Şimdi diyeceksiniz ki hakem bir ofsaytı görmedi gol oldu, tamam… Topun tamamının çıktığı bir pozisyona devam dedi bir tane daha yedik, ona da tamam… 80. dakikada penaltı ve kırmızı kartı görmedi ona da EYVALLAH… Peki, bugün bu kadroyla Ukrayna takımını yenseydik Türk futbolu bir adım daha ileri gider miydi?

Kimse kimseyi kandırmasın arkadaşlar. Fatih Terim konusunda çok yazdık çok çizdik, okuduk, dinledik, seyrettik. Ama inanın gelen gideni arattı. Fatih hoca bile bu kadar kötü bir 11 sahaya sürmezdi.

Dünya liginde boy gösteriyorsan ikinci sınıf bir kaleci, ikinci sınıf sağ ve sol savunmalar, çakma stoperle saha çıkılmaz. Hele hele ön liberosuz hiç oynanmaz. Deplasmanda oynuyorsun, orta saha ile savunman arasında 30 metre boşluk var. Ozan ve Emre ön libero oynamayı bilmez. İkisi de forvet-orta saha bağlantısı yapacak pozisyonda oynuyor, Ozan geriye hızlı koşuyor ama düz, ne demek istiyorum biliyor musunuz? Günümüz futbolunun orta saha oyuncuları gerektiğinde sağ ve sol kanat oyuncularının hatta savunma oyuncularının kademelerine girmeyi bilmeli, Ozan’ı ya da Emre’yi bir defa bile kanat oyuncularının kademesinde göremedik. Kaldı ki Şener’e ve İsmail Köybaşı’na yardımları söz konusu bile olmadı. Allah aşkına KNOPLİANKA maç boyunca Şener üzerinde test yaptı ve yediğimiz goller bu oyuncunun kanadından geldi Cengiz den ya da merkez orta sahalardan bir tane yardım gördünüz mü? Maalesef hayır…

Lucescu göreve başlayalı yaklaşık 1 ay oldu, adam ligi bilmiyor, oyuncuları tanımıyor ama bir akıl hocası var ki Fatih Terim’den daha kötü tercihler yapıyor. Bizim bilmediğimiz, Federasyon yetkilileri ile Lucescu’nun ekibinin aldığı ve uyguladığı kararlar var bu belli. Peki kim bu akıl hocası Arda mı? Yardımcısı Tayfur mu? Gazeteciler mi? Tercüman mı? Federasyon ekibi mi? Her kimse çok önemli değil… Finlandiya’nın İzlanda’yı yendiği gecede bir çuval inciri hiç etmiştir o kadar.

Maç izlemeye gidiyor Lucescu, maçtan sonra diyor ki, “Türk oyuncuları oynarken değil de, ısınırken seçmek zorunda kalıyorum.” Bu senin suçun değil hocam memleketi yabancı cenneti haline getiren eski hocanın ve Federasyonun suçu, buna bir şey demiyorum… Ama senin de sahada bir şablonun ve oyun planın yoktu gördüğümüz kadarıyla. Yani bir senaryo yazmamışsın ve dünyada tanıdığın bildiğin en iyi lig hakkında bir çalışma ortaya koymamışsın. Tanımadığın bilmediğin bir boksörle maç yapar ve kaybedersin olabilir. Ama her gün antrenman yaptığın boksöre maçta yenilirsen faturayı tabi ki sana keserler.

Basketboldan bir örnek vermek istiyorum, OBRADOVİC diyor ki “100’ün üstünde set oyununa sahibiz. Rakibin aldığı her önleme karşı bir hücum ve savunma stratejimiz var. “ Yani demek istiyor ki rakip ne kadar iyi hücum edecekse ona göre savunma yaparım, ne kadar iyi savunma yaparsa ona göre hücum ederim. Bu setleri çalışarak ve ezberleterek uyguluyor, yapmayanı milyonların önünde çocuk gibi azarlıyor… Sonuç başarı Fenerbahçe’nin ilk Obradovic’in 9. Şampiyonluğu sizce tesadüf mü?

PEKİ FUTBOLDA NEDEN OLMUYOR SORUSUNU BİR İRDELEYELİM… BENCE

Federasyon başkanından başlayarak, birçok kulüp başkanına bakın hemen hiç futbol oynamamış, para sahibi insanların futbolumuzu yönettiğini görüyoruz. Tamam, bu iş para ile dönüyor, kulüplerin para işlerini yöneten cioları olsun ama bırakın futbolu, futbolu bilen adamlar yönetsin. Korkmayın ve radikal kararlar alın, önümüzdeki 5 yılı gerekiyorsa 10 yılı yok sayalım… Yeniden başlayalım ama doğruları çoğaltıp yanlışları bir daha yapmayalım. İşe yeterince tesis yaparak ve malzeme yardımı start verelim… Özellikle altyapı antrenörlerini eğitelim ve geliştirelim, seçme kriterlerini yeniden gözden geçirelim… Yabancı oyuncuya kriterler getirelim, sayılarını düşürelim, altyapıdan yetişen oyuncu oynatma zorunluluğunu olmazsa olmaz sayalım… Yoksa yakında San Marino’ya da yenileceğiz ona göre.

Maçın özetini hiç anlatmadık değil mi? Arda ile Şener’in aynı anda attığı taç bana göre en güzel özettir. Bırakın rakibin ne yaptığını kendi arkadaşının ne yaptığının farkında olmayan oyuncuların maçı kazanması mümkün mü?