İletişim çağının yaşandığı günümüzde bu durum avantaj olarak görünse de, bilgi kirliliğinin en fazla olduğu bir dönemi de yaşıyoruz. Bu olumsuz durum, yazılı eserlerin öneminin daha da artmasına vesile oluyor. Kültür ve medeniyet birikimi bakımından özel bir bölge olan Anadolu, bu yazma eserlerin de önemli bir adresi konumunda. Kökü yıllara hatta asırlara dayansa da, birçok ilim ve bilim adamınca ortaya konulan yazma eserler, günümüzde hala en doğru bilgi kaynağı olarak ışık olmaya devam ediyor. Bu önemli eserlerin bulunduğu önemli şehirler arasında ise hiç kuşkusuz Konya inkar edilemez bir yerde duruyor. Kadim şehir Konya'nın, Selçuklu ve Osmanlı'nın önemli miraslarının olduğu,  adından söz ettiren ilim adamlarını yetiştirmiş bir şehir olması, yazma eserler konusundaki önemini de ortaya koymuş oluyor. Bu anlamda Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü'nde yaklaşık 150 eser bulunuyor. Osmanlıca, Arapça, Farsça, Ermenice hatta Suryanice eserlerin de olduğu Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü eserleri, bu özelliğiyle sadece Türkiye'ye değil dünyaya ışık tutuyor. 

150'YE YAKIN KOLEKSİYON 

Konya Yazma Eserler Bölge Müdürü Bekir Şahin, Konya'da bulunan yazma eserler ve yapılan çalışmalar hakkında önemli bilgiler verdi. Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü'nün daha önce 1984 yılında Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi olarak açıldığını ve 2010 yılına kadar da Kültür Bakanlığı'na bağlı olarak Kütüphaneler Yayınlar Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışmalarını sürdürdüğünü hatırlatan Şahin, 2010 yılı Aralık ayında Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Kanunu ile 3 Bölge Müdürlüğü kurulduğunu söyledi. Bu Bölge Müdürlüklerinden birinin Konya olduğunu dile getiren Şahin, "Konya Bölge Müdürlüğü bünyesinde Manisa, Kayseri, Diyarbakır, Sivas ve Konya'da bulunan yazma eser kütüphaneleri bulunuyor. 1984'ten buyana yaklaşık 150 kütüphane ve müze koleksiyonu kütüphanemize dahil olmuş ve bu devirler hala devam etmektedir. Kütüphanemizin koleksiyonu bağış olarak, satın alma yoluyla ve resmi kurumlardan devir yoluyla koleksiyonumuz zenginleşmeye devam ediyor" dedi. 

ANADOLU'NUN HAFIZASI DURUMUNDA 

"Şuanda bulunan 150'ye yakın koleksiyon Anadolu'nun hafızası durumundadır" diyen Şahin, yazma eserlerin önemine dikkat çekti. Şahin, bu eserlerin kültürel bir miras olduğunun altını çizerek cümlelerini şöyle sürdürdü, "Osmanlı'dan ayrılmış ve yaklaşık 40 kadar devletin hafızası da burada yatmaktadır. Kitapların tamamı nadir matbu ve yazma eserler e-kitap halinde hizmet vermektedir. Yaklaşık 2 aydır da yeni kurulan bir sistemle birlikte bütün yazma eserler kurumuna bağlı, İstanbul Süleymaniye, Edirne, Bursa, Sivas, Çorum, Kastamonu gibi yaklaşık 18 yazma eser kütüphanesi müdürlüğünde bulunan kitaplara okuyucularımız bizim okuyucu salonumuzdan ulaşabilmekte ve inceleyebilmektedir. Biz burada kültürel özellikleri olan aynı zamanda sanatsal nitelikleri olan medeniyet tasavvurumuzun 1. kaynakları olan bu eserleri araştırmacılarımızla paylaşabiliyoruz. Standardımız 15 dakika. Bize gelen bir araştırmacı, bir kitabın dijitalini istediğinde kendisine kaynağı en geç 15 dakikada dijital olarak verebiliyoruz. Ama yazma eser kurumuna bağlı bütün kütüphanelere bir bilgisayarın başına oturan okuyucumuz istediği kitabı arayıp, bulup inceleyebilmekte. Bu hizmet ücretsiz verilmektedir. Araştırmacı olacak, her araştırmacıya 1 seferde 1000 varak eser verilebiliyor, yılda da 5000 varak eser verilebiliyor. Ama tüm eserlere ulaşabilirler."

