. Yine burada da birebir iğne uyası ile Endülüs’e ait desenler yapılmış. Burada dikkat çeken bir detay da, artık çok fazla kullanılmayan ancak geçmişte evlerin masalarını veya televizyon üstlerini süsleyen örtüler, yeniden ele alınarak kullanılabilecek farklı süslemeler ortaya çıkarılmış. Ayrıca yine kültürel bir değer olarak geçmişte sıkça kullanılan keçe de unutulmayan bir diğer sanat olarak dikkat çekiyor. Keçeden yapılan elbiseler, dekor olarak kullanılan malzemeler, sergideki yerini almış durumda.

15 TEMASI UNUTULMAMIŞ

13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni sadece bir sergi değil, farklı etkinliklerin buluşma noktası olarak ortaya çıkıyor. Açılışta Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, “Kültür şöleni” olarak bu duruma ışık tutmuştu. 13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni bu kapsamı içerisinde çok sayıda etkinliği de barındırıyor. Davetliler bir yanda bağlama dinletisi bulabilirken, diğer yanda konferanslar ve çalıştaylarla karşılaşabiliyor. Ayrıca davetliler için anlık görsellik de sunuluyor. Dikkat çeken bir sanat olan ebru, sergiyi gezenlerin isteği üzerine kursiyerler tarafından bir örneği yapılarak, sanatın nasıl yapıldığına dair ön bilgiler alabiliyor. Ayrıca daha önce KOMEK bünyesinde yapılan fotoğraf yarışmasında dereceye girenlerin fotoğrafları da yine sergileniyor. Ayrıca birbirinden güzel resimler de sergideki yerini almış durumda. Resimlerin 15 Temmuz temasıyla işlenmesi de sergiyi daha da anlamlı hale getirmiş. 15 Temmuz’u ve darbe girişimine karşı milletçe verilen mücadeleyi en iyi şekilde resmeden kursiyerlerin yaptıkları resimler, 15 Temmuz’un duygusal bir bakış açısıyla hatırlanmasını sağlıyor.

ENDÜLÜS İNCE AYRINTILARA KADAR İŞLENMİŞ

Endülüs’ten Selçukluya teması düşünülerek, en ince ayrıntılara dahi yer verilmiş. Sergide Endülüs insanının kendisini, giyim kuşamını bir tarafta görürken, diğer tarafta Endülüs’ün bahçeleri dahi sergide yer almış. Bunun için Endülüs’te yeri olan nar çiçeği, Endülüs havuzu unutulmamış. Ayrılan bir alanda Endülüs’ün bu ortamını yansıtan bir alan oluşturulmuş. Burada yine bir çeşme konulmuş ve çeşmeden de yine demirhindi şurubu ikramı veriliyor. Sergi açılışında Endülüs atları da tanıtılmıştı. Yine sergide Endülüs atları ile ilgili de tanıtıcı bilgiler yer alıyor.

FARKLI ETKİNLİKLE HAREKETLİLİK ARTIRILMIŞ

13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni, farklı etkinliklerle daha hareketli ve katılımcı hale getirilmiş. Bunlardan biri de yarışmalar. Söz konusu KOMEK olduğu için, buna uygun çeşitli yarışmalar da düzenleniyor. Bunlardan biri örgü yarışması. Verilen bir konu üzerine, desen, renk gibi ayrıntıların serbest olması koşuluyla sergiye gelen hanımlar ya da kursiyerler burada örgü yarışı yapıyor. Belli bir süre veriliyor ve verilen konuyu kim daha erken bitirirse yarışmayı kazanmış oluyor. Bu da serginin hareketli, eğlenceli bir o kadar da öğretici olmasını sağlıyor.

‘ENDÜLÜS İSLAM MEDENİYETİNİN ÖZETİDİR’

