Her şeyin başı sağlık diyerek yazıma başlayıp, sonrasında ise bu illet virüsün ülkemiz ihracatına olası etkilerini değerlendirmeye çalışacağım. Şunu da ifade etmek isterim ki bu virüsün önü alınmaz ve Çin’deki etkisi bir -iki ay daha giderse küresel ticaret ve haliyle de küresel büyüme oranlarında büyük sıkıntılar oluşturacağı gözüküyor.

ÖNCE KOMPLO TEORİSİ

ABD başkanı Trump’ın en büyük serzenişi Çin’de üretim yapan ABD firmalarına idi. Özellikle küresel ölçekte büyük hacme sahip olan bu firmaların fabrikalarını ABD’ye getirmek istiyordu. Bu esnada ABD -Çin arasında Ticaret Savaşlarının ilk ateşkesi olarak adlandırabileceğimiz FAZ 1 anlaşmasından yaklaşık 2 hafta içerisinde koronavirüs Çin’de sirayet etti. Bu süreçte sadece ABD firmaları değil, birçok uluslararası firma önce Çin’deki üretimlerini durdurdu, bir kısmı mağazalarını kapattı. Şimdilerde ise birçoğunda da ABD’ye geri dönme düşüncesi oluşmuş durumda. Bakalım ne olacak? Hep beraber göreceğiz.

KÜRESEL TİCARET VE BÜYÜMEYE BAKARSAK

Küresel ticaretin ve buna bağlı büyüme korelasyonunun öncü göstergelerinden birisi olan Kuru Yük Endeksi (BDI) 425 seviyesine gerileyerek, Nisan 2016'dan bu yana en düşük değere geldiğini görüyoruz.

Günlük olarak hesaplanan endeks, gemilerin belirli bir rota üzerindeki ağırlık maliyetlerinin hesaplanmasıyla oluşturuluyor. Bu endeksin önemi ise küresel büyümeyle olan korelasyonu nedeniyle. Dolayısı ile önemle takip edilen bir gösterge.

Küresel ticaretin bir boyutu ise iş insanlarının seyahati veya küresel hizmet sektörünün en önemli bileşeni olan havayolları. Burada da büyük sıkıntıların olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz.

Çin aynı zamanda küresel emtia ticaretinin ve emtia fiyatlarının belirlenmesinde ayrı öneme sahip olan bir ülke. Örneğin, Çin, bazı emtialar da dünyadaki talebin yüzde 50'sinden fazlasını oluşturuyor. Dünyadaki çimento tüketiminin yüzde 59'u, nikel tüketiminin yüzde 57'si ve bakır, çelik ve kömür tüketiminin yüzde 50'si Çin tarafından yapılıyor.

Bu esnada gerek IMF gerekse birçok uluslararası kuruluş ve derecelendirme şirketleri hem Çin büyümesindeki hem de küresel büyümedeki öngörülerini önceki hesaplamalarına göre aşağı yönde revize ettiler. Böyle giderse daha da aşağı yöne gidecek gibi gözükmekte.

ÜLKEMİZE GELİRSEK

Koronavirüs’ün ilk olumlu etkisini solunum maskelerinde yaşayan ülkemiz literatürde olmayan farklı ticaret modellerin de gerçekleştirdi. Öncesinde bu maske imalatçıları büyük siparişle karşılaşınca vardiyalarını 3’e çıkardılar ve siparişleri yetiştirmeye çalışırken, diğer taraftan Çin’den maske ithal etmiş firmalarımız, bu ürünleri hiçbir işleme koymadan daha fahiş fiyatlara Çin’e tekrar sattılar. İşte bu model benim şu ana kadar görebildiğim yeni bir model oldu. “Re – Export” diye ifade edilen “Transit Ticaretin” başka bir boyutu olarak karşımıza çıktı ki ben modele âcizane “Re Origin Export” ismini koydum. Menşe ülkesine işlem yapmadan yeniden ihracat. 

BU ARADA HERŞEY GÜLLÜK GÜLÜSTANLIK DEĞİL

Mermer ihracatçıları işte tamda bu süreçte gümlemiş durumda. Özellikle Blok Mermer ihracatında en fazla ihracat yaptığımız ülke Çin olduğundan şimdi kara kara düşünmeye başladılar. Çin bizden bu ürünleri alsa bile göndereceğimiz gemi yok.

KRİZ VE FIRSAT ARASINDAKİ İKİLEM

Söylenen ve yazılanları hepiniz gibi bende dinliyor ve okuyorum. İfadelerin geneli ise “Türkiye bu süreçte ihracatı fırsata çevirebilir”, “Çin’e alternatifi olabilir” çok güzel ve iç gıcıklayıcı ve tatmin eden cümleler ama önce algımızı ve tabi ki de zihniyetimizi değiştirmemiz lazım.

KRİZ-FIRSAT VE ZİHNİYET PROBLEMİ

Algımızdaki ilk problem kısa vadeli vur kaç taktiğidir. Yani şu anki maliyetlerle sen ülke olarak Çin’e alternatif olamazsın. Ancak kısa vadede vur kaç yapabilirsin. Bunu unutmayalım. Dolayısı ile algıdan kastım zihniyetimizi değiştirmemiz lazım. Yani “vur kaç yapalım”, “krizde Çin pazarlarına mal ihraç edelim” yanlış bir zihniyettir. Uzun vadede sizden de götürecek bir düşünce şeklidir.

Madem öncesinde fiyatlardan kaynaklı satamadığın ürünleri, Çin’deki kriz sebebiyle bu pazarlara satacaksın. Önce;

  1. Zihniyetini değiştireceksin (bizdeki malum stokçuluk zihniyeti. Fırsattan istifade vur kaç yap. Olmaz öyle)
  2. Yeni pazara ihracat yaparken daha önce mal satamadığın firmanın, ülkemize ve firmanıza olan algısını değiştireceksin
  3. Algı değişikliği; ürün işlevi, kalitesi, ambalajı, zamanında teslim gibi parametrelerdeki üstünlüğünü göstererek yapacaksın
  4. Gerekirse müşteriyi kazanmak için fiyatı aşağı çekeceksin fırsatçılık yapmayacaksın
  5. Bundan sonra kısa vadeli değil, uzun vadeli iş modeline geçeceksin

Tüm bu söylediklerim yeni gireceği pazarlarda kalıcı olmak isteyen firmalarımıza. Diğerlerine zaten söyleyecek lafımız yok.

TİCARET BAKANLIĞI SÜREÇTE PROAKTİF OLMALI

Mermer’de - tekstil ve gıda ürünlerinde yeni pazarlar bulunması için Çin’in en fazla sattığı ülkelerin listeleri çıkarılmalı, gerekirse hedef ülke ve öncelikli ülke listeleri  Ticaret Bakanlığı tarafından güncellenmeli ve bu süreçte alternatif ve yüzdesel bağlamda teşviklere yeni eklemeler yapılmalı ki, ihracatçıda proaktif olsun.

SONUÇ : Liderler normal zamanda değil, kriz zamanlarında özelliklerini gösterme imkanını nasıl buluyorsa, lider olan veya olacak firmalarda bu zamanlarda kendini gösterecektir umuduyla.