Konya Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) ve Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu üyeleri İsrail'in Gazze'de insanlığa karşı işlemiş olduğu suçlar ve savaş suçları hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcılığı'na basın açıklamasıyla birlikte suç duyurusunda bulundu. Konya Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Başkanı Av. Levent Babacan, Gazze’nin dünya nüfusunun en yoğun olduğu şehirlerden olan ve yaklaşık 5 bin yıllık tarihi olan 2,5 milyon insanın yaşadığı bir şehir olduğunu ve sürekli bombalanmakta olduğuna dikkat çekerek, “ Gazze’de işlenen suçlar bakımından UCM yetkilidir. 2015 yılında Filistin Otoritesi Roma Statüsü'ne taraf oldu. Böylelikle UCM'nin Filistin toprakları üzerinde işlenen suçlar üzerindeki yetkisini kabul etti. 2021 yılında UCM savcısı, Filistin toprakları üzerinde işlenen uluslararası suçlarla ilgili bir soruşturmayı zaten açmış bulunmaktaydı. Son Gazze olaylarını da bu soruşturma çerçevesinde ele alması gerekir. UCM'nin yetkisi şu uluslararası suçlarla sınırlı: Soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu. UCM devletleri değil, bu suçları işleyen kişileri yargılar. İsrail'in sivil halkı yerinden edip göçe zorlaması hem 1949 Cenevre Sözleşmesi'ne, hem Roma Statüsü ‘nün 8. Maddesine aykırıdır. Bir savaş suçudur. İsrail'in bu toprakları bombalayacak ya da işgal edecek olması, zorla göçü haklı kılmaz. İsrail’in sivil halkı yaşamlarını sürdürmek için gerekli elektrik, su, yakıt gibi ihtiyaç malzemelerinden yoksun bırakması, açlığa mahkûm etmesi ve bunu bir savaş yöntemi olarak kullanması Roma Statüsü ‘nün 8. Maddelerinde yasaklanan hususlardandır. Açık bir savaş suçudur. İsrail’in kasıtlı olarak sivil halkı bombalaması orantısız bir tepkidir. Hem 1949 Cenevre Sözleşmesi'nde, hem Roma Statüsü ‘nün 8. Maddesinde yasaklanmıştır. Açık bir savaş suçudur. İsrail’in hastaneyi bombalaması, 8. Maddede yasaklanan çok ağır bir savaş suçudur” dedi.
FOSFOR BOMBASI KULLANMIŞLARDIR
Terör devleti İsrail sivilleri vurduğuna dikkat çeken Babacan, “Sivil halka beyaz fosfor bombası kullanmıştır, yasak olan silahların kullanılması ayrı bir savaş suçu oluşturur. İsrail’in Gazze'deki sivil halka karşı eylemleri yaygın ve sistematik bir nitelik taşıyorsa, bu eylemler aynı zamanda insanlığa karşı suç oluşturur. Soykırım suçunun ise unsurları farklıdır. Soykırım suçunun oluşması için etnik, dini bir grubun ortadan kaldırılmasını amaçlayan özel bir kasıt aranır. İsrail bunu da yapmaktadır. Daha önce 2019 yılında UCM Savcısı şöyle bir basın açıklaması yapmıştı: "Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria ve Gazze'de savaş suçları işlenmiş ya da işlenmektedir. Bu durumdan kaynaklanan potansiyel davalar UCM yetkisine girer." UCM Savcısı'nın bu görüşü, Filistin Otoritesi'nin Roma Statüsü'ne taraf olmadan önce Ocak 2009'da yaptığı bu beyanla UCM'nin yetkisini tanımış olmasından kaynaklanmaktaydı. Suçun oluşumu için kasıt aranır. Suçu işleyenin kendi eyleminin sonuçlarını bilmesi gerekir. Savcı bunu kanıtlamalıdır. Suça yardım ve yataklık edenler, suçun işlenmesi için emir verenler de sorumludur.” İfadelerini kullandı.
BUNLAR SAVAŞ SUÇU
İsrail'in yaptıklarının zorla göçü haklı kılamayacağını vurgulayan Babacan, şöyle konuştu: "İsrail'in sivil halkı yaşamlarını sürdürmek için gerekli elektrik, su, yakıt gibi ihtiyaç malzemelerinden yoksun bırakması, açlığa mahkum etmesi ve bunu bir savaş yöntemi olarak kullanması açık bir savaş suçudur. İsrail'in kasıtlı olarak sivil halkı bombalaması orantısız bir tepkidir. İsrail'in hastaneleri bombalaması, fosfor bombası kullanması çok ağır savaş suçlarıdır. Aynı zamanda insanlığa karşı işlenmiş birer suçtur. Konya Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla Adalet Bakanlığı üzerinden Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcılığına gönderilmek üzere 200 avukatın yaptığı suç duyurusu dilekçelerini teslim ettik." Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Başkanı Adem Ceylan da basın açıklamasına katılanlara teşekkür ederek İsrail’in Filistin yönelik saldırılarına sessiz kalmayacaklarını ve tepkilerini sürdüreceklerini belirtti.
MUHAMMED ESAD ÇAĞLA
