Covid 19 isimli korona virüs bu günlerde yayılmasını ve ölüme sebebiyet verme özelliğini arttırdı.

İlk dalga Türkiye’mize geldiği Mart, Nisan aylarında yaşandı ve büyük kayıplara yol açtı.

İkinci dalga düşeceği beklenirken yaz aylarında geldi ve yine büyük kayıplar yaşadık.

Şimdi de üçüncü dalgayı yaşıyoruz.

Bu dalga tam anlamıyla ölüm dalgası oldu.

Öyle ki korona virüsün ülkemize geldiği tarihten bu yana gerek vaka sayısında gerekse ölümlerde en büyük rakamlara ulaştık.

Günlük 30 bin civarında vaka sayısına, 7 bin civarında hasta sayısına ve 200 civarında vefat sayısına ulaşıldı.

Bu demektir ki her gün 30 bin kişi virüse yakalanıyor, bunlardan 7 bini hastalanırken diğerleri ya belirtisiz veya çok hafif geçiriyorlar. Her gün 200 civarında insanımız da hayatını kaybediyor.

Bu güne kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 14 bine ulaştı.

Gelinen bu durumdan birinci derecede sorumlu olanlar, tedbirlere uymayanlardır.

Maalesef halkımız gereken tedbirlere uymamakta, maskeyi gerektiği şekilde kullanmamakta, mesafeye riayet etmemektedir.

Bu sebeple sıkı ve zorunlu tedbirler uygulanması gerekli oluyor.

Daha önce başlatılan bazı tedbirlere daha sıkı tedbirler ilave edildi.

Bu sıkı tedbirlerin aşı uygulamasının tamamlanacağı güne kadar sürmesi bekleniyor.

Milletçe maske, mesafe, temizlik tedbirlerine tam uysa idik bu sıkı tedbirlerin devreye girmesine gerek kalmazdı. Hiç kimse şikâyet etmesin, bunu biz istedik.

Bu konuda sürekli yazıp çizdik. Ama anlamak istemeyenler bir türlü anlamadı.

Şu hususu bir türlü anlamadılar: Virüs kendisi yayılmıyor, onu biz yayıyoruz.

Virüsü yayan, bulaştıran, dağıtan, hastalıklara ve ölümlere sebep veren tamamen biziz.

Biz aklımızı kullanıp maske ve mesafeye tam uysa idik, virüs bu kadar dolaşım yapma imkânı bulamazdı.

Kendisinin virüs taşıdığını bilerek aramızda dolaşan çok sayıda insan var maalesef…

Pozitif olduğunu bile bile karantinaya uymadan dışarda gezenlere ve virüsü herkese bulaştıranlara söylenecek çok sözümüz var. Zaten hep söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz.

Ama bu söylemlerimiz anlamayanlar üzerinde zerre tesir etmiyor. Ne hak biliyorlar ne hukuk… Ne kul hakkı biliyorlar, ne sorumluluk… Ne kendilerini düşünüyorlar ne çevrelerini… Ne hastalıklardan ders alıyorlar, ne ölümlerden…

Böylelerine daha başka ne denir bilmiyorum ama onlar anlamasa da biz yazmaya devam edeceğiz.

****    ****    ****

Sağlık Bakanımız hemşehrimiz Fahrettin Koca, 50 milyon doz Çin aşısı, 25 milyon doz da Alman aşısı olmak üzere toplam 75 milyon doz aşı anlaşması yapıldığını açıkladı.

Bu aşılar Aralık ayından başlanarak, Mart ayı sonuna kadar peyderpey ülkemize gelecek.

Böylece 11 Aralık’tan başlanarak Mart ayı sonuna kadar 37 milyon beş yüz bin kişi aşılanmış olacak.

Nisan ayından itibaren de yerli aşı uygulanmaya başlanacak İnşaallah…

Böylece korona virüs illetinin sonuna gelinmiş olacak.

Öyle görünüyor ki bir aksilik olmazsa Haziran - Temmuz ayı gibi milletçe rahatlamış olacağız ve normal hayata dönebileceğiz Allah’ın izniyle…

İlk aylarda, aşı bulunsa bile Türkiye’ye gelmesi aylar sürer deniyordu. Şimdi görüldü ki ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerle aynı anda Türkiye halkı da aşıya kavuşuyor.

Üstelik bu aşılar ücretsiz yapılacak. Bu, devletimizin halkımıza büyük bir hizmetidir.

Ancak, o gün gelinceye kadar maske, mesafe, temizlik kurallarına tam olarak uymamız şart. Aksi halde vakalarda ve ölümlerde çok daha büyük rakamlara ulaşılabilir.

Son günlerde akraba ve dostlardan yine kayıplarımız ve hastalarımız oldu.

Yakın çevremizden çok sayıda kişi ya hastanede ya da evinde bu illetle mücadele etti ve etmeye devam ediyor.

Bu illet genç – yaşlı dinlemiyor. Musallat olduğunu ya ölüme sürüklüyor veya ağır hastalığa duçar ediyor.

Bu sebeple son derece dikkat etmeye ve tedbirlere önem vermeye mecburuz.

Tedbirlere uymadan hiç kimse “Allah bizi korur” demesin. Allah hiç kimsenin koruma memuru değil.

Allah akıl, fikir vermiş. Herkes aklını kullanarak kendisini ve çevresini koruma tedbirine uyacak. Yani biz sebebini işleyeceğiz, Allah sonucu takdir edecek. Bize de bu sonuca rıza göstermek düşer.

Hadis-i Şerif’te geçtiği şekilde önce devemizi sağlam kazığa bağlayacağız sonra Allah’a emanet edeceğiz.

Ayette emredildiği gibi kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmayacağız.

Zor bir dönemden, çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bu dönemde hepimize büyük görev düşüyor. Kim bu görevde bile bile sorumsuzluk veya ihmal gösterirse dünya ve ahiret sorumluluğu onların üstünedir.

Rabbim en kısa zamanda bu illeti başımızdan defetsin,  ümmeti Muhammedi ve tüm insanlığı bir an önce selamete çıkarsın, felaha ulaştırsın, bir çıkış lütfetsin İnşaallah…

Yazımı daha önce yazdığım şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

 

GÖÇ MÜ VAR?

Korona illeti çok can alıyor,
Ebedî âleme toplu göç mü var?
Burgusu, zıpkını ile dalıyor,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Tedbirler eksikse ordu getirir,
Birer birer değil toptan götürür,
Bir eve girerse tümden batırır,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Bu ara ülkeyi tedbirsiz gördü,
Her yeri, herkesi kuşattı sardı,
Kimi buldu ise yatırdı, serdi,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Milyonlarca insan illeti kaptı,
Bunların çoğu da hayattan koptu,
Tedbire uymayan doğrudan saptı,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Durmuyor ölümler, peş peşe gelir,
Hoca hacı demez ne canlar alır,
Geride çok mahzun gönüller kalır,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Bu kadar çok ölüm görmedik ki hiç,
Bu kadar kedere girmedik ki hiç,
Ecele bu kadar ermedik ki hiç,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Vücuda girince yıkıma başlar,
Üç beş gün içinde bedeni tuşlar,
Beraber giderler evlatlar, eşler,
Ebedî âleme toplu göç mü var?

Ne büyük belaymış bu başımıza,
Zehir kattı bizim her aşımıza,
Gördük ki gelince bu yaşımıza,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Salih Sedat virüs hep can yakıyor,
Öldüren dikeni kalbe çakıyor,
Gözyaşları durmaz kanlı akıyor,
Ebedi âleme toplu göç mü var?

Salih Sedat Ersöz