Ahmet Eflaki kimdir?

Ahmet Eflakî, 13 yy.ın ikinci yarısı ile 14. Yüzyılın ilk yarsında yaşamış, Selçukluların sosyal, siyasi ve dini bakımından bilgiler veren büyük bir âlim, mutasavvıf ve Hazret-i Mevlana'nın torunu Ulu Arif Çelebiye intisap ederek Mevlevî sülukuna girmiştir.

Hayatı hakkında fazla bilgi sahibi olamadığımız Ahmet Eflaki'nin doğum tarihi kesin olarak belli değildir. Sakıp Dede'nin Sefine-i  Evliya adlı eserinde Mevlana'nın babası Baha Veled zamanında 110 yaşında ulunan Ahi Natur'un oğlu ve Bedreddin Tebrizi'nin talebesi olduğunu zikretmektedir.  (1)

Ahi Natur, Menakibül Arifin'de de zikredilmekle beraber(2) yaşadığı yıl itibarıyla Eflakinin babası olması mümkün değildir. Çünkü Konya'da Kürkçüler Hamamı'nda bulunduğu ve Bahaeddin Veled'e intisap ettiği zaman 105-110 yaşlarında idi. Bahaeddin Veled, 1231 yılında Konya'da vefat etmiştir. Bu tarih, Eflaki'nin doğumu ve yaşadığı zaman açısından çok erken bir dönemdir.

Tahsin Yazıcı ve Nuri Şimşekler Sakıp Dede'nin verdiği bilgileri tenkit ederek bu bilgilerin tarihi gerçeklere uymadığını ifade etmektedirler. Nuri Şimşekler, "Ahmet Eflaki" adlı makalesinde, Sakıp Dede'nin Eflakinin doğum tarihi olarak verdiği 1250 yılı yanlış olarak değerlendirmekte, babasının adı belirtilmeden Özbek Han (1282-1341)'ın sarayında vefat ettiğini ve kendisine bir hayli miras bıraktığı,  bilgisini vermektedir.(3)

Ahmet Eflaki, ünlü eseri Menakibül Arifin'de, babasının Özbek Han'ın sarayında önemli bir görevde bulunduğunu ve çok zengin olduğunu ve yüklü bir servet bıraktığını teyit etmektedir.  Eflaki bu hususta şöyle bir anısını zikretmektedir: "Bu hikâyeyi anlatan bu hâki kul rivayet eder ki: Çelebi ile birlikte Kayseri'den çıkıp Sivas'a doğru gidiyorduk. Amasya kadısı Mevlana İmadeddin, Sivas hatibi Sadeddin ve onun kardeşi Mecdeddin Hafız ve daha pek çok büyüklerle beraber bulunuyorlardı. Çelebi atın üzerinde uyumuştu. Bir adam bu kulun babasının Özbek Han'ın sarayında öldüğünü ve ondan birçok mal kaldığını ve onları muhafaza ettiklerini ve oğlunun gelip almasını beklediklerini söyledi. Filhakika babam büyük ve ünlü bir adamdı. Ben bu haber üzerine ağlayıp üzüldüm ve içimden "Sivas'a ulaştığımız vakit izin almadan babamın bu eşya ve kitaplarını almak için gideyim ve onları ele geçirdikten sonra tekrar çelebinin hizmetine geleyim"diye geçti. Çelebi birden bire uyanarak; "O malın bize lüzumu yoktur. İzin almadan gidersen helak olduğun gündür." diye bağırdı…"(4) Bu ibarelerden anlaşılıyor ki Ahmet Eflaki'nin babası Özbek Han'ın sarayında yaşamış ve orada vefat etmiş zengin ve âlim bir kişidir. Fakat ismi belli değildir.

Ahmet Eflaki, zamanın pek çok ilimlerini öğrenmiş, bilhassa yıldız ilminde büyük şöhret kazandığı için Eflakî (feleklerle ilgili) namıyla maruf olmuştur. Birçok seyahatler yapmış, 1291'de Anadolu'ya gelerek Konya'da Sultan Veled'i ziyaret etmiş, daha sonra da Ulu Arif Çelebi'ye intisap etmiştir. Ulu Arif Çelebi'ye intisabından dolayı Arifi mahlasıyla da anılır. Ulu Arif Çelebi'nin vefatından sonra postnişin olan kardeşi Şemseddin Emir Abid Çelebi'nin hizmetine girmiştir.

