2019 yılının Aralık ayında Çin’de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Korona virüs 3 aydan bu yana da ülkemizde öldürücü etkisini sürdürmeye devam ediyor.

Ülkemizde vaka ve ölüm sayıları yaklaşık 20 gündür, hafif dalgalanmalarla birbirine yakın rakamlar izlemektedir. 

Son verilere göre; Türkiye’de toplam 2.415.179 test yapılmış, bunlardan 172.114 pozitif vaka tespit edilmiştir.

Bu vakalardan 144.598 kişi iyileşmiş, 4.729 kişi maalesef hayatını kaybetmiştir. Halen 642 kişi yoğun bakım, 281 kişi de entübe hastası olmak üzere 22.787 aktif korona hastası bulunmaktadır.

Şunu da ilave etmek gerekir ki bu 22.787 korona hastası hastanelere müracaat edenlerin sayısıdır. Hastaneye müracaat etmeden hastalığı ayakta geçirenler bu sayıya dâhil değildir. Bunların kimler olduğu bilinmediği için her bir kişi ile aramızdaki mesafeyi korumamız gerekiyor.

Son 24 saat içindeki veriler de şöyle: Test sayısı 37.225, pozitif vaka sayısı 993, vefat sayısı 18, iyileşen hasta sayısı 3.218.

İki gün önce 24 saat içinde; 35.335 test sayısı, 914 yeni vaka, 2.647 iyileşme ve 23 vefat vardı.

Bir gün önce ise; 39.361 test sayısı, 989 yeni vaka, 3.411 iyileşme ve 19 vefat vardı.

Tablo incelendiği zaman ilk zamanlara göre; iyileşen hasta sayısındaki artış ile vefat sayısındaki düşüş hemen dikkati çekmektedir.

İlk dönemlere göre yoğun bakım ve entübe hasta sayısında gözlenen büyük düşüşten sonra son 5 gündür yeniden yavaş yavaş artışa geçmesi de dikkat çeken diğer husustur.

Bir diğer dikkat çeken husus da 2 Haziran’da 700 lere düşen pozitif vaka sayısının 4 Haziran’dan itibaren 900 lere, binlere yakın bir seviyeye yükselmesidir.

Şunu da belirtelim ki bu dalgalanmalar beklenen, tahmin edilen ve öngörülen rakamlardır. Her şeye rağmen gelinen nokta oldukça başarılı ve olumludur.

Genel olarak görülen bu olumlu gelişmenin bundan sonra da artarak devam etmesi ve kısa bir süre sonra da virüsün sıfırlanması en büyük temennimizdir.

Bu olumlu gelişme kendini hissettirmeye başlayınca ülkemizde 1 Haziran’dan itibaren Yeni Normal Süreç devreye sokuldu.

Nedir bu Yeni Normal Süreç?

Maskenin kullanıldığı, en az 1,5 metrelik kişisel mesafenin korunduğu ve el temizliğine azami dikkatin gösterildiği, bu şartlar dâhilinde kısıtlamaların en asgari seviyeye indirildiği bir yaşantı süreci. 

Şayet maske, mesafe ve temizlik içeren bir yaşantı içinde olursak bu virüsten kısa zamanda tamamen kurtulmak mümkün.

Aksi halde her şey geçti bitti, eskisi gibi normal hayatımıza dönebiliriz düşüncesiyle hareket ederek maske, mesafe ve temizlik kurallarını bir kenara bırakırsak bu virüsten kurtulmamız çok zor olacağı gibi ikinci bir dalga gelme ihtimalini de arttırmış oluruz.

Demek ki her şey kendi elimizde… Bu virüsün nasıl bir seyir izleyeceği tamamen bize bağlı…  Bize toplum olarak bu üç basit kurala tam manasıyla riayet etme görevi düşüyor. Maske, mesafe, temizlik. 

Son 15 günden bu yana bilhassa vefat sayısındaki düşüş, virüsün eski tesir gücünü azalttığı fikrini güçlendiriyor.

Virüsün aşısı bulundu mu? Hayır.

İlacı bulundu mu? Hayır.

Toplumumuzun bilhassa son günlerde yüzde yüz tedbir kurallarına tam manasıyla uyduğunu söylemek mümkün mü? Maalesef yine hayır.

Bunlar olmadığına göre ilk zamanlar günde yüzlerle ifade edilen ölüm sayısı niçin son 15 – 20 gündür onlara, yirmilere düşüverdi?

Geriye bir tek sebep kalıyor. O da virüsün mutasyon geçirdiği.

Hastanelerden aldığımız haberlere göre, yeni vakalarda görülen semptomların eskisi gibi ağır olmadığıdır. Yeni vakalarda hastalar yoğun bakım veya entübe gerektirecek boyutta ağır semptomlar göstermiyorlarmış.

