Asya Türk Mitolojisi’ne göre kenevir tanrı katından 4 tohumdan (arpa, buğday, keten, kenvir) biri olduğuna inanılır ve bu bakımdan mucizevi bir bitki olarak kabul edilmiştir. Bu mucizevi bitki her ne kadar günümüzde yanlış algılanmış olsa da, tarihimizde özelliklede Osmanlı tıbbında olduğu kadar birçok kadim medeniyetlerde şifa amaçlı kullanılmıştır.

Osmanlı döneminde yaygın olarak yetiştirilen, kendir, keten, kendir lifi, kendir teli ve tel kendir gibi isimlerle anılan kenevirin dünyada 2017 yılında 4 milyar doları bulan endüstriyel pazara ulaştığı bilinmektedir. Bu rakamın 2025 yılında 11 milyar dolara çıkmasının beklenilmektedir.

Kenevir, yaratıcının varlıklara sunduğu en mucize bitkidir. Hak etmediği bir sicil ile emperyalizm tarafından fişlenen, ekimi yasaklanan, özel izinle üretilen, algı yönetimi ile uyuşturucu sınıfında sayılan bu bitkiden 50.000 çeşit endüstriyel ürün yapılabilmektedir.

 Kenevirin kullanım alanlarını şu şekilde sıralayabiliriz;

 İlaç yapımında, otomotiv endüstrisinde, inşaatın her alanında, kağıt & karton yapımında, petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda, tekstil sektöründe, biyodizel yakıt ve biyokütle enerji santralında, sabun ve envai çeşit kozmetik ürün yapımında, yemeklik binlerce gıda ürününde ,ev, asfalt, yol ve aklınıza gelen her alanda kullanılır.

Sadece bu kadar mı ? 1 Dönümlük kenevir tarlası, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. 1 Dönüm kenevirden, 4 dönüm ağaca eşdeğer kâğıt yapılır. Bir ağaç 25-50 yılda yetişir, kenevir 4,5-5 ayda. Kenevir 8 kez kâğıda dönüştürülebilir, ağaç 3 defa... Kenevir her yerde yetişir, çok az suya ihtiyaç duyar, toprağı temizler, sinek-böcekten korur, tarım ilacına gerek bıraktırmaz, son derece dayanıklıdır. 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'nin karasal büyüklüğünün 769 milyon 632 bin dekar olduğu tespit edilmiştir. Türkiyenin %31,1'i tarım alanlarından oluşuyor. 2017  yılı sonu itibarıyla Türkiye'de ekilen ve dikilen tarım alanı 23 milyon 763 bin hektar, çayır  ve mera arazileriyle  toplam  tarım alanı da 38 milyon 380 bin hektar olarak belirlendi. Toplam tarım alanımız 237 milyon 430 bin 535 dekar. (237.430.535 Dönüm). Türkiye'nin tarım alanı, Birleşik Krallık'ın toplam karasal alanına (241 milyon 930 bin dekar) yakın mertebededir. 

Türkiye’de  tarım alanlarının; % 40,58'ini tahıllar ve diğer bitkisel ürünleri,% 10,55'ini nadasa bırakılan topraklar,% 2,10'unu sebze bahçeleri,% 0,01'ini süs bitkileri,% 8,67'sini uzun ömürlü bitkiler,% 38,08'sini de çayır ve meralar oluşturur.

 29 Eylül 2016 Tarihinde Resmi Gazetede Yayınlanan “Kenevir Yetiştiriciliği ve  Kontrolu Hakkında Yönetmelik” yetiştiricilik izni verilebilecek bölgeleri şu şekilde sıralamaktadır; Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak illerinde ve bu illerin bütün ilçelerinde yapılabilir.

Türkiye’de Kenevir Üretimi Neden Yasaklandı?

 Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) uzmanı Gazeteci-Yazar Yunus Ekşi'ye  göre, kenevirin yasaklanmasının özünde, küresel finans sisteminin mal ve hizmetleri kontrol eden ve onu bütün dünyadaki üretim kaynaklarını elde etmek noktasında geliştirdiği bir strateji var. 

Çok açık ve net söyleyelim; kenevirin 1940'lı yıllarda yasaklanması, İkinci Dünya Savaşı'nda stratejik ağırlığı bulunan ve Rusya üzerinden korku politikası üreten ABD tarafından uygulandı. Çünkü ABD'de kenevir konusuyla ilgili bu süreç başlatılmıştı. Küresel finans sistemi orada ağırlığını oluşturarak, ülkelere baskıcı ve yasaklayıcı yasalar çıkartmıştı.

Kenevirden Biyodizel Üretimi 

Biyodizel motorin eşdeğeri bir yakıt olup motorinle harmanlanarak kullanıldığı gibi saf halde motorin yerine de kullanılabilmektedir.

Biyodizel; kenevir, kanola, aspir, ayçiçeği, soya, pamuk, jatropa, palmiye vb. yağlı bitkilerden uygun kimyasal/biyokimyasal süreçler sonucu elde edilir. 

Hâlihazırda 2018 senesinde, ülkemizde bu sektör duraklamış vaziyettedir. Çoğu üretici lisanslarını iptal ettirmiş, lisansı olanlarda üretim yapamaz duruma gelmiştir.

Ülkemizde sadece bir firma tarafından 20.000 tonluk bir üretimin yapıldığı bilinmektedir. Ülkemizde 2012 yılı itibarıyla 34 adet biyodizel üretimi için işleme lisansı almış tesis bulunmaktadır. Bu tesislerin toplam biyodizel üretim kapasitelerinin 561.217 ton olduğu EPDK tarafından bildirilmiştir.

1.000.000 dönüm kenevir tarlasından 883.000.000 Lt (883.000Ton) biyoyakıt elde edilir. Türkiye’deki tarım alanlarının sadece %15'ine Kenevir ekersek (35.614.580 Dekar) 35.614.580 D x 883 Lt (BiyoDizel) = 31.447.674.360 Lt. (31,5 Milyon Ton Biyodizel üretimi sağlanır.)

Öyle ki cari açık içerisinde enerji ithalatımızın faturası 37 Milyar dolar  seviyesine ulaşmıştır. Yerli ve milli kaynakların kullanılması elzemdir. Cari açığın en büyük kalemi olan enerjinin efektif, milli ve verimli korunması ile kullanılması gerekmektedir.

Ülkemiz bu coğrafyada oyun kurucu olmak istiyorsa, enerjide  %70’lere varan dışa bağımlığından bir an önce kurtulmalıdır. Bunu için alternatif potansiyelleri uygulamak zorundadır. ABD ne der, Avrupa ne der hiç aldırış etmeden, kendi kültür kotlarının üzerinde devlet olmanın gereğini yapmalıdır.

Bizim tarihi ve içtimai birikimiz bize yeter. Yeter ki biz “ biz olduğumuzu” hatırlayalım. Baki selamlar

Kaynak: Erdem Ulaş, “Mucize Bitki Kenevir Gerçek Köye Dönüş Projesi”,Hiperyayınları,1.baskı, İstanbul,2018,