'KONYA TARİHİ DERİNLİĞİ OLAN BİR ŞEHİR'  

Yazma eserler konusunda Konya'nın önemini vurgulayan Şahin, bunu kavrayabilmek için Konya'nın tarihi ve kültürel birikimini bilmek gerektiğini söyledi. Konya'nın tarihi derinliği olan bir şehir olduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti, "Medeniyetimizin en önemli dönemlerinden birisi Selçuklu dönemidir. İlmin, bilimin geliştiği bir dönemdir. Türkiye Selçukluları'nın da başkenti olması ve Sadrettin Konevi'nin kütüphanesinin Konya'da olması önemlidir. Yusuf Ağa Kütüphanesi hakeza Osmanlı'dan kalan bir kütüphanedir. Yusuf ağa Kütüphanesi'ne Konya'nın alim zatlarının da pek çoğunu eserleri bağışlanmıştır Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde. Bu anlamda Konya, kütüphanecilik açısından her zaman önemli bir bölge olmuştur. Hadimi Hazretleri döneminde o bölgede pek çok alim yetişmiş, pek çok kitap yetişmiş oradaki kitaplar da bizim bünyemizdedir. Biz Alaaddin'den Mevlana Müzesi'ne kadar baktığımızda Osmanlı döneminde sırf o bölgede bile 20 kadar medrese vardır. Bu medreseler aynı zamanda ilmin, bilimin öğretildiği yerler olduğu gibi, yazma eserlerin ve kitapların da üretildiği yerlerdir. Burada birçok eser üretilmiştir. Yine Hz. Mevlana'nın Fihi Ma Fihi, Divan-ı Kebir'i bunların hepsi Konya'da telif edilmiş, Konya'dan dünyaya yayılmıştır. Yani Konya tarihi birikimi olan bir merkez olarak yerini ve önemini korumuştur."

'DOĞRUYA EN YAKIN KAYNAKLAR'

Yazma Eserler Kurumu'nun ciddi çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Şahin, cümlelerine şöyle devam etti, "Bizim işimiz araştırma. Burada okuyucuya kitap çıkartılıyor ama burada bir serüven var. Kitap buraya ilk geldiğinde kitap inceleniyor, hasta mı hasarlı mı vs. Bunlar inceleniyor ve kimlikleştiriliyor. Daha sonra dijitale aktarılıyor. Bizim Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı'nın çok ciddi yayınları var. İbn-i Sina'nın yıllarca Batı tıbbında okutulmuş bir eseri en son yayımlandı. Bunları bütün okuyucular PDF'lerine ulaşabiliyor ve indirebiliyorlar. Her ne kadar iletişim gelişti, bilgi kaynakları çok kolaylaştı filan deniliyor ama bu olumlu gibi olsa da bilgi kirliliği hiç bu kadar olmamıştı. Bu yazma eserler de doğruya en yakın kaynaklar. Çünkü bunlar asırlarca tetkikten geçmiş eserler. Onun için bunlar hem bizim kültür ve medeniyetimizin birinci kaynağı hem de dünyanın ortak kültürel mirası bunlar. Mesela Mesnevi'nin dünyanın her yerine yayıldığını biliyoruz. Bizim hizmet ettiğimiz kitle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil bütün dünya buralardan istifade ediyor."

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim