Osmanlı Sultanı IV. Murad Han, Bağdat seferine giderken Misâlî Babanın bulunduğu köyün yakınında bir yerde ordusunu istirahâta çekmişti. Bu sırada çevreyi dolaşan Sultan, onun köyüne uğradı. Köyün alt tarafında küçük bir kulübe gördü. Yaklaşıp kapısını çaldı. Kulübenin kapısı açılıp, Sultanı nur yüzlü bir zât karşılayarak içeri aldı. Onun velilerden olduğunun anlayan Sultan, hürmetle karşısında oturup bir müddet sohbet etti ve hayır duasını aldı. Ayrılıp giderken Sultana birkaç avuç bulgur ve bir torba saman verdi.

Sultan yemek zamanı gelince, Misâlî Baba tarafından verilen birkaç avuç bulgurun pilav yapılmasını emretti. Bu bulgur pişirilirken gitgide artıp çoğaldı ve kazanlar dolusu pilav oldu. Bütün ordu bu pilavdan bütün ordu yiyip doyduğu halde yine de arttı. Samanı da atlara vermişlerdi. Saman da artıp atları doyurdu.

Sultan, Misâlî Babanın bu kerameti üzerine tekrar huzuruna çıktı. Ona bazı hediyeler verdi. Misalî Baba, Sultanın hediyesine karşılık, elini koynuna sokup daha yeni açmış taze bir gül çıkardı ve Sultana verdi. Sultan, gül mevsimi olmadığı halde kışın böyle bir gül vermesinin de başka bir keramet olduğunu düşünerek bir müddet daha sohbet etti ve Allah dostunun hayır duasını aldı.

Bu duaların bereketiyle olsa gerektir ki IV. Murad Han, tarihte benzeri az görülen bir zafer kazandı.

Editör: TE Bilişim