Konya'yı etkisi altına alan yoğun kar yağışı çiftçileri sevindirirken, şehirde de kartpostallık güzellikler oluşturdu.

Son 14 yılın en yoğun kar yağışı hayatı olumsuz etkilese de vatandaşlar karın tadını da çıkarmayı ihmal etmedi. 

Kar topu oynayarak, kardan adam yaparak, gezinti yaparak karın tadını çıkaran vatandaşlar, çilesine rağmen kurak geçen mevsimin ardından yoğun kar yağışı karşında Allah'a şükretmeyi de ihmal etmedi. 

Fakat yoğun kar yağışının güzellikleri ve çilesi bir yana uygunsuz görüntülere de şahit oluyoruz. 

Okul önlerinde ve mahallelerde çocuklar toplu taşıma araçlarına, arabalara kar topu atarak oyun oynadığını sanıyor. 

Ancak hem kamu malına hem de diğer araçlara zarar veriyorlar. 

Zaman zaman da kar tapunun içine taş koyan çocuklar araçlarda maddi hasara neden oluyor. 

Bu nedenle vatandaşlar büyük korku yaşıyor. 

Özellikle toplu taşıma araçlarında yaşanan korku nedeniyle sürücüler güzergahı dahi değiştiriyor...

Şahit olduğum bir olayda yaşanan otobüs şoförünün şu sözleri gerçekten düşündürücü: 

"Sokaktan iki defa geçtim ve her geçişimde önüme geçip kar topu atmaya başladılar. Atmayın dedikçe bu sefer otobüsü tekmelediler. İçine taş koyup kar topu atanlar bile oldu. Otobüsün önüne bir anda atladıkları için çarpma korkusu da yaşıyorum çünkü yerler zaten kaygan. Ben yolcular büyük korku yaşadık. Otobüsün kamera kayıtlarında yaşanan durum açıkça görülüyor. Aynı olayla karşılaşmamak için sokaktan geçmemeye başladım. Biliyorum orada bizi bekleyen yolcu olabilir ancak hem canımı hem otobüsü hem de yolcuları korumak zorundayım..."

Karın ilk yağmaya başladığı günlerde de İstanbul Yolu'ndaki okul durağı civarında öğrenciler içine taş koydukları kar toplarını atarak tramvayın camlarına zarar vermişti. 

Yaşananlar şunu gösteriyor ki öğrenci-veli-okul üçgeninde milli eğitim sistemi yeniden yapılandırılmalıdır. 

Oyun adı altında teröristler gibi araçlara kar topları ile zarar vermek bir anlamda vatan hainliği, eşkıyalık değil midir? 

Oyun diye araçlara zarar vermekle, terörist gösterilerinde molotof kokteyli atmanın hiç bir farkı yok! 

Karın güzelliğini hep birlikte yaşayalım ama sadece oyun içinde. 

Yakıp, yıkmak, zarar vermek hainlerin işi!

Fakat görünen tablo hiç hoş değil. 

Bu anlamda en büyük görev, veli ve okullara düşüyor. 

Aile terbiyesi içinde milletin ve devletin malına zarar vermenin yanlış olduğunu öğrenmeyen çocuğun, okulda değerler eğitimini almayan öğrencinin işidir araçlara zarar vermek. 

Veliler çocuklarını terbiye etmediği sürece, okulda milli ve manevi bir eğitim verilmediği sürece, İslam'ın buyrukları imana yerleşmediği sürece bu tür manzaralara her zaman karşılaşabileceğimiz aşikardır. 

Emniyet'in de bu noktada yapabileceği çok fazla bir şey yok. 

Çünkü çocuk önce yaptığının yanlış bir şey olduğunu bilecek. Bilmiyorsa birkaç çocuğa ceza ver, ailelerini uyar gerçekçi bir çözüm değildir. 

Bu konulara karşı devamlı raporlar hazırlayan, değerler eğitimine ve milli eğitime önem veren Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) gibi kurumların çalışmaları değerlendirilmeli, Selçuklu Değerler Eğitimi Projesi (SEDEP) gibi oluşumlara öncelik verilmelidir. 

Manevi çöküş, ahlaki çöküş diyorsak önce çocukları eğitmeliyiz. 

Okul önlerinde tramvaya zarar veren, sokak arasında araçlara zarar veren öğrenci Yeniden Büyük Türkiye yolunda memleketine ne fayda sağlayabilir?

Onun için önce eğitim ve maneviyat demeliyiz. 

"Eğitimde merhamet vatana ihanet" sözünde olduğu gibi gençlerimizi doğru eğitimle dürüst, ahlaklı ve vizyon sahibi yapmalıyız. 

Aksi takdirde evde, okulda, toplumda terörist yetiştirmekten başka bir işe yaramayız...