Hastaların çoğunluğu evine gönderilerek evinde karantina uygulamasına tabi tutulmakta, geriye kalanlar da hastanede tedavi görseler bile durumları ağır olmamakta imiş.

Bu durum virüsün mutasyon geçirerek ölümlü halini ortadan kaldırdığı fikrini güçlendirmektedir. Son gelişmelere baktığım zaman ben de virüsün mutasyon sürecine girdiğini düşünüyorum.

Ama bu sadece tabloya bakarak söylenebilen bir düşüncedir. Virüsün mutasyon geçirdiği ile ilgili henüz bilimsel bir çalışma sonucu yoktur ve ilmi otoritelerden böyle bir açıklama söz konusu olmamıştır.

Tamam korona virüsün gen yapısı, daha önce ortaya çıkan SARS ve MERS virüsleri gibi mutasyona çok uygundur. Yapılan araştırmalar virüsün gen yapısında sürekli değişiklikler gösterdiğini ortaya koymaktadır.

Ancak virüsün olumsuz olarak da yani ölümcül halini arttıracak şekilde de mutasyon geçirebileceğini unutmamak gerekir.

Onun için virüsün son günlerde şiddetini azaltmış olması, onun olumlu yönde mutasyona uğradığına kesin delil olamaz. Böyle bir görüntü ve böyle bir ihtimal var olsa bile, bu durum bilimsel olarak açıklanmadıkça kesinleşmez.

Bu nedenle tedbirleri gevşeterek maske, mesafe ve temizlik kuralını ihmal etmemek gerekir.   

Korona virüs ile ilgili tedbir, teşhis ve tedavide Türkiye’nin, dünyadaki diğer tüm ülkelere göre çok daha iyi noktada olduğu kesin.

1 Haziran’a kadar ki kısıtlamalar döneminde halkımızın gerçekten kurallara büyük çoğunlukla riayet ettiğini söyleyebiliriz. Baştan beri çocuklarımızı ve yaşlılarımızı koruma altına almamızın da olumlu etkisi oldu.

Bütün bunların sonucunda geldiğimiz nokta çok çok iyi.

Şu da var ki son günlerde sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada virüsün öldürücü etkisi azalmış görünüyor.

Bu durum sıcaklara mı bağlı, mutasyona mı bağlı, hastalık tanındıkça ve eldeki veriler arttıkça krizin daha iyi yönetilmesine mi bağlı yoksa başka bir sebebi mi var henüz bilmiyoruz ama bu sebeplerin her birinin etkisi olduğu muhakkak…

Bilinen bir şey varsa o da virüsün tam manasıyla etkisini kaybedinceye kadar üçlü tedbir kuralına devam etmemiz gerektiğidir.

Hastalığın başladığı günlerde işi ciddiye almayan ve tedbirlerde gevşeklik gösteren ülkeler çok ağır bedeller ödediler.

Biz de bundan böyle bu üçlü tedbirde gevşeklik gösterirsek Allah korusun ikinci dalgaya yakalanma ihtimalini göz ardı etmeyelim.

Hiç kimse “bana bir şey olmaz” demesin. Sana bir şey olmasa bile senden, başkasına bulaşan hastalığın o kişilerde öldürücü etki yapabileceğini unutmamak ve kul hakkına girmemek gerekir.

Öyle ise maske, mesafe, temizlik kuralını unutmayalım.

Son olarak ilginç bir bilgi ile yazımı tamamlamak istiyorum.

Tüm dünyada dolaşımda bulunan virüsün sayısı, ağırlığı ve hacmi ne kadardır diye kafama bir soru takıldı.

Sizin kafanıza da böyle bir soru takıldı ise buyurun okuyun. İşte cevabı:

Önce katrilyondan sonra ne geliyor ona bakalım. Katrilyondan sonra kentilyon ve seksilyon geliyormuş. Trilyondan sonra katrilyonun geldiğini biliyorduk ama kentilyon ve seksilyonu ben yeni öğrendim.

Tüm dünyada kentilyon ve seksilyon rakamlarının bile az geldiği, ifade edilemeyecek kadar fazla olan bu kadar çok virüsün toplam ağırlığı ne kadarmış bakın.

Seksilyonlarca desek bile az gelen yani matematiksel olarak açıklanamayacak kadar çok fazla sayıda olan bu kadar virüsün toplam olarak en fazla 2 gram kadar olduğu ve hacminin de en fazla bir avucu ancak doldurabileceği belirtilmektedir.

Sadece 2 gram ağırlığındaki ve bir avuç hacmindeki bir virüsün tüm dünyayı ve yaklaşık 8 milyar insanı esir aldığı düşünülürse, o virüsü yaratan Allah’ın büyüklüğünü düşünelim bakalım. Tabi aklımız alırsa… 

Ziya Paşa’nın dediği gibi:

"İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez,

Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez."

Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.