Konya Büyükşehir Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Köseoğlu da, 13. Altın Dokunuşlar Sergisi ve Bilim Şöleni’nyle ilgili önemli noktaları değerlendirdi. KOMEK’lerin bağlı olduğu Daire Başkanı olarak, KOMEK’lere büyük katkılar sağlayan isim olarak bilinen Köseoğlu, bu yıl “Endülüs’ten Selçuklu’ya” temasının seçildiğini hatırlattı. Endülüs’ün Türk-İslam medeniyeti açısından oldukça önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken ve bu temanın seçilmesinin nedeni olarak bu durumu gösteren Köseoğlu, “Endülüs biziz, Endülüs Selçuklu, Endülüs Osmanlı, Endülüs İslam Medeniyetinin özeti” dedi. Anadolu’nun ihyasının sadece Horasan’dan ve Türkistan’dan olmadığını, Endülüs’ün de Anadolu’nun ihyasında önemli bir paya sahip olduğunu ifade eden Köseoğlu, bu açıdan Selçuklu ve Osmanlı’da Endülüs izlerini görmenin mümkün olduğunu söyledi. Köseoğlu, “700. 800. Yıllarda ışık arayan Avrupa’ya ışık olan Endülüs’tür. Endülüs aslında biziz. Endülüs Selçuklu’dur, Osmanlı’dır, Sezai Karakoç’tur, Yahya Kemal’dir. Endülüs’ün Selçuklu’dan, Osmanlı’dan ayrı bir yanı yoktur. Endülüs aslında bugünün dünyasını bilimsel çalışmalarının da altlığıdır. Büyük ilim adamlarını Endülüs’te görüyoruz. O dönemde Anadolu aslında müthiş bir ilim ve İslami bir kuşatmaya girdi. Anadolu’nun yaşlı kıtanın ortasında bir fener gibi olması ve İslam’ı çabucak kabullenip, buradan tüm dünyayı ışıtması boşuna değil” şeklinde konuştu.

‘ENDÜLÜS DÜNYANIN FENERİYDİ’

Endülüs’ün sanat ve estetik açısından önemine değinen ancak Endülüs’ün bu kadarla anlatmanın eksik kalacağına da dikkat çeken Köseoğlu, ünlü Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie’nin, “Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan 1 milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyorduk” sözlerini hatırlatarak, “Endülüs dünyanın bir feneriydi. O feneri barbar Avrupa söndürdü. Selçuklu, Osmanlı olarak yine yanmaya devam etti” diye konuştu.

KOMEK’LE ERDEMLİ ŞEHİR YOLCULUĞU

Endülüs’ün bu anlamda oldukça önemli olduğunu ifade eden Köseoğlu, Konya’yı sanatsal ve kültürel bir şehir yaparken aynı zamanda erdemli bir şehir olması için de çaba sarf ettiklerini söyledi. Bu anlamda KOMEK’te yapılan temaların işlenmesinin erdemli bir şehre yolculuk olduğuna dikkat çeken Köseoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü, “Erdemli şehre nasıl gidiliri KOMEK’ler tarafından yansıması şudur; KOMEK kursiyerleri aldıkları branşlarla ilgili dersleri, alırken yanlarında şehre dair, düne dair, kültüre sanata, edebiyata dair bilgilenmeleri gerekiyor. Geçmişini bilmeyen topluluklar geleceği kurgulayamazlar. Geçmişi yeniden inşa etmek için bileceğiz, geçmişin hatalarına düşmemek için bileceğiz. Biz geçmişte anlamlı bir millet, destansı faaliyetleri yönetim şekillerini medeniyetleri kurmuş bir milletler topluluğuyuz. Dolayısı ile biz Endülüs’ten de kendimizi ayrı görmüyoruz.”

KOMEK’LE YARINA IŞIK TUTULUYOR

Tüm bunlar ışığında, hanımların, beylerin, çeşitli sanat dallarıyla Selçuklu’yu, Osmanlı’yı, Endülüs motiflerini işlemeye KOMEK’in vesile olduğunu söyleyen Köseoğlu, sözlerine şöyle devam etti, “Biz aracız, amaç değiliz. Dünü dünde en iyi şekilde anlayarak, yarına ışık tutmaya çalışıyoruz. Sergiyi 60-70 bin insan gezmeye geliyor. İlçelerden günlük bin 500 kişi geliyor. Sergiyi geziyorlar, Mevlana Müzesi’ni geziyorlar, şehitliği geziyorlar gidiyorlar. Şehirde bir etkileşim oluyor. Ama en önemlisi, buraya gelenlerin eğitim durumu ne olursa olsun Endülüs’le ilgili zihinlerinde bir kırıntı oluyor. İslam’ın fenerlerinden birisi de Endülüs’müş fikri yerleşiyor. Dolayısı ile KOMEK’lerin tarihi bir misyonu olduğunu göstermiş oluyoruz. KOMEK’lerde erdemli bir toplum için araçtır. KOMEK’lerin temelde hedefi bu. Verilen derslerin tamamı ise araç. Serginin sergiden öte bir şey olduğunu vurgulamaya çalışıyorum.”

HASAN AYHAN / ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim