NEÜ tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada şunlar aktarıldı:

"İnsanlık tarihi; inanç, kültür, ekonomi ve medeniyet başta olmak üzere çok farklı bağlamlarda sayısız çatışmaya şahitlik etmiştir.

Her biri bir diğerinden farklı yaratılan insanoğlunun tek bir doğruda birleşmesi mümkün olmamış ve olmayacak niteliktedir. Ancak, insanın fıtratından gelen ortak doğru ve reflekslerde oluşabilecek müşterekleri büyütmek, geliştirmek ve genişletmek mümkündür.

Tarihte ortak müşterekleri tesis etme yolunda önemli mesafeler almış, insanlar arasında adaletin tesisinde tarihi örneklik teşkil eden medeniyetler bizim köklerimizden neşet etmiştir. Bu köklerin referansı ve kaynağı da İslam’dır.

Yine tarihi gerçeklik içerisinde bugünün (sözde) medeni ülkeleri olarak nitelendirilen devlet ve milletleri ortaçağ karanlığını yaşarken bizim köklerimizin hayat alanında adalet, merhamet ve hakkaniyetin hâkim olduğu açıktır.

Son dönemlerde (sözde) medeni ülkelerin; inanç, kültür ve medeniyetimizi hedef alan eylem, söylem ve uygulamalarının yoğunlaştığını, kendi atalarından miras aldıkları haçlı zihniyetini yeniden canlandırmak üzere politikalar ürettiklerini görüyor ve yaşıyoruz. Kendi içlerinde yükseltmeye çalıştıkları ırkçılık akımları İslam düşmanlığıyla da desteklenir hale gelmiştir.
İslam’ı ve Müslümanları hedef alan bireysel ve örgütsel girişimler, bizzat ilgili ülkelerce beslenir hale gelmiştir. Bu bağlamda kendi sosyal dokularını ırkçılık ve İslam düşmanlığı için motive edebilmek adına bir taraftan İslam ülkeleri içerisinde radikal unsurlar üretirken diğer taraftan da FETÖ benzeri yapılanmalar aracılığıyla, “ılımlı İslam” gibi uydurmalarla kuzu postuna bürünme gayretine girişmişlerdir.

Avrupa’da camilerimize yapılan saldırılar, FETÖ, DAEŞ ve benzeri örgütler, İslam ülkelerindeki zulüm ve darbeler, Filistin’de ve Kudüs’te yaşanılan insanlık dışı katliamların tümü belli merkezlerce yürütülen bu politikaların ürünü, yansıması ve yandaşıdır.

Son olarak Yeni Zelanda’da iki camimize Cuma vakti yapılan saldırı da aynı zihniyet ve gayretin ürünüdür.

Müslüman kardeşlerimize yapılan bu hunhar saldırı asla bireysel bir hezeyanın ürünü olarak değerlendirilemez. Saldırganın silahı üzerinden verdiği mesajlarda ve sosyal medya yayınlarındaki ifadeleri aynı zamanda ülkemizi, fethimizin sembolü Ayasofya’yı ve Cumhurbaşkanımızı da hedef alması ifade ettiğimiz bu gerçekleri teyit etmektedir.

Batı dünyasını insanlığın ortak değerlerine sadık kalmaya, insanlığı ifsat eden girişimlere verdiği destekleri derhal bitirmeye, İslam korkusunu besleyen eylem, söylem ve davranışlarına bir an önce son vermeye davet ederken; İslam ülkelerini ve tüm Müslüman kardeşlerimizi yaşanılan bu gerçekler ışığında yeniden düşünmeye, İslam’ın barış, kardeşlik ve huzur iklimini yaşamaya, yaymaya ve yaşatmaya çağırıyoruz.

Hunhar saldırıyı lanetliyor, şehit olan kardeşlerimize rahmet, yaralılarımıza şifalar, İslam dünyasına başsağlığı diliyoruz." denildi.

Editör: TE Bilişim