İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy, ne de güzel demiş:

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak...

Şafak vakti sökerken, hafif bir tebessümle esen rüzgarın dalgalandırdığı al sancak bu ülkenin dağında ovasında, tepesinde düzlüğünde, doğusundan batısına; kuzeyinden güneyine her yerinde dalgalansın diye çektiğimiz onca çile korkusuzca verdiğimiz mücadeleden ötürüdür.

Korkma diyordu İstiklal şairi...

Bu ülkede son bir ocaktan duman tütene kadar korkmadan varlığını sürdürmeye devam et. Mücadeleden asla yılma. Ülken üzerinde oynanan oyunları gör, aklını başına devşir, milletinin bayrağı da ilelebet dalgalansın göklerde...

Bugün de korkmamak gerekiyor ve korkmuyoruz...

Vatan hainlerinin ihanetleri saymakla bitmiyor. Dış mihraklarla seviyesiz bir ilişki içerisinde olan kalleşler öbeği, bir kar topu gibi yuvarlandıkça çığa dönüşse de güneş yüzünü gösterdiğinde eriyip gitmeye mahkum kalıyor. 

Yeter ki korkmayalım, yeter ki uyanık olalım. Üzerimize doğru gelen çığın farkında olalım. Büyüdükçe daha tesirli hale gelen bu çığın bir faciaya yol açmasını önlemek için güneş doğsun üzerimize. 

Hamd ediyoruz. Şükrediyoruz...

Üzerimizdeki bu ölü toprağını atıp silkelendiğimiz için, tekrar kendimize geldiğimiz ve diriliş ateşini yeniden yaktığımız için... Bir güneş gibi yeniden doğduğumuz için şükrediyoruz...

Sen de korkma masum insan!

Vatana ihanet edenleri temizlemek için verilen mücadelede belki sen de etkilendin. Belki sana da sıçradı çamurun izi. Ama sen korkma...

Bu hak ve batıl arasında verilmiş olan bir savaş.

Kendinden emin olduğun sürece sana bir şey olmayacak. Doğrularından ve doğru bildiğinden vazgeçmediğin sürece aklanıp paklanacağın günler sana her geçen gün daha da yaklaşacak...

Elbet üzerimizdeki kara bulutlar dağılacak. O güneş sıcak yüzünü senin için yeniden gösterecek.

İnsanın başına her an her şey gelebilir. Daha önce de ifade ettim. Bu süreç hepimiz için zor geçecek. Kolay değil. Koskoca bir ülkeyi hainlerin elinden kurtardık. 40 yıldır ilmek ilmek ördükleri kalleşçe planlarını 4 saat içerisinde yerle bir ettik. 

Bunun artçıları olacak elbet. 

Şu an büyük büyük operasyonlar yapılıyor. Benim daha önce görmediğim, şahit olmadığım olaylar yaşanıyor. 

Gözaltına alınanların, hapse atılanların haddi hesabı yok. Bazı şeyleri açıklayabilmek için 'kader' diyoruz ve susuyoruz. 

Kaderimizde bunları yaşamak varmış ki yaşıyoruz. 

Haklıyı haksızı ayırt etmek de liyakat sahibi yöneticilerimizin, üstünlüğüne her daim inandığımız hukukun ve adalet sistemimizin elinde...

İpten döndüğümüzü unutmamak ve sadece sabrederek hakkın yerini bulacağı günlerin gelmesini beklemek gerekiyor.