2013 yılından itibaren kamu kurumlarında 'kamu itaatsizliği' gibi bir durum başladı. 

"Kılık ve kıyafete özgürlük" sloganı başlayan 'kamu itaatsizliği' tadını kaçırdı.

Kamu kurumlarında çalışanlar devlet kurumunda mı çalışıyor yoksa özel işyerlerinde mi belli değil...

Almışlar arkalarına sendikaları, aktivist sürülerini, hükümette zaten bir şey demiyor ayağına kamu çalışanları o kadar rahat ki günlük kıyafeti ile devlet dairesine geliyor!

Şimdi bunun neresi özgürlük olacak!

Eskiden kılık kıyafetine baktın mı memur olup olmadığını anlardın şimdi kamu kurumlarına gidiyorsun hepsi normal vatandaş gibi... Tipine bakınca memur musun diye sormak gerekiyor...

Aslında bu iş bayan memurların başörtüsü sorunu nedeni ile çıkmıştı ki haklı bir talepti. Çünkü kimsenin inanç özgürlüklerini kısıtlamaya hakkı yok. 

Toplumdan gelen refleksle de birlikte dayatılan bir despotluk 2013'te ortadan kaldırıldı ve isteyen bayan kamu çalışanı başını örterek görevine devam etti...

Fakat bu durum fırsata dönüştürülmüş durumda...

Sendikalar ve yine arkalarındaki hokkabaz aktivistler tutuyorlar; "Kamuda çalışanların serbest kıyafetle işyerlerine gitme" gibi bir karar alıyorlar...

Devletin, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliği bir anlamda hiçe sayılıyor. 

Kamu çalışanları, 'Kamu itaatsizliği' içinde devletle inatlaşıyor... 

Gerekçeleri de yönetmelikteki değişiklik tam olarak taleplerini karşılamıyormuş!...

Gelinen süreç ise kamu kurumlarını özel kurumlardan daha beter duruma getirdi. 

Kafasını kazıtan, tişörtle gelen, saçını uzatan, sakalını uzattıkça uzatan, parmak arası terlik, renkli renkli gömlek, kot pantolon, stand up göstericileri gibi şekil yapan... kamu çalışanları... 

Böyle bir memurluk olmaz ve olmamalıdır...

***

Özel şirketler bile çalışanların kılık ve kıyafeti noktasında özen gösterirken devlet bu kadar laçkalaşamaz. 

Bunun adı özgürlük filan değil bizati devlete kafa tutmaktır. 

Devlete kafa tutmakta sendikaların ve onların yardakçısı aktivistlerin haddi değildir. 

Devlet kurumuna saygısı olmayanın, vatandaştan saygı beklemesi kadar gülünç bir şey yoktur. 

Devlet kurumuna iltizam içinde gelmek kimsenin özgürlüğünü kısıtlamadığı gibi vatandaşa olan bir saygının gereğidir...

***

Okullarda bugün öğretmenlere karşı saygısı kalmadıysa suç öğrencinin veya velinin değil öğretmenindir. 

Öğretmen veya idareci kılık kıyafetine dikkat etmiyor ki öğrenci dikkat etsin. Öğretmen öğrenciye yaşantısıyla örnek olmalı ama tam tersi...

Günlük kıyafeti ile okula geliyor, elinde tespih, ideolojik görüşüne göre bıyık, sakal, saç şekli, öğrencilerin karşısına geçiyor.

Sonra öğrenciler de onun o halini görüp "Böyle öğretmen mi olur" deyip ne dinliyor, ne de saygı gösteriyor. 

Serbest kıyafet için üyelerini itaatsizlik eylemine çağıran sendikalar, öğretmenlerin öğrencileri dersin ilk 20 dakikası susturamadığını, ders anlatamadığını, bazı öğretmenlerin ağlayarak sınıftan çıktığını da anlatıyor... 

Ve ekliyor; öğrencilerde saygı kalmadı... 

Saygı kalmadı ama önce sizde saygı kalmadı. 

Kamu çalışanları devlete karşı saygı göstermeyecek sonra öğrenciden saygı bekleyecek!!

***

Bir de pişkince diyorlar ki tek tipleşmeye karşıyız... Bilinç altında demokrasi, özgürlük vurgusu... 

Takım elbise giymek, düzgün tıraş olmak, tertipli, iltizamlı olmak mı tek tipleşme ya da anti demokratik. 

O zaman önce sizin kendinize saygınız yok, saygınız olsa aynada kendinize bakar o kılıkla kuruma gelmezsiniz. 

Tabii işlerine geliyor bu... Günlük kıyafetle göreve gel, sonra üzerini değiştirmeden yaşantıya devam et...  

Şu anki memur tipleri tam bir görüntü kirliliği oluşturuyor, devlete karşı saygısızlık karşısında mide bulandırıyor. 

Vatandaşlar bu konuda rahatsızdır, başörtüsü zulmüne karşı gelinen bu süreç artık kadın-erkek kamu çalışanlarının devlete karşı saygısızlığına, kural tanımazlığına dönüşmüştür. 

Kamu çalışanı başta kendisi kural tanımıyorsa, vatandaşın kurallara uymasını beklemek trajik komik bir durumdur. 

İşte geldiğimiz tablo bu... 

Kamu kurum ve kuruluşları kılık kıyafet bataklığı içinde. 

Durumdan rahatsız olan kamu çalışanları ise devletin sessizliği karşısında çaresiz. 

Hükümet artık bu laçkalığa, kamu çalışanlarının devlete kafa tutmasına son vermelidir. 

Yönetmelik şartlarını yerine getirmeyenlerden hesabı sorulmalıdır. 

Devletin kurumları kimsenin istediği gibi tavır alacağı yerler olmaktan çıkarılmalıdır. 

Laçkalaşma bitmelidir!!!