Cumartesi gününden beri boğazıma takılan kelimeler bir türlü cümleye dönüşmüyor. Bir mide bulantısına dönüşüyor söyleyemediklerim, yazamadıklarım... Sosyal konular yazayım dedim olmadı. Tıbbi konulardan bahsedeyim dedim içim elvermedi. 

 

Üç kızı olan bir anne olarak her gün Allah evlat acısı göstermesin diye dua ederim. O Cumartesi gecesi içimiz yandı evladını kaybeden ebeveynler için.  Bir evlat çok büyük emekler harcanarak, büyük bir özveriyle yetiştiriliyor. Vatana ve millete faydalı olması arzu edilen evlatlarımız hayattan koparılıyor. Biz o akşam sadece annesinin kuzusu pırıl pırıl gençlerimizi kaybetmedik, geleceğimizi ve umutlarımızı kaybettik. Allah hepsine rahmet eylesin, geride kalan sevenlerine sabır versin. Bir daha da hiç birimize bu acıları göstermesin.

 

Hayat ne zaman biter bilir misiniz? Kalbiniz durunca mı, beyniniz sizi bırakınca mı? Bence hayat ümit ve umut bitince biter. Tüm dünyada olanlar hepimizi nefessiz bırakıyor çünkü ümitlerimizi bitirip umutlarımızı yok ediyorlar. Sosyal medyaya baktığımızda herkeste bir yerlere kaçma arzusu... Kaçmak kurtuluş mu? Ülkemizi bırakmamalıyız diyenler de az değil sosyal medyada. Herkesin düşüncesi farklı tabii. Bu ülke bizim, nereye gideceğiz. İşimiz, gücümüz, ailelerimiz burada... Sevdiklerimiz olmadan yaşamayı başarabilecek miyiz? Yeni bir hayata alışmak kolay mı? Her yaşanan zorlukta ülke mi terkedilir? 

 

Kendi ülkemizin sıkıntıları yetmezmiş gibi bir de komşularımızın sıkıntıları, Müslüman kardeşlerimizin başına gelenler... Umudu kıracak, ümidi yok edecek pek çok olay olduğu doğru ancak tüm bunlarla da bizlerin başa çıkması lazım. El ele vererek, birlik olarak, akılcı çözümler geliştirerek içerisinden çıkmalıyız bu durumun. Hadi gittik diyelim. Yüreğimizi de götürebilecek miyiz? Geride kalan sevdiklerimizin başına gelecekleri umursamamayı başarabilecek miyiz? Ölüm ise kaçtığımız, ondan kaçış yok, bir pıhtıya bakar. Kaçtığımız huzursuzluk ve üzüntü ise uzakta olsak da unutabilecek miyiz? İşte böyle kelimelerin kifayetsiz olduğu zamanlardayız.

 

Çözüm yok mu? Mutlaka var. Bizler güçlüyüz, akıllıyız ve yılmayız. Bununla birlikte yaratıcı ve çalışkan olmalıyız ve en önemlisi birlik olmalıyız. Ara sıra Gençliğe Hitabe'yi okumanızı tavsiye ederim. Oradan alınacak çok ders var. Ne zamanki inovasyona daha çok kaynak ayırırız, ne zamanki bu ülke için markalar yaratırız, ne zamanki bilim ve ilim insanları yetiştiririz işte o zaman hiç bir şey ne umudumuzu kırabilir ne de ümitlerimizi yok edebilir.