Eflaki, Ulu Arif Çelebi'nin hizmetinde bulunduğu(1312-1319) yıllarda onunla birlikte pek çok seyahatlere katılmıştır. Kayseri, Sivas, Bayburt, Kütahya ve Tokat gibi Anadolu'nun pek çok şehirlerini gezmiş, gezdiği yerler hakkında notlar almıştır. Çelebi bu kayıtlardan haberdar olduğu zaman 1317'de onun isteğiyle meşhur eseri Menakibül Arifin'i yazmaya başlamış ve bir yıl sonra da tamamlamıştır.

Abid Çelebi'nin hizmetinde bulunduğu yıllarda aynı zamanda dergâhın türbedarlık hizmetlerini de ifa eden Eflaki, 1358'de eserini on bölüme ayırarak tamamlamıştır.

Hazret-i Mevlana'nın ailesiyle ilgili bilgiler veren Ahmet Eflaki, I. bölümünde Ebubekir soyundan Belh'li Hatip oğlu Ahmet'in oğlu Bahaeddin Muhammed'in hayatı, Konya'ya gelişi, İkinci bölümde Seyyid Burhaneddin Tirmizi, Üçüncü bölümde Mevlana Hazretlerinin menkıbelerinden bazıları, dördüncü bölümde Şems-i Tebrizi; beşinci bölümde Şeyh Selahaddin Zerkubi, altıncı bölümde Hüsamedin Çelebi, yedinci bölümde Sultan Veled, sekizinci bölümde Ulu Arif Çelebi, dokuzuncu bölümde Şemseddin Emir Abid ve onuncu bölümde onuncu Bahaeddin Veled'in eşi, çocukları ve onun neslinden gelenler hakkında bilgi verilmiştir.

 Farsça olarak kaleme alınan Ariflerin Menkıbeleri 1797'de Abdülkadir eş-Şeyh Dede Efendi tarafından Türkçeye tercüme edilmiş, Tahsin Yazıcı 2 cilt olarak 1995 yılında Latin harfleriyle tenkitli MEB tarafından basılmıştır. 2001'de yeniden basılmıştır. Tahsin Yazıcı, yazar hakkında tafsilatlı ilgi verdikten sonra kitapta verilen bilgileri tenkide tabi tutmuş, kitabın sonuna küçük bir lügatçe ve indeks eklemiştir.

Ahmet Eflaki'nin Menakibü'l Arifinden başka Türkçe kaleme aldığı dört adet de şiiri bulunmaktadır.

"Ey ki hezar aferin bu nice Sultan olur

Kulu olan kişiler hüsrev-i hakan olur

…

Her ki bugün Veled'e inanuben yüz süre

Yoksul iken bay bay ise sultan olur"

1360 yılında Konya'da vefat etmiştir. Mezarı Mevlana Türbesi civarındadır. Mezar taşı bir evin bahçesinde bulunmuş ve 1929 yılında Mevlana Müzesine getirilerek muhafaza edilmiştir. Arapça ibareli mezar taşındaki sözlerin Türkçe ifadesi; Baki olan Allah'tır. Büyük bilgin her şeyi gereğince bilip, zamanın eşsiz, asrının tek âlimi, rahmete mazhar olmuş ve suçları örtülüp yarlıganmış olan Arif'e mensup Eflaki, 761 yılının recebinin sonuncu pazartesi günü yokluk evinden varlık yurduna göçtü. Allah onu rahmetine ulaştırsın, suçlarını yarlıgasın."(5)

13.ve 14. asır Türk- İslam coğrafyasındaki halkın yaşayışları, inanışları, kültürel ve ekonomik durumu,  Hz. Mevlana ve ailesi, etrafındaki mühibbanı hakkında teferruatlı bilgiler veren, abartılı; fakat akıcı bir üsluba sahip kalem ve gönül ehli Ahmet Eflaki'yi rahmetle anıyor; Allah'ın mağfireti üzerine olmasını niyaz ediyoruz.

Dipnot:

1)Ahmet Eflaki, Menakıbü'l Arifin ve Meratibü'l Kâşifîn, (Terc: Tahsin Yazıcı), C: I, s.12, (Önsöz)MEB Yay, 2001/İST.

2)Eflaki, a.g.e. C:I,196-197,

3) Şimşekler, Nuri Yrd. Doç. Dr, "Ahmet Eflaki", Konya Ansiklopedisi, C:I, s.65.büyükşehir belediyesi kültür yay, 2010/KONYA

4)Eflaki, a.g.e, C:2, s.527.

5) Şimşekler, a.g.m., s.66.

Anuş Gökce

 

Editör: TE Bilişim